Çarşı-pazarın dili, iktidar sözcülerini yalanlıyor.
Karadenizin ve Hazarın dili, deli dalgaları iktidarın savunucularını yalanlıyor.
Geçmiş yıllardaki birikimleri günden güne eriyen geniş kitlelerin baygın bakışları, anlamlı nazarları bahane arayan dilbazları yalanlıyor.
Dertlilerin derdine derman olacak gerçekleri yazan yazarın, yazarların dilleri de, iktidarın yirmi yıllık fahiş yanlışlarının korkunç sonuçlarını savunmaya çalışanları kesin bir dille yalanlıyor.
Ekonomide yaşanan kayıp-kaçakların kötü sonuçlarını anlayabilmek için aslında gazetelere de, televizyonlara da, televizyonları işgal eden vizyonsuzları dinlemeye de gerek yok, sadece açık bir gözle çarşı-pazarı dolaşmak yeter de artar bile.
Körü körüne partizanlık yapmadan, parti militanlığına sapmadan, tarafgirlik uğruna vicdanları karartmadan, her gün sofradan eksilenlere, ekmekten kesilenlere, peynirden kırpılanlara dikkat kesilmek, yaşanan vahameti ve yaklaşan vehameti anlamak için yeterlidir.
Milli gelirin paylaşımında, milli gelirden pay almadaki adaletsizlikte ciddi sıkıntıların olduğunu anlamak için ekonomi tahsili yapmış olmak gerekmiyor, sadece geniş kitlelerin yaşamak zorunda kaldıkları sefalet ile, iktidar çevresinde kümelenmiş olan bürokratların ve ihaleci sınıfının yaşantılarını insafla karşılaştırmak kâfidir.
Dinlemesini bilene, anlamasını ve kulak kabartmasını becerebilene aslında, çarşı-pazarın dili her şeyi hem de tefsilatlı nbir biçimde anlatıyor.
Cebindeki para ile, eline geçen para ile, dün ne alabiliyordu, bugün ne alabiliyor ve bu gidişat devam ederse yarın ne alabilecek olduğunu artık herkes hesap edebiliyor ve sebeplerini de ayrıntılı bir bir şekilde anlayabiliyor.
Birileri hak etmediği halde, ter dökmediği halde, eli nasırlanmadığı halde ve en kıymetli sermaye olan zamandan hiç bir şey harcamadığı halde, toplam gelirden çuval çuval, heybe heybe pay aldığı için bu işler böyle tersine işliyor.
Belli bir grup, belli bir menfaat şebekesi, uzun zamandan beri geniş halk kitlelerini oluşturan mazlum ve masumların haklarını yemek hususunda suç birliği içinde oldukları için, aman bu 'suç kardeşliğimiz' bozulmasın diye, mevcut manzaranın korunamsı ve savunulması uğruna ne gerekiyorsa yapıyorlar ve yapmaya da kararlı görünüyorlar.
Artık ne yapılırsa yapılsın, ne söylenir ve nasıl söylenirse söylensin, çarşı-pazarın dili, her söyleneni ve her savunma biçimini kesin bir uslupla yalanlıyor.
Çaşı-pazarın dili böyle, bir de mutfaktaki tencerenin diline kulak verilirse…
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025