Bağımsız Türkiye Partisi kurulana kadar merhum Prof. Dr. Haydar Baş'ın kültürel faaliyetleri, ülkeyi baştan başa dolaşarak verdiği "Birlik ve beraberliğin temel unsurları" başlığı altındaki konferansları herkesin ve her eksimin malumudur.
1983 yılında neşriyata başlayan aylık İcmal dergisi ile basın-yayın dünyasına adım atışı ve kısa zamanda derginin tirajının yüz binlere ulaştırmasının şahitleri de aramızdadır.
İstikrarlı bir biçimde yayın hayatını sürdüren İcmalin ardından devreye sokulan aktüel Öğüt, daha sonra haftalık Mesaj ve nihayet Yeni Mesaj gazetesi…
Meltem-Medya gurubu dediğimiz televizyonların hizmete sokulması ise apayrı birer destandır ki ilerde tarih yazacaktır.
Dillere destan olan "Bayrak Mitingleri" ise aradan geçen çeyrek asra rağmen hala izleyenleri heyecanlandıran, bilgilendiren ve coşturan tarihi kayıtlardır.
Bütün bu faaliyetler bir yana, sanki merhum Haydar Hoca, Bağımsız Türkiye Partisi kurulduktan sonra futbol tabiri ile depara kalktı.
Sanki bir acelesi vardı, yürürken koşmaya başladı, o kadar yoğun koşturmaca arasında kitaplar arka arkaya geldi, yeni yeni açılımlar bir birini izledi.
Söyleyecek çok sözü olan, duyuracak sayısız mesajı olan ama vakti de oldukça sınırlı olan bir konuşmacının, bir konferansçının telaşı ile dört bir yana koştu durdu.
Çok sevdiği milleti adına, candan sevdiği devleti adına, özellikle de gelecek adına endişeleri vardı ve bu endişeleri bir an evvel dört bir yana duyurmak istiyordu.
Nice on yıllardan beri faiz illeti ile boğuşan, bu yolla iliklerine kadar sömürülen, varlık içinde yokluğa mahkum edilen, altın küpün üzerine oturmuş dilenci durumuna düşürülen devleti ve milleti bu kahredici durumdan kurtarmak için yıllarını vererek Milli Ekonomi Modelini yazdı.
İslam aleminin perişan durumu, kaynaklarının küresel tefeciler tarafından talan edilmesi ve bu verimli coğrafyalarda yaşayan Müslümanların ise "Sünni-Şii" kavgası ile bir birine kırdırıldığı gerçeği ise uykularını kaçırıyor, bir kor ateş gibi onu yakıyordu.
"Böyle gelmiş böyle gitmez, gitmemeli" diyerek oturdu ortalama bir adam boyu yüksekliğinde Ehl-i Beyt külliyatını yazdı, "Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt'tir" üst başlığı ile hem ulusal hem de uluslararası çapta kongreler ve konferanslar organize etti.
Kongreler, konferanslar, paneller ve açık oturumlar, her akşam bir vilayette iftar etmeler devam ederken günün birinde "Hoş Geldin Atatürk" eseri ile çıkageldi milletin huzuruna.
Yunus Emre'nin; "Kastım budur şehre varam/Feryad u figan koparam" dediği o hali aynen yaşadı ve bütün bir milleti yaklaşmakta olan tehlikelere karşı bağıra-çağıra uyardı durdu.
Biz bu sese ses katamadık suçluyuz.
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025