Bu müfredat bu hükümete yakışır!

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in açıkladığı yeni müfredat programını, özellikle din dersleri ile ilgili yaptıkları yeni düzenlemeyi bir cümle ile özetleyerek şunu diyor Sayın Bakan:

İslam dini ve Budizme eşit mesafede duran bir program geliştirdik. Hepsini tanıtacağız, dinler hakkında bilgi vereceğiz, hangisinin doğru olduğu seçimini öğrencilere bırakacağız.

Yeni müfredatta sure ezberlemek de yokmuş. Zannedersiniz ki, liseyi bitiren gençlerimizden kimi yarım hafız, kimi de en azından çeyrek hafız olarak okul bitiriyordu da, şimdi yeni bir düzenleme ile sure ezberleme işi de kaldırılmış.

Din kültürü öğretmeni arkadaşlarımız iyi bilirler eğer öğrenci dışarıda okumamışsa yaz kurslarında da bir şeyler öğrenmemişse ve okuldaki de çok ilgili bir öğretmense, Tahiyayat, Salli, Barik, Fatiha, Kevser ve İhlas surelerine belki bir iki ilave daha olabilir. Ben lise son sınıfında İhlas suresine dili dönmeyen çok öğrenci hatırlıyorum.

Şimdi, güya muhafazakar, dindar, çoğu imam-hatip mezunlarından oluşan bir kabineden mevcut vahim durumun iyileştirilmesi beklenirken, hoşaf bulaşığı kadar din bilgisini de tamamen silip, süpürecek adımlar ardarda geliyor.

Müstemleke müfredatı tanımının bile dahi hafif kaldığı bu yeni düzenlemenin mahiyetini iyi kavramak için, Ahmet Erimhan'ın "Derin küfür" başlıklı yazısının bir bölümünü tekrar tekrar okuyalım diyorum:

"Büyük Ortadoğu Projesi'nin temel uygulamalarından birisinin şu olduğu gazete sayfalarına kadar yansıdı. Hatta denilebilir ki, belki de BOP'un en kritik hedefi aşağıdaki şu tek cümleden oluşan başlıktır:

ABD-İsrail karşıtlığını besleyecek eğitim müfredatı değiştirilecek.

BOP çerçevesinde konuya ilişkin çalışmalar özellikle K. Afrika ülkelerinde; Mısır'da, Sudan'da çoktan boşaltıldı!

Peki bu müfredat değişikliğinin içinde sizce neler yer alıyor olabilir? Cevabını biz verelim. Fakat şu kadarını hemen söyleyeyim ki, ABD-İsrail karşıtlığı 'din' temelinde var olan bir farklılıktır. Çünkü İslam ilahi bir hakikat olarak 'En son ve ekmel' dindir. İşte BOP'çular bunun kaldırılmasını istiyor. Yani İslam 'son din' ve tek 'hak din' olma gerçeğinden vazgeçecektir. Bu yapıldığı takdirde, İslam kendisini BOP'çuların istediği gibi 'temel iddialarından' vazgeçirdiği takdirde ortada bir tehlike ve tehdit kalmayacaktır.

En liberal Cüneyt Ülsever'in etekleri zil çalarak haber verdiği Patrik'in heyecanla takip ettiği müfredat değişikliğinde yok yok!

Müfredat, kişiliği yok eden güruh yaratmaktan vazgeçip birey yaratmak üzerine yeniden düzenlenmiş!

-Yani dersler 'dinimi öğreniyorum' değil 'din hakkından öğrenim' olacakmış!

-Ermeni'ye, Musevi'ye hatta ateiste hatta Budist'e aynı ders mukayeseli olarak verilecekmiş!

-Artık öğrencilere dualar-sureler öğretilmeyecekmiş.

Şimdi, Ülsever'i, Çelik'i ve Patrik'i gerçekten de bu değişikliğin devrim (!) olduğu konusunda tebrik etmemiz lazım. Çünkü yüzde doksan dokuzunun Müslüman olduğunu düşündüğümüz bu millet, 'Nurcu, Liberal, Hıristiyan' üçlemesinde, kendi dininin ruhundan ve ilkelerinden koparılıyor. Derin küfür BOP'un yol göstericiliğinde cami yıkıyor, camileri kiliseye çeviriyor ama daha da ötesinde bir kimya çalışması yaparak Müslümanı da dua öğrenemez hale getiriyor."