20 Kasım tarihi, Dünya Çocuk Hakları Günü olduğu, sanıyorum herkesçe bilinir. Düşünürler hep derler ya "Çocuklar da insandır" diye. Öyle ya onların da temel hakları vardır. Bunlardan en önemlisi yaşama haklarıdır. Bu acımasız dünyada temel hakkın korunduğunu kim söyleyebilir ki. "Atlar, katırlar tepişir arada sıpalar kalır ve ölür" derler ya, devletler çıkar uğruna, egolarını tatmin için birbirleriyle savaşırlar ama olan günahsız çocuklara olur.
İkincisi, çocukların sevilme hakları vardır. Çocukların en temel gıdası sevgidir. Anne, baba, toplum sevgisi onlara güven verir ve geleceğe sevgiyle bakarlar. Ama kendilerini büyükler kadar savunamayan yavrulara yapılan olumsuz yaklaşım tüm insanlığın suçudur.
Üçüncü olarak da çocukların beslenme, barınma ve eğitim hakları vardır. Sokaklarda terk edilmiş çocuklar dolu. Bir köşeye oturtulmuş dilenen çocuklar hiç de az değil. Kötüsü bu çocukları dilendiren anneler, babalar veya onların sırtından geçinen büyüklerdir. Tam oyun yaşındayken, okul çağında iken sıcak demeden soğuk demeden sokakta dilenen çocukların hakları hiçe mi sayılacak?
Barınma ve beslenme çocuklarımızın olmazsa olmazlarıdır. Her çocuğun evi, sağlıklı büyüyebilmesi için yiyeceği, üşümemek için ısınması doğal gereksinimleridir.
Çocukların alacağı eğitim, onların geleceğini belirleyecektir. Eğitilmiş çocuk eğitilmiş ve geleceğe emin adımlarla yürüyen toplum oluşturacaktır.
Ülkemizde okul yaşına gelmiş ama okula gönderilmeyen çocuk sayısı hiç de az değildir. Bu çocukların temel hakları elinden alınmıştır. Özellikle kız çocukların okumamaları için çaba gösteren art niyetli insanlarla savaşmak her aydının ve devlet görevlilerinin temel sorumluluğudur.
Ülkemiz göçmen yönünden sanki yolgeçen hanına döndü. Afganistan, Irak ve Suriye'den ülkemize gelen çocuk sayısını düşündüğümüzde gerçekten şaşıp kalıyoruz. Çünkü suçu olmayan bu yavruların temel hakları ellerinden alınmıştır. Kimisi savaşta babasını, kimisi annesini kaybetmiştir. Bu yavrular hem öksüz hem de yetim kalmışlardır. Savaş psikolojisi, yaşama ortamının olumsuzluğu bu küçüklerimizin ruhsal durumlarını olumsuz etkilemiştir.
Toplantılarda, meydanlarda övünerek söz ettiğimiz yardım yaklaşımı elbette ki bizim bütçemizi sarstı. 30 milyon dolar hiç de az para değildir. Türk toplumunun tarihinden getirdiği düşküne yardım, kimsesize sahiplenme duygusu bu insanları korumamıza neden olmuştur. Belki büyükler kendi yurtlarından uzaklaşmanın olumsuzluğunu atlatabilirler ama küçükler, doğdukları yeri, yattıkları yatağını oynadığı alanı ve arkadaşlarını unutacağını sanmıyorum.
UNICEF göçmen çocuklarına gereken duyarlılığı göstermemiştir. Yeteri kadar yardım sağlayamamış ve çocuklara gereksinimini olan temel haklarını verememiştir. 20 Kasım Çocuk Hakları Günü'nde parlak söylevlerde bulunmak ve o gün o minikleri anımsamak yetmiyor.
Unutmayalım ki bir ülkenin anavatanı çocuklarıdır.
Ey dünya ulusları! Sizlerden söz değil, eylem bekliyorlar bu kimsesiz çocuklar.
İkincisi, çocukların sevilme hakları vardır. Çocukların en temel gıdası sevgidir. Anne, baba, toplum sevgisi onlara güven verir ve geleceğe sevgiyle bakarlar. Ama kendilerini büyükler kadar savunamayan yavrulara yapılan olumsuz yaklaşım tüm insanlığın suçudur.
Üçüncü olarak da çocukların beslenme, barınma ve eğitim hakları vardır. Sokaklarda terk edilmiş çocuklar dolu. Bir köşeye oturtulmuş dilenen çocuklar hiç de az değil. Kötüsü bu çocukları dilendiren anneler, babalar veya onların sırtından geçinen büyüklerdir. Tam oyun yaşındayken, okul çağında iken sıcak demeden soğuk demeden sokakta dilenen çocukların hakları hiçe mi sayılacak?
Barınma ve beslenme çocuklarımızın olmazsa olmazlarıdır. Her çocuğun evi, sağlıklı büyüyebilmesi için yiyeceği, üşümemek için ısınması doğal gereksinimleridir.
Çocukların alacağı eğitim, onların geleceğini belirleyecektir. Eğitilmiş çocuk eğitilmiş ve geleceğe emin adımlarla yürüyen toplum oluşturacaktır.
Ülkemizde okul yaşına gelmiş ama okula gönderilmeyen çocuk sayısı hiç de az değildir. Bu çocukların temel hakları elinden alınmıştır. Özellikle kız çocukların okumamaları için çaba gösteren art niyetli insanlarla savaşmak her aydının ve devlet görevlilerinin temel sorumluluğudur.
Ülkemiz göçmen yönünden sanki yolgeçen hanına döndü. Afganistan, Irak ve Suriye'den ülkemize gelen çocuk sayısını düşündüğümüzde gerçekten şaşıp kalıyoruz. Çünkü suçu olmayan bu yavruların temel hakları ellerinden alınmıştır. Kimisi savaşta babasını, kimisi annesini kaybetmiştir. Bu yavrular hem öksüz hem de yetim kalmışlardır. Savaş psikolojisi, yaşama ortamının olumsuzluğu bu küçüklerimizin ruhsal durumlarını olumsuz etkilemiştir.
Toplantılarda, meydanlarda övünerek söz ettiğimiz yardım yaklaşımı elbette ki bizim bütçemizi sarstı. 30 milyon dolar hiç de az para değildir. Türk toplumunun tarihinden getirdiği düşküne yardım, kimsesize sahiplenme duygusu bu insanları korumamıza neden olmuştur. Belki büyükler kendi yurtlarından uzaklaşmanın olumsuzluğunu atlatabilirler ama küçükler, doğdukları yeri, yattıkları yatağını oynadığı alanı ve arkadaşlarını unutacağını sanmıyorum.
UNICEF göçmen çocuklarına gereken duyarlılığı göstermemiştir. Yeteri kadar yardım sağlayamamış ve çocuklara gereksinimini olan temel haklarını verememiştir. 20 Kasım Çocuk Hakları Günü'nde parlak söylevlerde bulunmak ve o gün o minikleri anımsamak yetmiyor.
Unutmayalım ki bir ülkenin anavatanı çocuklarıdır.
Ey dünya ulusları! Sizlerden söz değil, eylem bekliyorlar bu kimsesiz çocuklar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ekrem Yazar / diğer yazıları
- Atatürk Gençlik ve Spor Bayramı / 20.05.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023