Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Papa'ya "kutsiyetpenahları"

Yukarıda okuduğunuz başlık sizler gibi beni de şok etti. Hafta sonu haberlerini takip ederken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 10 Eylül 2014 tarihinde Papa'ya yazdığı övgü dolu mektupa şahit oldum. Haberi okuduktan sonra ilk işim ''kutsiyetpenahları'' kelimesinin manasını araştırmak oldu. Kutsiyet kutsallık manasına gelirken, penah kelimesi ise sığınılacak yer anlamına geliyormuş, artık gerisini siz düşünün.Ak-saray'ın ilk yabancı konuğu olacağını öğrendiğimiz Papa Francis'i meğerse Cumhurbaşkanımız övgü dolu sözlerle bizzat kendisi davet etmiş. İktidara geldiğinden beri cemaatle birçok dinlerarası diyalog icraatine imza atıp, sonrasında okyanus ötesiyle arası bozulup kendi yandaş kanallarından Fethullah Gülen'in dinlerarası diyalog çalışmalarını eleştiren AKP grubu, Papa'ya İslam diniyle ilgisi olmayan sevgi dolu mesajlar içeren bir mektup yazan liderinin bu mektubuna nasıl tepki verecek çok merak ediyorum. Şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Papa'ya yazdığı mektubu sizlere aktaralım:"Kutsiyetpenahları Papa Fransuva,Ülkemizi ziyaretiniz için yüce kişiliğinize selefim Sayın Abdullah Gül tarafından yapılan daveti Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni cumhurbaşkanı olarak, göreve başladığım şu günlerde yenilemekten özel bir memnuniyet duymaktayım.Katolik aleminin ruhani liderliği görevini üstlendiğiniz tarihten bu yana, dünya barışı ve insanlığın kardeşliği ve huzuru için göstermekte olduğunuz değerli gayretlerinizi takdirle izlemekteyim. Çalışmalarınızın katkı ve etkilerini Birleşmiş Milletler himayesinde sürdürülen ve Türkiye'nin de eş başkanlığını yürütmekte olduğu Medeniyetler İttifakı sürecinin hedeflerine erişilmesi bakımından da ayrıca önemsemekteyim.Günümüzde farklı dinlerin mensupları arasında diyaloga ve karşılıklı anlayışa her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. Farklı din ve inançlara ev sahipliği yapan, din ve vicdan hürriyetinin anayasa teminatı altında bulunduğu Türkiye, bu bağlamda örnek bir konumdadır. Ülkemize yapacağınız ziyaret tüm insanlık için ayrı bir önem ve anlam taşıyacak. Tarihte yaşanan anlaşmazlıkların giderilmesi ve geleceğe umutla bakılmasına yardımcı olacak mesajların verilmesine vesile olacaktır.Programınız açısından uygun olduğu takdirde 28-30 Kasım 2014 tarihlerinde yüce kişiliğinizi ülkemizde ağırlamaktan onur ve mutluluk duyacağımı bildirmek isterim.Bu vesile ile yüce kişiliğinizin sağlık ve mutluluğu için en halisane dileklerimi sunarım."Gördüğümüz gibi meydanlarda İslam dinini ağızlarından düşürmeyenler aslında, "Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin, onlar birbirlerinin dostlarıdırlar ve kim onları dost edinirse şüphesiz o da onlardandır" (Maide, 51)  ayetine zıt davrananların ta kendileriymiş. Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, ömrünü Vatikan'ın dinlerarası diyalog projesini engellemek için harcamış, bu uğurda konferanslar düzenlemiş, kanaat önderlerini, vekiller gönderek uyarmış ve bu tehlikeye karşı varını yoğunu ortaya koymuştur.AKP-Cemaat kavgasında sırf o zamanın başbakanı okyanus ötesine düşman oldu diye düşman olanlar, sizce Allah'ın dinine savaş açanlara Allah'ın rızası için mi düşman oldular? Ya da olmuş gibi gözüktüler? Seçim zamanında, BOP Eşbaşkanlığıyla haçlı zihniyetine hizmet eden iktidar partisinin siyaset anlayışına rağmen basında Cumhurbaşkanına dua eden İslam dininden bihaber olan sözüm ona cemaat liderlerinin samimiyetini de siz düşünün artık. Zaten ne hikmetse iktidar partisinin kesinlikle olmaz dediği her şey oluveriyor, tıpkı dinlerarası diyaloğa karşı olmaları gibi? Aslında yazacak çok şey var ama Türk milletinin onurunu ayaklar altına alan bu olaylara şahit olunca, "Allah'ım, kainata huzur getirecek Türk milletine hak olanı görüp hak ile olmayı, bâtıl olanı görüp bâtıldan uzak olmayı nasip eyle" duasına sığınıyorum.