Çok olağanüstü bir gelişme olmadıkça her gün yazmaya kendinize söz vermişseniz, gazetede yazınızın çıkmadığı gün, akşama kadar suçlu gibi geziyorsanız; benim gibi kaleminizi, kağıdınızı asla yanınızdan ayırmazsınız.
Bir yolculuk anında, otobüs ise otobüs, uçak ise uçak, hiç farketmiyor. Tabii uçak yolculuğu el yazısı için tercihe şayandır.
Yanındaki arkadaş, uçağın camından şöyle ufukları süzdükten sonra "bugün hava çok güneşli" deyince, ben de gayri ihtiyari, iyi ama, bulutların üstünde seyrediyoruz şu anda, altta durum nasıl pek bilemiyoruz dedim.
Bulutların üstündeki süre, gelip geçici ve bulutların altındaki hayat asıl olduğuna göre, güneş ışıklarının bulut engelini aşıp bize ulaşması, bizi ısıtması ve aydınlatması önemli ve daha da önemlisi, üstümüz bulutlu ise, bulutların nelere gebe olduğudur. Üstümüzde dönüp duran bulutlar acaba rahmete mi, gazaba mı gebedir?
Evet aslolan, bulutların altındaki havanın güneşli olması ve rahmet yüklü bulutların semamızı süslemesi için gerekenleri yapmamızdır.
Erzurum'dan İstanbul'a giderken yanıma oturan arkadaşın "Bugün hava çok güneşli" deyişi gerçekleri örten, doğruları saklayan medyayı da çağrıştırdı. Bulutların üstünden bir fotoğraf koyarak "Bakın, ne kadar günlük güneşlik, herşey gayet yolunda, rahatınıza bakın" havasını veriyorlar. Yani, halkı ipteki canbaza baktırıp arkadan malı götürme düzenbazlığı...
AKP iktidarının çıkardığı yasalarla bütün imkanların önlerine serildiği misyonerler cirit atarken, neredeyse her mahallede kilise evler açılmış ve bu ülkenin gençleri çeşitli hilelerle oralara taşınırken ve yine IMF kararları ile işsizlik, yoksulluk had safhaya çıkarılıp, gençlerimiz bir çay parasına muhtaç hale getirilmiş, misyonerlerin hazır pazarı durumuna getirilmişken, bazı televizyonların çıkıp "Canım nereden çıkarıyorsunuz bunları, böyle bir şey yok" tarzında ter ter tepinmesi "canbaza bak" metodundan başka bir şey değil elbette.
Cennet vatanımızın her tarafı bir başka güzel, her yanı cennetten bir köşe. Bulutların altı da, üstü de bir hoş ama böyle bir vatanın düşmanları da, kem gözleri de, hainleri de bir hayli fazla.
Kesinlikle, mutlaka ve mutlaka uyanık olmak durumunda ve mecburiyetindeyiz.
Bir yolculuk anında, otobüs ise otobüs, uçak ise uçak, hiç farketmiyor. Tabii uçak yolculuğu el yazısı için tercihe şayandır.
Yanındaki arkadaş, uçağın camından şöyle ufukları süzdükten sonra "bugün hava çok güneşli" deyince, ben de gayri ihtiyari, iyi ama, bulutların üstünde seyrediyoruz şu anda, altta durum nasıl pek bilemiyoruz dedim.
Bulutların üstündeki süre, gelip geçici ve bulutların altındaki hayat asıl olduğuna göre, güneş ışıklarının bulut engelini aşıp bize ulaşması, bizi ısıtması ve aydınlatması önemli ve daha da önemlisi, üstümüz bulutlu ise, bulutların nelere gebe olduğudur. Üstümüzde dönüp duran bulutlar acaba rahmete mi, gazaba mı gebedir?
Evet aslolan, bulutların altındaki havanın güneşli olması ve rahmet yüklü bulutların semamızı süslemesi için gerekenleri yapmamızdır.
Erzurum'dan İstanbul'a giderken yanıma oturan arkadaşın "Bugün hava çok güneşli" deyişi gerçekleri örten, doğruları saklayan medyayı da çağrıştırdı. Bulutların üstünden bir fotoğraf koyarak "Bakın, ne kadar günlük güneşlik, herşey gayet yolunda, rahatınıza bakın" havasını veriyorlar. Yani, halkı ipteki canbaza baktırıp arkadan malı götürme düzenbazlığı...
AKP iktidarının çıkardığı yasalarla bütün imkanların önlerine serildiği misyonerler cirit atarken, neredeyse her mahallede kilise evler açılmış ve bu ülkenin gençleri çeşitli hilelerle oralara taşınırken ve yine IMF kararları ile işsizlik, yoksulluk had safhaya çıkarılıp, gençlerimiz bir çay parasına muhtaç hale getirilmiş, misyonerlerin hazır pazarı durumuna getirilmişken, bazı televizyonların çıkıp "Canım nereden çıkarıyorsunuz bunları, böyle bir şey yok" tarzında ter ter tepinmesi "canbaza bak" metodundan başka bir şey değil elbette.
Cennet vatanımızın her tarafı bir başka güzel, her yanı cennetten bir köşe. Bulutların altı da, üstü de bir hoş ama böyle bir vatanın düşmanları da, kem gözleri de, hainleri de bir hayli fazla.
Kesinlikle, mutlaka ve mutlaka uyanık olmak durumunda ve mecburiyetindeyiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025