Genel durum:
30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi hükümlerince ülkemiz, İtalyan, Yunan, Fransız ve İngilizler tarafından işgal ediliyordu. İtilaf devletleri 1919 yılı başlarında Paris Konferansı kararlarınca, Balıkesir, Aydın ve İzmir Yunanlılara veriliyordu. Osmanlı hükûmeti savaştan yenik düşmüş, esareti bedel ödemeyi kabul etmiş, her türlü tavizi verecek duruma gelmiş durumdaydı. Devlet yok hükmünde idi. Elbette bu durum Türk milletini derinden etkilemişti. Cihan devleti her karışı işgal edilerek yağmalanacak bir duruma gelmişti. Balkan Savaşlarında, Ortadoğu'da, Çanakkale'de milyonlar çaresiz, susuz, ekmeksiz mukaddesat uğruna canlarını verdiler. Göç göç oldu yollar. Yine de Anavatan vardı. Özgürce gömülecek bir karış toprakları vardı.
Yunanlıların İzmir işgali, son kalan Anadolu toprağının bağrına dokundu. Harim-i ismetine namahrem eli değdi.
Gazi Mustafa Kemal Paşa önderliğinde, İzmir Valisi Nurettin Paşa gibi insaflı, izanlı, asker ve kumandanlar, Ahmet Hulusi Efendi gibi bağımsızlık sevdalıları, Yörük Ali gibi Efe'ler, anne-bacı, kardeş, dede, nine ve çocuklar ana yurdunu düşmana vermemek için ayağa kalktılar.
Ahmet Hulusi Efendi'nin kısa hayatı:
"13 Eylül 1861 yılında Denizli'nin Kayalık mahallesinde doğdu. Babası Denizli'nin sayılı âlim ve müderrislerinden Veliyyüddin Efendi'nin oğlu olan ve Denizli müftüsü iken vefat eden, Osman Nuri Efendi'dir. İlköğrenimini Denizli Tekelizade Bekir Efendi'de yapan Ahmet Hulusi, daha sonra, babası Osman Nuri Efendi'nin Denizli-Kayalık Mahallesi'nde bulunan medresesinde eğitim ve öğrenimini sürdürdü. Babasından Arapça ve fıkıh olmak üzere, Mantık, Edebiyat, Fen bilgisi ve Hadis öğrenimi gördü. 4 Haziran 1891'de icazetname aldı.
Ahmet Hulusi Efendi ilk memuriyetine babası Denizli Müftüsü Osman Nuri Efendi'nin fahri müftü yardımcılığı göreviyle başladı. 1910 yılında bu göreve asaleten atandı. Aynı yıl Aydın Vilayeti İl İdare Meclisi üyeliğine seçildi. Daha sonra 1906 yılında Mekke-i Mükerreme'ye akan 'ayn-i zebin' suyolunun tamiri için kurulan komisyon başkanlığını yaptı. Ağabeyi Mehmet Tahir Efendi'nin ölümü üzerine 1918'de tayin edildiği Denizli Müftülüğü görevine 1931 yılına yani ölümüne kadar devam etti. Belirtilen memuriyetlerinin yanı sıra mezuniyetini müteakip babasının medresesinde hocalığa başlayan Ahmet Hulusi Efendi, Sahn Müderrisliği'ne kadar yükseldi.
Uzun boylu, cübbesi, sarığı ve belinden hiç eksik etmediği toplu tabancasıyla sert görünüşlü, heybetli bir yapıya sahipti. Fakat çocuklara ve yoksullara karşı çok müşfik, sevecen ve hoşgörülü…" (Haluk Müftüler, Milli Mücadelede Dedem Ahmet Hulusi Efendi).
Dış politikanın nabzını okuyan adam:
Yıldızlara bakıp yön bulan kaptanlar gibi olup bitenleri takip ediyor.
1919 Mart ayı, Balıkesir, İzmir, Aydın'ın işgalleri kesinleşti. İzmir Valisi Nurettin Paşa sancılıydı. Bir yanda bütün baskı ve işgallere razı olmuş hükümet, bir yanda da esaret ve işgali asla kabul etmeyecek olan yürekler. Hemen harekete geçti. Sancak ve kazalara haber salarak güvendiği kişileri davet etti. Onlarla bir kongrede buluştu. Ahmet Hulusi Efendi de gelmişti. Düşüncelerini açıkladı. Redd-i İlhak ve Müdaafa-i Hukuk Cemiyetleri kurulması kararlaştırıldı.
Ahmet Hulusi Efendi, Nurettin Paşa ile aralarında geçen konuşmayı şöyle nakleder:
"Kanaatıma göre İstanbul fiilen işgal altında idi. Aynı zamanda halife olan Padişahın hükümranlık hakkı nazariyede kalmıştı. Şahsî düşünce ve hareketi ile Türk milletinin istiklâlini kendi vasıta ve kudreti ile muhafaza edemeyeceğini her hâli gösteren Padişahın eniştesi Damat Ferit Paşa sadaret makamında idi. Milletimizin haysiyet ve istiklâli uğruna her fedakârlığı seve seve yerine getireceğinden asla şüphe edilmemeli idi. Tarihimiz, mazimiz, millî ve manevî membalarımız bu muhteşem hakikatin kefili idiler. Yeter ki onlara her şey, ne kadar acı olursa olsun anlatılmalı idi. Bu mukaddes vazife de, bilhassa din adamlarına düşüyordu. Halk, var-yoğunu vermeye hazırdı. Onları teşkilâtlayacak emir ve kumandasına alacak kumandan ve subaylara ihtiyaç vardı. Hükümet, devamlı tamimlerle ordumuzun silâhlarını terk etmesinin mütareke hükümleri olduğunu bildiriyor ve teker teker sicilleri tetkik edilirse görülür ki, bu meziyet ve vatanperverliğe sahip değerli kumandanlarımızı işgal mıntıkasından uzaklaştırmaya çalışıyor, müdafaanın çaresiz ve imkânsızlığına kani olanları tercihen tâyin ediyordu.
Nitekim ben böyle bir kongreyi toplama hareketinin başına geçmiş Nurettin Paşa'nın da uzun zaman o mühim yerde yâni İzmir'de hem kumandan, hem vali olarak bırakılacağına ihtimal vermiyordum. Bu kanaatimi yalnız kaldığım zaman kendisine söyledim. Bana cevap olarak şöyle dedi: 'Efendi Hazretleri, ben burada kumandan olarak bulunduğum müddetçe, sahile ayak basacak düşmanla sonuna kadar mücadele ederim. Bundan emin olunuz ve gönül rahatlığı ile muhitinizdeki müdafaa hazırlıklarını itmam ediniz.'
Kendisini yine uyardım: 'Paşa Hazretleri, sizin vatanperverliğiniz, emsaliniz Türk kumandan ve zabitleri gibi bilinir. Tarihimiz bu muhteşem hakikatin ispatlarıyla doludur. Fakat ben zannediyorum ki, İstanbul'daki hükümet, müttefiklerin arzularının haricine çıkamaz. Sizin buradaki çalışmalarınız ve şahsiyetiniz onları rahatsız edecektir. Sizi başka yere nakledecekler, hatta terfi ettireceklerdir. Bu takdirde istirham ederim, İstanbul'a gitmeyiniz, Denizli'ye geliniz. Bizler gerekli her şeyi temine sağlamaya hazırız. Yeter ki başımızda sizin gibi tecrübe ve mevkii güven veren bir yüksek kumandan bulunsun…'
Kısa zaman sonra Nurettin Paşa'nın değiştirileceği söylentileri dolaşmaya başladı ve gerçekten kendisinin yerine işgalden bir buçuk ay önce valilik makamına Kambur lakabı ile tanınan İzzet Bey, Kolordu Kumandanlığına da Ali Nadir Paşa tâyin edildi. Bu iki zatla mukadder işgalde teşkil edilecek müdafaa hattı ve tedbirleri üzerinde anlaşabilmek imkânsızdı. Nitekim yaptığımız teşebbüsler faide vermedi." (Faik Öztrak'ın Hatıralarından; Cemal Kutay, İstiklal Savaşının Maneviyat Ordusu, c.1, s.57-58 Yelken Matbaası İst. 1977).
(devam edecek…)
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021