Kolomb, keşif yolculuğuna çıkarken kendisine büyük destek veren Kastilya hükümdarı adına ilk ayak bastığı topraklara el koydu. Ve İspanyol Hıristiyanlar tarafından buralarda tarihin en büyük katliamları yapıldı.
"Kolomb Tanrı'ya çok bağlıydı. Ama altına daha çok bağlıydı. Adamlarıyla birlikte Hispaniola Adası'nın dört bir yanına haçlar dikti. Ama aynı zamanda sayısız darağaçları da kurdurdu."
İSPANYOLLARIN ZULÜMLERİ
Saint Dominiken tarikatından piskopos Bartolome de Las Casas "Hint Adaları Halkının Yok Edilmesi" isimli eserinde İspanyolların yaptıkları zulüm ve katliamları ayrıntılarıyla anlatmaktadır.
"Eminiz ki İspanyollar, zulüm ve kötülükle akıllı insanlarla dolu toprakları insanlarından kopardılar, yerle bir ettiler. Böylece kıta, bugünkü terkedilmiş halini aldı. 40 yıl boyunca kadın, erkek, çocuk 12 milyondan fazla insan Hıristiyanların iğrenç eylemleri ve zorbalıkları yüzünden öldü. Bu rakam kesin ve gerçektir.
Yerliler çok zayıf, az saldırgan, dayanıksız ve savunmasız idiler. Atlarını, kılıçlarını, mızraklarını alan Hıristiyanlar, Amerikalıların daha önce hiç görmedikleri eylemlere başladılar. Kan dökme ve katliam. Köylere giriyor, çocuk, yaşlı, hamile veya lohusa demeden yerlilerin karınlarını deşiyor, parçalara ayırıyorlardı. Çocuklarıyla beraber annelerini ve önlerine çıkan herkesi kılıçtan geçiriyorlardı".
DİN ADINA YAPILAN KATLİAMLAR
Bütün bu katliamlar Hıristiyanlık ve Hz. İsa adına yapılmaktaydı.
"... İsa Peygamberi ve on iki havariyi kutsamak ve saygılarını ifade etmek için büyük darağaçları kuruyorlardı. Ayakları neredeyse yere değecek şekilde 13 kişilik guruplar halinde yerlileri bağlıyor, ateşe veriyor, diri diri yakıyorlardı."
Piskopos Bartelome, Kolomb'un yerlilere yeni gemiler inşâ ettirmek için, kuzey denizinden güney denizine kadar 130 mil boyunca, 100 kg. ağırlığında çapalar taşıttığını yazar. Bu insanların çoğu susuzluk ve açlıktan ölmekteydi.
"İspanyolların yerlileri öldürüp parçalamak için yetiştirilmiş, eğitilmiş son derece vahşi ve yırtıcı köpekleri vardı. İspanyollar, bu köpekleri beslemek için domuz sürüleri gibi yürüyen, zincirlere vurulmuş bir çok yerliyi öldürür ve insan eti satılan halka açık kasap dükkanları işletirlerdi."
Las Casas: "Bu vahşeti detaylı olarak anlatsaydım dünyayı dehşete düşürecek dev bir kitap yazmış olurdum" demektedir.
Amerika kıtasını işgal eden İspanyolları Portekizliler ve Fransızlar takip etmiş, ancak Amerika yerlilerinin kaderi hiç değişmemiştir. "İncil'in kutsal öğretisini yaymak" için çıkılan bu yolculuklarda sadece zulüm, yağma ve katliam yapılmıştır.
Dİ?ER ÜLKELER DE ZULÜM PEŞİNDE
Uygar Avrupa'nın diğer ülkeleri de katliam ve sömürüde kısa aralıklarla İspanya'yı izlediler. 1503'ten başlayarak Portekizliler Brezilya topraklarına aktılar. Bundan 30 yıl sonra 1553'te Fransızlar Kanada kıyılarını işgal ettiler. Aynı yıllarda İngilizler de bugünkü ABD topraklarının bulunduğu bölgeye çıkartma yaptılar. Hollandalılar Manhattan Adası'na geldiklerinde Peter Minvit burayı 60 Gulden tutarında olta ve incik boncuk karşılığında satın aldı ama aynı zamanda Kızılderilileri orada kalmaya ve değerli hayvan postlarını böyle değersiz süs eşyalarıyla değiş tokuşa devam etmeye teşvik etti. "1641'de Wilhelm Kieft Mohicanları haraca bağladı ve Ratiranları aslında beyaz yerleşimcilerin işlediği suçlardan ötürü cezalandırmak için Staten Adası'na asker gönderdi. Ratiranlar bu tutuklamalara karşı direndiler. Askerler Ratiranların dördünü öldürdü. Kızılderililer dört Hollandalı'yı öldürerek misillemede bulununca, Kieft iki köyün herkes uyurken kıyımdan geçirilmesini buyurdu. Hollandalı askerler kadınları, çocukları, erkekleri süngülediler, gövdelerini paramparça ettiler, sonra da köyleri ateşe verdiler".
1519 yılında bu kez başka bir İspanyol Cortes Orta Amerika'ya silahlı bir birlik çıkardı ve kendisini gayet büyük bir törenle karşılayan Kral Montezuma'yı esir aldı ve altın, kıymetli eşya, mücevherat namına ne varsa hepsini gasp ederek gemilere yükledi.
Cortes'den 12 yıl sonra yine bir İspanyol Pizzaro, Cortes'e özenerek altın hırsı ile bu günkü Peru topraklarına yöneldi. 1532'de Peru'ya ulaştı ve İnkalar'ın imparatorluk sarayına saldırdı, imparatoru esir aldı. Fidye olarak devletin ve halkın elindeki bütün hazineyi istedi. Bütün kıymetli mal ve eşyalar İspanyol gemilerine taşındı. Ancak Pizzaro sözünde durmayarak imparatoru sarayında öldürttü. Ülkeden ayrılırken de arkasında yağmalanmış, yanmış, yıkılmış ve insanlarının büyük bir kısmı acımasızca öldürülmüş bir şehir bırakıyordu.
KOLOMB'UN ZALİMLİ?İ
"Kolomb ve onu takip eden İngiliz kolonicilerinin işgalinin üzerinden 200 yıl geçtikten sonra Kolomb'u dostça karşılayan Taino yerlileri tamamen ortadan kalkmışlardı. Onların ilkel tarım ve el sanatları kültürleri de ortadan kaldırılmış yerine kölelerin çalıştığı geniş pamuk çiftlikleri kurulmuştu".
Bütün bu zulüm ve haksızlıkların hep Hıristiyanlık için ve Hıristiyanlık adına yapılmış olması da sömürgecilikle misyonerliğin iç içe nasıl at başı yürütüldüğünün açık bir misalidir. İslamiyet'i seçmiş bir Batılı düşünür olan Roger Garaudy bu konuda şöyle demektedir:
"Papa II. Jean Paul 29 Haziran 1990 tarihinde 'Yeni Dünyanın İsa'nın Öğretisine Kavuşmasının 5. Yüzyılı Münasebetiyle Latin Amerika Dindarlarına Papalık Mektubu' adlı bir beyanname yayınlamıştır. Bu metinde 1492; bir kıtanın soykırımı ile başlayan, Avrupa'nın ilk büyük sömürgeleştirme teşebbüsünün yıldönümü olarak geçmez. Zorla çalıştırılarak ya da salgın hastalıklardan ölen yerlilerden bahsedilmez. Yerli kültür ve manevî değerler hiçe sayılır. Başpiskopos Diego De Landa'nın Maya kültürünün bütün yazılı eserlerini ve kutsal kitaplarını odun kümeleri üzerinde tutuşturarak yakması ve bu kültürün sanat eserlerini paramparça etmesi hatırlanmaz."
Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler
Prof. Dr. Haydar BAŞ
"Kolomb Tanrı'ya çok bağlıydı. Ama altına daha çok bağlıydı. Adamlarıyla birlikte Hispaniola Adası'nın dört bir yanına haçlar dikti. Ama aynı zamanda sayısız darağaçları da kurdurdu."
İSPANYOLLARIN ZULÜMLERİ
Saint Dominiken tarikatından piskopos Bartolome de Las Casas "Hint Adaları Halkının Yok Edilmesi" isimli eserinde İspanyolların yaptıkları zulüm ve katliamları ayrıntılarıyla anlatmaktadır.
"Eminiz ki İspanyollar, zulüm ve kötülükle akıllı insanlarla dolu toprakları insanlarından kopardılar, yerle bir ettiler. Böylece kıta, bugünkü terkedilmiş halini aldı. 40 yıl boyunca kadın, erkek, çocuk 12 milyondan fazla insan Hıristiyanların iğrenç eylemleri ve zorbalıkları yüzünden öldü. Bu rakam kesin ve gerçektir.
Yerliler çok zayıf, az saldırgan, dayanıksız ve savunmasız idiler. Atlarını, kılıçlarını, mızraklarını alan Hıristiyanlar, Amerikalıların daha önce hiç görmedikleri eylemlere başladılar. Kan dökme ve katliam. Köylere giriyor, çocuk, yaşlı, hamile veya lohusa demeden yerlilerin karınlarını deşiyor, parçalara ayırıyorlardı. Çocuklarıyla beraber annelerini ve önlerine çıkan herkesi kılıçtan geçiriyorlardı".
DİN ADINA YAPILAN KATLİAMLAR
Bütün bu katliamlar Hıristiyanlık ve Hz. İsa adına yapılmaktaydı.
"... İsa Peygamberi ve on iki havariyi kutsamak ve saygılarını ifade etmek için büyük darağaçları kuruyorlardı. Ayakları neredeyse yere değecek şekilde 13 kişilik guruplar halinde yerlileri bağlıyor, ateşe veriyor, diri diri yakıyorlardı."
Piskopos Bartelome, Kolomb'un yerlilere yeni gemiler inşâ ettirmek için, kuzey denizinden güney denizine kadar 130 mil boyunca, 100 kg. ağırlığında çapalar taşıttığını yazar. Bu insanların çoğu susuzluk ve açlıktan ölmekteydi.
"İspanyolların yerlileri öldürüp parçalamak için yetiştirilmiş, eğitilmiş son derece vahşi ve yırtıcı köpekleri vardı. İspanyollar, bu köpekleri beslemek için domuz sürüleri gibi yürüyen, zincirlere vurulmuş bir çok yerliyi öldürür ve insan eti satılan halka açık kasap dükkanları işletirlerdi."
Las Casas: "Bu vahşeti detaylı olarak anlatsaydım dünyayı dehşete düşürecek dev bir kitap yazmış olurdum" demektedir.
Amerika kıtasını işgal eden İspanyolları Portekizliler ve Fransızlar takip etmiş, ancak Amerika yerlilerinin kaderi hiç değişmemiştir. "İncil'in kutsal öğretisini yaymak" için çıkılan bu yolculuklarda sadece zulüm, yağma ve katliam yapılmıştır.
Dİ?ER ÜLKELER DE ZULÜM PEŞİNDE
Uygar Avrupa'nın diğer ülkeleri de katliam ve sömürüde kısa aralıklarla İspanya'yı izlediler. 1503'ten başlayarak Portekizliler Brezilya topraklarına aktılar. Bundan 30 yıl sonra 1553'te Fransızlar Kanada kıyılarını işgal ettiler. Aynı yıllarda İngilizler de bugünkü ABD topraklarının bulunduğu bölgeye çıkartma yaptılar. Hollandalılar Manhattan Adası'na geldiklerinde Peter Minvit burayı 60 Gulden tutarında olta ve incik boncuk karşılığında satın aldı ama aynı zamanda Kızılderilileri orada kalmaya ve değerli hayvan postlarını böyle değersiz süs eşyalarıyla değiş tokuşa devam etmeye teşvik etti. "1641'de Wilhelm Kieft Mohicanları haraca bağladı ve Ratiranları aslında beyaz yerleşimcilerin işlediği suçlardan ötürü cezalandırmak için Staten Adası'na asker gönderdi. Ratiranlar bu tutuklamalara karşı direndiler. Askerler Ratiranların dördünü öldürdü. Kızılderililer dört Hollandalı'yı öldürerek misillemede bulununca, Kieft iki köyün herkes uyurken kıyımdan geçirilmesini buyurdu. Hollandalı askerler kadınları, çocukları, erkekleri süngülediler, gövdelerini paramparça ettiler, sonra da köyleri ateşe verdiler".
1519 yılında bu kez başka bir İspanyol Cortes Orta Amerika'ya silahlı bir birlik çıkardı ve kendisini gayet büyük bir törenle karşılayan Kral Montezuma'yı esir aldı ve altın, kıymetli eşya, mücevherat namına ne varsa hepsini gasp ederek gemilere yükledi.
Cortes'den 12 yıl sonra yine bir İspanyol Pizzaro, Cortes'e özenerek altın hırsı ile bu günkü Peru topraklarına yöneldi. 1532'de Peru'ya ulaştı ve İnkalar'ın imparatorluk sarayına saldırdı, imparatoru esir aldı. Fidye olarak devletin ve halkın elindeki bütün hazineyi istedi. Bütün kıymetli mal ve eşyalar İspanyol gemilerine taşındı. Ancak Pizzaro sözünde durmayarak imparatoru sarayında öldürttü. Ülkeden ayrılırken de arkasında yağmalanmış, yanmış, yıkılmış ve insanlarının büyük bir kısmı acımasızca öldürülmüş bir şehir bırakıyordu.
KOLOMB'UN ZALİMLİ?İ
"Kolomb ve onu takip eden İngiliz kolonicilerinin işgalinin üzerinden 200 yıl geçtikten sonra Kolomb'u dostça karşılayan Taino yerlileri tamamen ortadan kalkmışlardı. Onların ilkel tarım ve el sanatları kültürleri de ortadan kaldırılmış yerine kölelerin çalıştığı geniş pamuk çiftlikleri kurulmuştu".
Bütün bu zulüm ve haksızlıkların hep Hıristiyanlık için ve Hıristiyanlık adına yapılmış olması da sömürgecilikle misyonerliğin iç içe nasıl at başı yürütüldüğünün açık bir misalidir. İslamiyet'i seçmiş bir Batılı düşünür olan Roger Garaudy bu konuda şöyle demektedir:
"Papa II. Jean Paul 29 Haziran 1990 tarihinde 'Yeni Dünyanın İsa'nın Öğretisine Kavuşmasının 5. Yüzyılı Münasebetiyle Latin Amerika Dindarlarına Papalık Mektubu' adlı bir beyanname yayınlamıştır. Bu metinde 1492; bir kıtanın soykırımı ile başlayan, Avrupa'nın ilk büyük sömürgeleştirme teşebbüsünün yıldönümü olarak geçmez. Zorla çalıştırılarak ya da salgın hastalıklardan ölen yerlilerden bahsedilmez. Yerli kültür ve manevî değerler hiçe sayılır. Başpiskopos Diego De Landa'nın Maya kültürünün bütün yazılı eserlerini ve kutsal kitaplarını odun kümeleri üzerinde tutuşturarak yakması ve bu kültürün sanat eserlerini paramparça etmesi hatırlanmaz."
Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler
Prof. Dr. Haydar BAŞ
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.