"Yapılması gereken yargı mensupları arasından en kıdemli insanları sırasına göre HSYK'ya seçmektir" diyen Prof. Dr. Baş, "Yüzlerce insanı seçim sandığının başına getirmek demokratik tiyatrodan başka bir işe yaramaz" dedi
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) seçimlerinde Adalet Bakanlığı'nın desteklediği ileri sürülen adayların tümü kazandı. Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş yaptığı açıklamada bu gündemi değerlendirdi. "Yargı bağımsızlığını kaybetmemeli" diyen Prof. Dr. Haydar Baş şu önemli uyarılarda bulundu: "Bunlar olmaması gereken, bilhassa yargıda yaşanmaması gereken durumlardır. Kabul etsek de etmesek de insan, tercih veya reddedilme konumunda olduğu zaman psikolojik olarak insanın tarafsız olması asla mümkün olamaz. Yani mutlak suretle bir tarafı olacak. Tarafsız olmayan bu insanın yaşantısı sadece bulunduğu yere kaim bir hal olmayacak, ondan sonraki hayatının süreci içerisinde devamlılık arz eden bir konum olacak. Bugüne kadar tarafsız olan yargıyı biz otomatikman ta tepeden bir taraflılığın içerisine sürmüş olacağız. Kesinlikle bu halin Türkiye'nin âli menfaatlerine aykırı olduğunu kabul ediyorum ve savunuyorum."Yargıda kamplaşma körükleniyor
"Yapılması gereken yargı mensupları arasından en kıdemli insanları sırasına göre bu kurumlara seçmektir" diyen BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, HSYK'ya hangi kritere göre üye seçilmesi gerektiğini de şöyle açıkladı: "HSYK'ya seçilecek olan insanların şu anki metotla, işte belli kurumlardaki insanları seçim sandığının başına getirmek suretiyle değil de bunların vazife aşamasında aldıkları dereceler, kademeler ve kıdemler vardır. Yapılması gereken yargı mensupları arasından en kıdemli insanları sırasına göre bu kurumlara seçmektir. Bu yöntem hem çok adil olacaktır hem de kimse kimseye husumet etmeyecektir. 'Onun sırası geldi onun hakkıdır. Benim sıram gelince benim hakkımdır' diye çok tabii bir değerlendirme içerisine girmek varken yüzlerce insanı seçim sandığının başına getirmenin demokratik tiyatrodan başka bir işe yaramadığını, adalet mekanizmasında da insanları kamplaşmaya sürüklediğimizi ben görüyorum. Buna esefle hangi kafanın ürünüdür diye sormak istiyorum. Böyle şey olur mu yahu? Bu kadar mükemmel bir hal çaresi varken, Danıştay'dan Sayıştay'dan en kıdemliler kimse hem onore etmiş olursunuz. Hem de insan o noktaya geldikten sonra hakikaten tarafsız olur. Elde edeceği ve kaybedeceği olmadığı için de tam adil olur. İşte o zaman Türkiye'ye adalet gelir.
Uygulanan sistem bir kobay sistemi
Türkiye'de bazı konuların deneme yanılma yoluyla yürüdüğünü ifade eden Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş şöyle konuştu: "Türkiye'de kurum ve kuruluşlarda uygulanan sistem bir kobay sistemi. Öğrencilere puan sitemi geliyor, sonra kademe sistemi geliyor. Yahu bunun en doğru su nedir? Ehil adamları toplayıp bununla yola çıksanız da bir daha geriye dönmeseniz daha iyi değil mi? Sonra eğitim ve öğretim Türkiye'nin yeni kazandığı bir özellik değildir. Bilhassa İslam olduktan sonra en güçlü eğitim ve öğretim kurumlarını kurmuş, dünyada ün yapmış insanların yetişmesine sebep olmuş bir gelenekten geliyoruz. Sen kalkıyorsun bütün bunları elinin tersiyle atıyorsun. Batılının dediği sistemi uygulamaya geçiyorsun. Aradan 10-15 sene geçiyor, 'Yahu bu yanlışmış vazgeçelim bundan' diyorsun. Milletin senelerinin heba olması bir tarafa kurumlarımızı kaybediyoruz. Kurumların ciddiyetini, vakarını, ağırlığını, temsilini her şeyini kaybediyoruz."
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) seçimlerinde Adalet Bakanlığı'nın desteklediği ileri sürülen adayların tümü kazandı. Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş yaptığı açıklamada bu gündemi değerlendirdi. "Yargı bağımsızlığını kaybetmemeli" diyen Prof. Dr. Haydar Baş şu önemli uyarılarda bulundu: "Bunlar olmaması gereken, bilhassa yargıda yaşanmaması gereken durumlardır. Kabul etsek de etmesek de insan, tercih veya reddedilme konumunda olduğu zaman psikolojik olarak insanın tarafsız olması asla mümkün olamaz. Yani mutlak suretle bir tarafı olacak. Tarafsız olmayan bu insanın yaşantısı sadece bulunduğu yere kaim bir hal olmayacak, ondan sonraki hayatının süreci içerisinde devamlılık arz eden bir konum olacak. Bugüne kadar tarafsız olan yargıyı biz otomatikman ta tepeden bir taraflılığın içerisine sürmüş olacağız. Kesinlikle bu halin Türkiye'nin âli menfaatlerine aykırı olduğunu kabul ediyorum ve savunuyorum."Yargıda kamplaşma körükleniyor
"Yapılması gereken yargı mensupları arasından en kıdemli insanları sırasına göre bu kurumlara seçmektir" diyen BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, HSYK'ya hangi kritere göre üye seçilmesi gerektiğini de şöyle açıkladı: "HSYK'ya seçilecek olan insanların şu anki metotla, işte belli kurumlardaki insanları seçim sandığının başına getirmek suretiyle değil de bunların vazife aşamasında aldıkları dereceler, kademeler ve kıdemler vardır. Yapılması gereken yargı mensupları arasından en kıdemli insanları sırasına göre bu kurumlara seçmektir. Bu yöntem hem çok adil olacaktır hem de kimse kimseye husumet etmeyecektir. 'Onun sırası geldi onun hakkıdır. Benim sıram gelince benim hakkımdır' diye çok tabii bir değerlendirme içerisine girmek varken yüzlerce insanı seçim sandığının başına getirmenin demokratik tiyatrodan başka bir işe yaramadığını, adalet mekanizmasında da insanları kamplaşmaya sürüklediğimizi ben görüyorum. Buna esefle hangi kafanın ürünüdür diye sormak istiyorum. Böyle şey olur mu yahu? Bu kadar mükemmel bir hal çaresi varken, Danıştay'dan Sayıştay'dan en kıdemliler kimse hem onore etmiş olursunuz. Hem de insan o noktaya geldikten sonra hakikaten tarafsız olur. Elde edeceği ve kaybedeceği olmadığı için de tam adil olur. İşte o zaman Türkiye'ye adalet gelir.
Uygulanan sistem bir kobay sistemi
Türkiye'de bazı konuların deneme yanılma yoluyla yürüdüğünü ifade eden Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş şöyle konuştu: "Türkiye'de kurum ve kuruluşlarda uygulanan sistem bir kobay sistemi. Öğrencilere puan sitemi geliyor, sonra kademe sistemi geliyor. Yahu bunun en doğru su nedir? Ehil adamları toplayıp bununla yola çıksanız da bir daha geriye dönmeseniz daha iyi değil mi? Sonra eğitim ve öğretim Türkiye'nin yeni kazandığı bir özellik değildir. Bilhassa İslam olduktan sonra en güçlü eğitim ve öğretim kurumlarını kurmuş, dünyada ün yapmış insanların yetişmesine sebep olmuş bir gelenekten geliyoruz. Sen kalkıyorsun bütün bunları elinin tersiyle atıyorsun. Batılının dediği sistemi uygulamaya geçiyorsun. Aradan 10-15 sene geçiyor, 'Yahu bu yanlışmış vazgeçelim bundan' diyorsun. Milletin senelerinin heba olması bir tarafa kurumlarımızı kaybediyoruz. Kurumların ciddiyetini, vakarını, ağırlığını, temsilini her şeyini kaybediyoruz."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.