Son yaşanan cemaat iktidar kavgasına yandaş medya da katıldı. İsim olarak zikretmekten ziyade yaşanan akıl tutulmasından ve yapılan yanlışlardan bahsetmeye çalışacağım.Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızı tanıdığım günden bu yana en haklı olduğu davalarda bile asla belden aşağı vurmak gibi bir mantık sergilememiştir. Kimsenin kirli siyasetine alet olmamış; her yerde ve her zaman hakkı ve haklıyı savunmuştur. Ben O'nun bu tavrını İmam Ali (a.s.)'ın tavrına çok benzetirim. İmam Ali (a.s.) savaş meydanlarında karşısında gördüğü yiğit düşman askerine öldürücü darbeyi geç vururmuş. Sevenleri ona; "ya Ali, neden fırsat veriyorsun?" dediğinde, cevabı çok manidardır: "O kadar yiğit bir savaşçı ki eğer ölmeden hidayete eserse İslam'a onunla daha çok hizmet ederiz. Gücünü hakka kullanırsa hem o kazanır hem biz, diye düşündüğümden öyle davranıyorum. Çünkü ölmüş birinin kimseye faydası yoktur."Prof. Dr. Haydar Baş, cemaatin Dinlerarası Diyalog faaliyetleriyle yeni tanıştığında Fethullah Gülen'e gönderdiği mektupla, şahsına yönelik uyarıcı ve yapıcı bir tavır sergilemişti. Bundan sonraki süreçte yapılan bütün mücadele, sadece fikir bazında devam etmiş, asla şahıslara yönelik kırıcı bir üslup takınılmamıştı. Yanlışta ısrar edenlere, doğruyu bulmaları için ben Arafat'ta, "Ya Rabbi onlara yaptıkları yanlışı ve düştükleri çukurun derinliğini göster ve onları ayıktır" diye yaptığı dualara şahidim. İktidar yağdanlığı medya dâhil olmak üzere, yine iktidarın değirmenine su taşıyan diğer kanaat önderleri, diyalog hareketinin başını ve hizmeti önceleri övmekten yere göğe sığdıramadılar. Her fırsatta dinlerarası diyaloga destek verdiler. Bu sayede milletimizin dimağına ve fikriyatına sapık bir anlayışın yerleşmesine ve birçok kimsenin din değişmesine sebep oldular. İktidar yağdanlığı olmadan büyük şeytan olarak nitelendirdikleri, haçlı dünyasını iktidar yağdanlığı olduktan sonra dost ilan ettiler. İktidar ile cemaat kavgası başlayınca, önceden nurcudan fazla nurcu olup yanağından ve dillerinden nur damlayanlar, nur kusmaya başladılar!Bu tavır içine girenlerin düşmanlığına da dostluğuna da güven olmaz. Çünkü bunun altında siyasi emeller ve rant kavgası vardır. Hâlbuki biz Dinlerarası diyaloga ve ona çanaklık eden cemaate karşı çıkarken tek kaygımız; dini ve milli bütünlüğümüze gelecek zararları def etmekti.Peki, şimdi şunu sormak hakkımız değil mi? Dün cemaati ve liderinin fikrini benimserken dini ve milli bütünlüğümüze verilen zararları nasıl karşılayacaksınız? Din değiştiren gençleri tekrar nasıl kazanacaksınız? Haçlı dünyasına verilen tavizlerle, kurulan dostluklarla, Allah'a ve Resulüne karşı takındığınız tavrın günahını nasıl ödeyeceksiniz? Bence her şeyden önce bu muhasebeyi yapıp, Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın engin öngörüsünün önünde saygı ile eğilmelisiniz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025