"Yılmam ölümden, yaradan, askerim Orduma 'gazi' dedi Peygamber'im Bir dileğim var ölürüm isterim Yurduma tek düşman ayak basmasın Amin desin hep birden yiğitler Allahuekber gökten şehitler Amin! Amin! Allahuekber." Çanakkale'ye savaş için giden bütün Mehmetçikler, yazımın girişinde yer alan Mehmet Akif Ersoy'un "Ordunun Duası" şiirindeki duygu ve inançla cepheye gittiler.Cephede savaşırken birer birer, manga manga, bölük bölük ve ordular halinde şehit oldular. Bu şehadetleriyle Çanakkale'yi geçilmez kıldılar. Çanakkale adı her ne zaman ve her nerede geçerse geçsin, bütün dünyada çağrıştırdığı iki kelime vardır: Çanakkale Geçilmez! Evet, Çanakkale geçilemedi, Çanakkale geçilmez! Hiçbir zaman da geçilemeyecek!Canlarıyla büyük kahramanlıklar ortaya koyarak destan yazan Mehmetçiklerimiz için, bu sene zaferin 100. yılını kahramanlarımıza duyduğumuz büyük bir coşku, minnet ve saygı ile kutlamaktayız.Çanakkale Savaşı büyük Balkan bozgunundan, Balkan Savaşı'ndan sonra başladı. Balkan Savaşları'nda uzun yıllar savaşarak evlerine dönen Mehmetçikler, daha annelerine, babalarına, evli iseler eş ve çocuklarına doyamadan Çanakkale için savaşmaya çağrıldılar. Büyük tecrübe kazanarak aile ocaklarına dönen bu askerler, Çanakkale'ye savaşmaya gittiler ama çoğu sağ dönemedi. Her birinin şehit kabri, şehit olduğu yer oldu; kimi bir taş dibine, kimi bir ağacın altına, kimi bir pınarın yanında toprağa verildi.Gezek oğlu Ali Osman da bunlardan biriydi. Ali Osman, Kepsut İlçesi'nin Servet Köyü'ndendi. Balkan Savaşı'ndan gazi olarak dönüp köyüne gelebilmiş. Hasret kaldığı oğlu da beş yaşına gelmişti. Ali Osman, oğlunu öyle çok özlemişti ki, her nereye gitse oğlunu da beraberinde götürüyordu; tarlaya, bağa, bahçeye, köy kahvesine, camiye, pazara, ilçeye, düğüne her yere elinde tutarak ya da kucağında taşıyordu. Uyurken de kucağında uyutuyordu. Her dakika öpüyor da öpüyordu. Derken "seferberlik çıktı" dediler ve Ali Osman'ı köydeki 22 askerin başına komutan yaparak askere götürdüler. Ali Osman, evden çıkıp çıkıp tekrar dönüyordu avluya; oğlunu öpüyor, birkaç adım atıyor tekrar dönüyor, oğlunu öpüyor tekrar yola koyulmak için birkaç adım atıyordu ve tekrar geri dönüyordu. Oğlundan bir türlü kopamıyordu. Bunu tam üç kez tekrarladı Ali Osman... Sonunda Ali Osman'ın annesi, acısını içinde tutarak ve gözyaşlarını da içine akıtarak bağırdı oğluna, "Oğlum, Ali Osman! Sen bizi öldürecek misin! Hadi var git vatan yoluna, dönüp geleceksin inşaallah, oğlun o zamana kadar daha da büyüyecek" dedi.Gezek oğlu Ali Osman; yıllarca hasret kaldığı oğlunu son kez öptü öptü öptü ve annesine dönerek, "Ana, ben savaşın ne olduğunu biliyorum; bu gelen savaş değil afat ana, afat!" dedi ve acısını, hasretini yeniden içine atan Ali Osman köydeki asker kafilesi ile yola çıktı. Evdekilerin her biri de kendini bir yere atarak gözyaşlarını sel gibi akıttı.Savaş bittiğinde, köye sadece iki asker sağ salim dönebildi. Bunlar da sıhhiye erleri idiler. Sağ salim köyüne dönen gazilerden biri, amcasına şehit Ali Osman'ı şöyle anlatmıştı: "Ağır bir düşman bombardımanı sonunda süngü hücumuna geçmiştik. Korkunç bir boğuşmaydı. Bir ara yaralı taşırken, bir ağaca dayanmış Ali Osman'ı gördüm; bağırsakları parçalanmış, bir kolu da kopmuştu. 'Hemşerim bir şey ister misin?' dedim. 'Benden artık hayır yok, sen öteki arkadaşlara bak... Yalnız, mataranı ağzıma dayayıver' dedi. Matarayı sağlam eliyle ağzına dayadım, koşarak muharebe sahasına girdim, yaralıları taşımaya devam ettim. Tekrar önünden geçerken gördüm ki, Ali Osman şehit olmuş. Ağzı açık. Dudağının çukurunda hala su vardı. Demek suyu yutamamıştı. Onu, orada; Anafartalar'da, çam ağaçlarının altında kazdığımız toplu mezara gömdüm."Ali Osman bir süngü savaşı sırasında şehit olmuş ve bir çam ağacının dibinde toprağa verilmiş. Arkadaşları böyle anlattılar Ali Osman'ın şehadetini.Orada; Çanakkale'de, son defa, bir yudum su bile içemeden, vatan için şehit düşen Ali Osmanlar yatıyor.Çanakkale Savaşı; Türk Milleti'nin tamamının özgüveni, inancı, fedakârlığı, milli birlik ve beraberliği sayesinde kazanıldı. Çanakkale'de savaşıp şehit olanlar ile gazi olanları ne kadar ansak, onlar için ne kadar minnet duysak ve ne kadar çok şiir, destan, roman yazsak da onlara olan borcumuzu ödeyemeyiz. Çok yüce bir kutsallıkla savaştılar Çanakkale'de... Şartlar çok zordu. Bir yandan cehennemî bir savaş, bir yandan da erzak eksikliği, doktor ve ilaç yetersizliği vardı. Hastanelerde yeteri kadar hemşire yoktu. Çanakkale'den İstanbul'a gemilerle o kadar çok yaralı getiriliyordu ki, bu yaralı askerlerimize bakacak hasta bakıcı yani hemşire yok denecek kadar azdı.Türk Milleti'nin kahraman anneleri ve kızları evlerinden ayrılıp gönüllü olarak hastanelerde hemşirelik yaptılar. Yaralı gazilerimize öz evlatları ve öz kardeşleri gibi can u gönülden baktılar. Hatta evlerinden giderken de, evlerindeki iç çamaşırları, çorapları, havluları, tülbentleri, gazilerimiz için hazırladıkları yiyecekleri de beraberce götürdüler.Gaziler iyileşip teker teker evlerine dönünce, devlet, bu hanımefendi annelerimize ve bacılarımıza para vermek istedi. Hiçbiri para almayı kabul etmedi.Bunun üzerine Osmanlı Devleti'mizin o zamanki yetkilileri ordu depolarında kullanılmayan İngiliz tüfeklerinin çelik namlularını keserek, üzerinde '1332 Cihadiye 1332' yazılı yüzükler yaptı. Bu yüzükler kadınlara, gelinlik kızlara yaptıkları hizmetin hatıralık nişanesi olarak dağıtıldı. Cephe gerisinde yaşanan Türk Milleti'nin kahramanlıklarından, fedakârlıklarından sadece bir örnek olarak buraya yazdım. Böyle destanımsı daha çok gerçek var.Çanakkale Zaferi, Türk Milleti'nin insanlığa verdiği bir derstir. Bu, Türk kahramanlığının, Türk fedakârlığının, Türk ölüm?kalım mücadelesinin dünya durdukça yaşayacak olan destanlarından biridir.Her zaman daha çok çalışarak, her birimiz birbirimizi daha çok severek, dünyanın en çok okuyan milleti olarak ve başarımızı zirvelere taşıyarak şehit ve gazilerimize hem layık olacağız ve hem de bu imanla yolumuza devam ederek, onlara ve ülkemize olan görevimizi de yapmış olmanın onuru ile yaşayacağız.
Cemal Hüseyin Çağlar / diğer yazıları
- Gezek oğlu Ali Osman / 21.11.2015
- Kurbanlık koyun olmak Türke yakışmaz / 08.08.2015
- Köy okulları / 05.08.2015
- Şehitlerden geriye ne kalır?! / 30.07.2015
- Hüseyin'i seveni herkes sever / 25.11.2014
- ABD ve Batı ile savaş ortaklığı mı, Rusya ile stratejik ortaklık mı? / 10.10.2014
- Kurbanlık koyun olmak Türke yakışmaz / 08.08.2015
- Köy okulları / 05.08.2015
- Şehitlerden geriye ne kalır?! / 30.07.2015
- Hüseyin'i seveni herkes sever / 25.11.2014
- ABD ve Batı ile savaş ortaklığı mı, Rusya ile stratejik ortaklık mı? / 10.10.2014