Dedikodu yapanların ağır akıbeti
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Mi’rac’a çıkarıldığım gece tırnakları ile yüzlerini tırmalayan ve leş yiyen bir guruba rastladım. Cebrail’e, ‘Şunlar kim?’ diye sordum, Bana, ‘Bunlar dünyada iken başkalarının ölü etini yiyenler (onun bunun hakkında dedikodu edenlerdir)’ diye cevap verdi”
14.02.2024 09:07:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İmam Gazali hazretleri şöyle anlatıyor:
Amr ibn-i Dinar'ın anlattığına göre Medineli bir adamın, yine Medine'nin bir kenar mahallesinde oturan bir kız kardeşi vardı. Kadın hasta idi, adam zaman zaman ziyaretine giderdi, günün birinde öldü. Kardeşi ölüsünü kefenleyerek götürüp toprağa verdi, arkasından da evine döndü.
Bu sırada para cüzdanının yerinde olmadığını gördü, onu kabre düşürdüğünü hatırladı, yakın bir arkadaşını yanına alarak birlikte kabrin yanına gittiler, toprağı kaldırdılar ve para cüzdanını buldular.
Ölünün erkek kardeşi, arkadaşına, "Sen azıcık öteye git. Ben kız kardeşimin ne durumda olduğuna bakayım" dedi. Üzerindeki toprağı kaldırarak lâhdi açtı. Bir de ne görsün! Lâhid tutuşmuş yanıyor!
Adam hemen annesine vardı. "Bana kız kardeşimin önemli huylarını anlat" dedi. Annesi, "Senin kız kardeşin komsuların kapı arkalarında saklanır, kulağını kapılarına dayar, içerideki konuşmaları dinler ve sonra duyduklarını başkalarına taşırdı" dedi. Adam o zaman koğuculuğun kabir azabına neden olduğunu anladı.
Buna göre kabir azabından kurtulmak isteyenler, dedikodudan ve ona buna söz taşımaktan kaçınmalıdırlar.
Hikâye ederler ki: Ebü'l-Leys'ül-Buhâri hacca giderken cebine iki dirhem koymuş ve "Mekke yolunda gerek giderken gerek dönerken biri hakkında dedikodu edersem şu iki dirhemi fakirlere dağıtacağım" diye kendi kendine yemin etmişti.
Ebû'l-Leys, Mekke'ye vardı, hac görevini yerine getirip evine döndü fakat iki dirhem hâlâ olduğu yerde duruyordu. Verdiği sözü bilen dostları ona durumu sordular, cevabı şöyle oldu: "Bir kişi hakkında dedikodu edeceğime yüz kere zina etmeyi tercih ederim."
bu Hafs'ül-Kebir buyurur; "Bir yılın Ramazan orucunu tutmamayı, bir kişi hakkında dedikodu etmeye tercih ederim."
Enes ibn-i Mâlik'in rivayet ettiğine göre Peygamberimiz (s.a.v.)söyle buyuruyor: "Mi'rac'a çıkarıldığım gece tırnakları ile yüzlerini tırmalayan ve leş yiyen bir guruba rastladım. Cebrail'e, 'Şunlar kim?' diye sordum, bana, 'Bunlar dünyada iken başkalarının ölü etini yiyenler (onun bunun hakkında dedikodu edenlerdir)' diye cevap verdi."
(Mükaşefetü'l-Kulüb'den…)
Amr ibn-i Dinar'ın anlattığına göre Medineli bir adamın, yine Medine'nin bir kenar mahallesinde oturan bir kız kardeşi vardı. Kadın hasta idi, adam zaman zaman ziyaretine giderdi, günün birinde öldü. Kardeşi ölüsünü kefenleyerek götürüp toprağa verdi, arkasından da evine döndü.
Bu sırada para cüzdanının yerinde olmadığını gördü, onu kabre düşürdüğünü hatırladı, yakın bir arkadaşını yanına alarak birlikte kabrin yanına gittiler, toprağı kaldırdılar ve para cüzdanını buldular.
Ölünün erkek kardeşi, arkadaşına, "Sen azıcık öteye git. Ben kız kardeşimin ne durumda olduğuna bakayım" dedi. Üzerindeki toprağı kaldırarak lâhdi açtı. Bir de ne görsün! Lâhid tutuşmuş yanıyor!
Adam hemen annesine vardı. "Bana kız kardeşimin önemli huylarını anlat" dedi. Annesi, "Senin kız kardeşin komsuların kapı arkalarında saklanır, kulağını kapılarına dayar, içerideki konuşmaları dinler ve sonra duyduklarını başkalarına taşırdı" dedi. Adam o zaman koğuculuğun kabir azabına neden olduğunu anladı.
Buna göre kabir azabından kurtulmak isteyenler, dedikodudan ve ona buna söz taşımaktan kaçınmalıdırlar.
Hikâye ederler ki: Ebü'l-Leys'ül-Buhâri hacca giderken cebine iki dirhem koymuş ve "Mekke yolunda gerek giderken gerek dönerken biri hakkında dedikodu edersem şu iki dirhemi fakirlere dağıtacağım" diye kendi kendine yemin etmişti.
Ebû'l-Leys, Mekke'ye vardı, hac görevini yerine getirip evine döndü fakat iki dirhem hâlâ olduğu yerde duruyordu. Verdiği sözü bilen dostları ona durumu sordular, cevabı şöyle oldu: "Bir kişi hakkında dedikodu edeceğime yüz kere zina etmeyi tercih ederim."
bu Hafs'ül-Kebir buyurur; "Bir yılın Ramazan orucunu tutmamayı, bir kişi hakkında dedikodu etmeye tercih ederim."
Enes ibn-i Mâlik'in rivayet ettiğine göre Peygamberimiz (s.a.v.)söyle buyuruyor: "Mi'rac'a çıkarıldığım gece tırnakları ile yüzlerini tırmalayan ve leş yiyen bir guruba rastladım. Cebrail'e, 'Şunlar kim?' diye sordum, bana, 'Bunlar dünyada iken başkalarının ölü etini yiyenler (onun bunun hakkında dedikodu edenlerdir)' diye cevap verdi."
(Mükaşefetü'l-Kulüb'den…)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.