Daha 15 Temmuz kalkışması yaşanmamış, ekonomimiz sözde kuşatma altına alınmamış, tanzim çadır kuyrukları oluşmamış, askıda ekmek uygulaması başlamamış, Elazığ, Malatya, İzmir, Düzce, Silivri depremleri yaşanmamıştı.
Devlet Bahçeli, Haziran 2015'te bugün yerle bir olan Kahramanmaraş'ta konuşuyordu: "Siz çalıştınız, onlar çaldı. Siz yoruldunuz, yoksul kaldınız, onlar yolsuzluk yapmadı mı? Siz acıya ve sefalete katlandınız, borç ve sorun içinde yüzdünüz, onlar denizde haram yollardan aldıkları gemileri yüzdürmedi mi?
Esnafın siftah parası, ayakkabı kutularından çıkmadı mı? Emeklinin verilmeyen zammı bakan çocuklarının yatak odalarında bulunmadı mı?
Kahramanmaraşlı mazlumun, öksüzün, yetimin, dulun nafakası melun ve günahkar havuzcuların kursaklarından geçmedi mi?
Sizler 'nasıl geçinirim' diyorsunuz, çocuklarınızı okutma karınlarını doyurma telaşındasınız, helal lokmanın, meşru hayat mücadelesindesiniz. Her şey tamam da Ankara'da 1 milyar 370 milyon liraya saray dikmenin ne anlamı vardı?
Kahramanmaraş'ın sorunları bitti de sırayı saray mı aldı? Üstelik hem kaçak, hem karanlık, hem haram, hem günah ve kirlenmişliğin fildişi kulesi.
Saray yetmedi, uçan sarayları aldılar, VIP helikopterlerle keyif sürdüler. Lüks otomobillere kuruldular. Kamu araçlarına 3.3 milyar lira harcayıp 'çerez parası' dediler.
Çereze bakın! Gemicikleri olanların 3.3 milyarı küçük görmesi doğal. Çaldılar, başörtüsüne gizlendiler, rüşvet alıp verdiler, 'yolsuzluk başka hırsızlık başka' dediler, şeytana esir düşerek günah işleme özgürlüğünü icat ettiler.
Kafirlerin, şirk koşanların aklına gelmeyen ne varsa icra ettiler. Dünya turu attılar, gitmedikleri, görmedikleri, gezmedikleri ülke kalmadı. Besmeleyle soygun yapıp, şükrederek haram havuzunda ıslandılar…
Erdoğan şimdi başkanlık peşinde, her gün miting yapıyor. Erdoğan 7 Haziran yaklaştıkça azgınlaşmaktadır. Erdoğan cumhurbaşkanlığından fiilen inmiştir. Bu makama layık değildir. Mizaç ve meşrebi bu makama uygun değildir" diyordu.
Fazla değil, 2 yıl geçti. Sayın Bahçeli'nin bahsettiği Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti'nin yönetim şeklini değiştirdi.
Dün Saray vardı, bugün Saraylar oldu. Uçaklara uçaklar, helikopterlere helikopterler, lüks otomobillere daha çok lüks otomobiller katıldı.
Aradan 8 yıl geçti ve o Kahramanmaraş 6 Şubat'ta yerle bir oldu. Depremin 15'inci gününde Kahramanmaraş'a giden Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli, burada açıklamalarda bulundu. Sayın Bahçeli; "Allah'a çok şükür siyasi yönden kararlı, sorun çözmede kabiliyetli, arkadaşlarıyla hizmet yarışında birbiriyle yarışan bir yönetimimiz var" dedi.
Yorum yapmayı bile kendime 'ar' ediyorum.
Bahçeli-Soylu
Devlet Bahçeli, Maraş'ta: 'Bu büyük felaket mucizelerle anlam kılınmış, içinde sır olan bir olay gibi geliyor bana…
O bakımdan Allah'ın büyük lütfuyla bu felaketi aşacağız, hepimiz tekrar eski normal hayatımıza dönüşeceğiz. Tüm ihtiyaçlar karşılanacak. Bu konuda MHP olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın yanınızdayız, her konuda ona tam desteğimizi belirtmek istiyorum'.
Bakan Soylu'nun talep listesi
Bakan Soylu, afet bölgesinde kameralar önüne geçerek hükümet olarak vatandaştan taleplerini sıraladı. Kuru gıda kolilerine, hijyen ve kişisel temizlik ürünlerine ihtiyacımız var, dedi.
Yaz geldiği için vatandaşlarımızın özellikle çocukların bahar ve yazlık kıyafete ihtiyaç var, dedi.
Ama 'rica ediyoruz ikinci el giysiyi vatandaşlarımız buralara göndermeyin' şerhini de düştü.
Bakan Soylu, vatandaştan istek listesinde bütün ayrıntıları düşünmüştü.
'Kahvaltı verdiğimiz yerler, veremediğimiz yerler var. Kahvaltılık ürün, çay şeker istiyoruz. Özellikle hayır sahiplerinden vatandaşlarımızdan bu tür destekler istiyoruz.
Yine çocukların ve büyüklerin terlik eşofman ihtiyaçları var. Yine bunun yanı sıra ise en önemlisi ise çocuk, kadın ve erkek iç çamaşırı. Burada bu ihtiyaç biraz daha devam edecek gibi. Seferber olan vatandaşlarımızdan taleplerimiz bunlardır' dedi.
"Bir toplum, kendini değiştirmedikçe Allah, onları değiştirmez." (İbrahim Suresi 41)
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025