Din ile oynayanın oynayamayacağı hiçbir şey yoktur.Dinin temelleri ile, temel ilkeleri ile, değişmez ve tartışma kabul etmez esasları ile oynuyorsa bir kişi, bir gurup, bir ekol, onların yanında artık hiçbir kutsalın ehemmiyeti yok demektir.Tevbe suresinin 37. ayet-i kerimesinde ifade edildiği gibi:"Kutsal Ayların yerini değiştirmek inkarın ileri noktasıdır. İnkarcılar onunla saptırılırlar. ALLAH'ın kutsal saydığı ayların sayısına denk düşürmek amacıyla onu bir yıl helal, bir yıl da kutsal sayarlar. Böylece, ALLAH'ın kutsal kıldığı ayların kutsallığını çiğnerler. İşledikleri kötülükler, gözlerinde güzel görünüyor. ALLAH inkarcı topluluğu doğruya ulaştırmaz."Burada ayların yerlerini değiştirmek küfürde ileri gitmek olarak tanımlandığına göre, dinin temel esaslarını değiştirmeye çalışanların hangi sıfatla anılacaklarını varın siz düşünün.Basiret odur ki, bu dinler arası diyalog fitnesi ortaya atıldığı zaman, Papa'yı ziyarete gidildiği zaman, Papanın eli öpüldüğü zaman, "Papalık konseyi misyonunun bir parçası olmak üzere buradayız" denildiği zaman, "İslam asırlardır yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunda en çok suçlanacak Müslümanlardır" şeklinde Papaya şikayet edildiği zaman, kelime-i Tevhid'in ikinci kısmını söylemeyenlere de merhamet nazarı ile bakılmalı teklifi yayınlandığı zaman tehlikeyi görmeliydi.Takdir edileceği üzere bunlardan her biri, ayların yerini değiştirmekten çok daha vahim, çok daha tehlikeli değiştirme ve dönüştürme faaliyetleridir ve tüm dünyanı gözleri önünde bunlar yapılmıştır.Din ile, dinin temel esasları ile, hele hele tevhidin temeli olan bir asıl cümle ile oynayanların her şey ile, bütün mukaddesat ile oynayabilecekleri ayan beyan ortada idi fakat anlamak için basiret gerekli idi, feraset sahibi olmak gerekli idi.Bu tarz din ile, dinin esasları ile oynama hareketleri ilk başladığı zaman basiret ehli bir ilim adamı, bir gönül adamı olan Prof. Dr. Haydar Baş tehlikeye dikkat çekmiş, tüm halkımızı bir baba şefkati ile uyarmıştı, hatta bu oyunun bizzat baş rollerinde oynayanları da uzunca bir mektupla ikaz etmişti.Basiret odur ki, ilim adamlığı odur ki, devlet adamlığı odur ki tehlike gelmeden hissetsin, fark etsin ve milletini uyarsın, yoksa tehlike kapıya dayandıktan sonra, kendi ifadeleri "orduya kumpas kuracak" güce ulaştıktan sonra feryad figan koparmak, ortalığı velveleye vermek takdir edilecek bir iş, bir davranış değil.Onlar milletin ordusuna kumpas kurarken siz yine aynı görevde idiniz, başbakandınız ve danışmandınız.Her iki taraf için de tekrar ediyoruz; din ile, dinin esasları ile oynayanların oynamayacakları hiçbir değer, hiçbir mukaddes, hiçbir esas yoktur.Aman dikkat!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025