Başta Antalya ve Muğla olmak üzere birçok ilimizde yaşanan orman yangınlarının acı bilançosu yavaş yavaş ortaya çıkıyor. En başta şu gerçeği belirtelim ki, bedeli asla belirlenemeyecek büyük bir kayıp yaşadık.
Önce Antalya'dan bahsedelim. Antalya Manavgat'ta 28 Temmuz'da başlayan orman yangınları 220 saat (yaklaşık 10 gün) sonra kontrol altına alınabildi. Sadece Antalya'da yanan orman alanı 60 bin hektar. 2'si orman işçisi olmak üzere 7 vatandaşımızı kaybettik. Yetkililerin açıklamasına göre, Antalya'da toplam 1 milyon 146 bin orman arazisi mevcut, bunun 500 bin hektarı verimsiz, yani makilik alan; 600 bin hektarı ise verimli orman arazisi. 60 bin hektarlık alanın yanmasıyla verimli orman alanının yüzde 10'u kaybedilmiş oldu.
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Davut Çetin, Antalya'daki orman yangınlarıyla alakalı şu dikkat çekici tespitlerde bulunuyor:
"60 bin hektar alanda yok olan ormanla birlikte milyonlarca canlı ve ağaçlar yok oldu. Bir ağacın, ormandaki binlerce canlının ekonomik değeri diye bir şey sözkonusu olamaz tabi ki. Bir ağacın, sincabın değeri nasıl ölçülebilir? 7 vatandaşımız, binlerce çiftçimizin hayvanı ve orman canlımızı maalesef kaybettik."
Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre, 15 bin dekar tarım alanı zarar gördü; 263 büyükbaş, 2 bin 783 küçükbaş, 20 bini bıldırcın 27 bin 407 kanatlı hayvan, 1441 arılı kovan, 1006 boş kovan olmak üzere 33 bine yakın hayvan öldü.
İşin bir de ekonomik kayıp kısmı var. ATSO Başkanı bu konuda da şunları söylüyor:
"Orman dışındaki yerleşim alanlarında yanan evler, ahırlar, depolar, işyerleri ve köylülere ait sera, bahçe, tarla, küçükbaş, büyükbaş ve kanatlı hayvanlarla ilgili tam bir hesaplama yaptık. Bu hesaplamaya göre bölgede en az 1 milyar TL'lik ekonomik kayıp sözkonusu. Ancak hasar tespitleri tamamlandıktan sonra net rakamlar ortaya çıkacak."
Sadece ekonomik kayıp açısından olayı değerlendirdiğimizde, bu 1 milyar liralık kayıpla, en az 28 adet yangın söndürme uçağı satın alınabiliyor. Olayı tersten okuduğumuzda 20-30 adet yangın uçağımız olmadığı için bu kadar ekonomik kayıp ve değeri ölçülemeyen büyük kayıplar yaşadık.
Bu ifade ettiklerimiz sadece Antalya'da yaşanan orman yangınlarının bilançosu, daha birçok ilimizde de benzer tablolar yaşandı. Örneğin Muğla. Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün'ün verdiği bilgilere göre, Muğla'nın Marmaris, Bodrum, Milas, Yatağan, Menteşe, Köyceğiz, Fethiye, Seydikemer ve Kavaklıdere ilçelerinde farklı zamanlarda çıkan orman yangınları bugüne kadar 66 bin 231 hektar orman alana zarar verdi.
Dikkat ederseniz sadece 2 ilde çıkan orman yangınlarının yok ettiği orman alanı 126 bin hektarı geçmiş durumda.
Peki, ormanlarımız cayır cayır yanarken, yüreğimiz parçalanırken, yetkililerimiz ne yapıyordu, gerekli mücadeleyi zamanında ve yerinde yapabildiler mi?
Bu noktada Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'tan dikkat çeken bir değerlendirme geldi. BTP Lideri şunları söyledi:
"Bir bakanın çıkıp, 'Yangını elimizle mi söndüreceğiz' demesine şahit olduk. Kimse sana elinle söndür demiyor. Biz işin burasında değiliz. Biz işin hazırlık boyutundayız. Buna ne kadar hazırız?"
"Orman kanununun 69. maddesi, 'Yangınlarla mücadeleyi Orman Müdürlüğü yapar' diyor. Kanun sorumluğu merkezi hükümete bağlıyor. Orman kanununda bile bu görev merkezi hükümetin ama yönetilen orman kanunları hangi orman kanunu onu bilmiyorum. Biz ne duyduk, 'Bunlar belediyenin işi' diye duyduk. "
"Burada problem şu; siz tüm yetkiyi kendinizde birleştirin ama hiçbir sorumluluğu almayın. Milli Eğitim Bakanı istifa etti veya görevden alındı. Eğitimin kötü olmasının sorumlusu muhalefet olabilir, belediyeler olabilir hatta öğrenciler olabilir ama 'yetkili kişi' sorumlu değil. Maliye Bakanı istifa etti. Maliye Bakanı sorumlu olabilir, vatandaş sorumlu olabilir ama 'yetkili'sinde sorumluluk yok. Böyle bir düzende gelinen sonuç bu."
"Biz yangınlarda inanılmaz bir koordinasyon eksikliği olduğunu gördük. Trabzon Milletvekili Sayın Ahmet Kaya THK uçaklarının önünde röportaj verdi, 'uçaklar burada' dedi. Bunların her türlü tamiratı yapılabilir ve gerekli yangın söndürme işlemlerini yapabilecek kabiliyetteki uçaklar. Çok daha gelişmiş teknolojiye sahip uçaklar olabilir ama elimizde kovayla su taşıtarak yangın söndürmekten çok daha makul olduğu kesin."
"Ülkede Orman Bakanlığı'nın bir tane yangın söndürme uçağı yok ama özel uçağı var. THK uçakları ise hangarda çürümeye terk ediliyor. Çıkmış bir belediye başkanı, 'Evi yanmayanlar keşke benim evimde yansaydı diyecek' dedi. Gelinen bu noktanın sebebi bizim birliğimizi muhafaza edecek milli şuurdan ve duygulardan uzaklaşmamızdır."
Evet, BTP Lideri'nin tespitleri bu şekilde. Tüm yetkileri kendinde toplayan ama problemlerle karşılaşıldığında sorumluluğu asla üstüne almayan, topu sürekli taca atan bir siyaset tablomuz var. İtibardan tasarruf edilmez diyerek makam araçlarını sıralayan, 70 adet yangın söndürme uçağına karşılık gelen uçağa binen siyasilerimiz var.
Halbuki Sayın Baş'ın dediği gibi, itibar yangınlara, depremlere yapılan hazırlıkla ölçülür. Yangın uçaklarını hangarda çürüten, bu sebeple orman yangınlarına zamanında müdahale edemeyen siyaset anlayışının asla bir itibarı olmaz.
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025