Biz bu hale nasıl geldik?
Sadece ekonomik çöküş olarak düşünmeyin, toplumsal olarak da insan kalitesi açısından da çöküş yaşıyoruz.
200 yıl önce tuvalet nedir bilmeyen, kadını insan olarak dahi görmeyen, vahşette sınır tanımayan, hak ve özgürlüklerin yerlerde süründüğü Avrupa ile aramızda ne yazık ki büyük bir insanlık farkı var.
Elbette Avrupa'da da insanlıkla ilgisi olmayan mahlûkatlar var ama ben genel bir kıyas yapmak istiyorum.
Sosyal medyada izlediğim birkaç video vesile oldu bu yazıya.
Norveç'te bir alışveriş merkezi büyük bir indirim kampanyası yapıyor.
Açılış öncesi kapıda insanlar toplanmış.
Kepenk açıldığında dışarıdaki kalabalık önce yaşlı ve engellileri ellerinden tutarak özenle içeri alıyor.
Önce onların alışverişlerine yardımcı oluyorlar.
Kaos yok, karmaşa yok, birbirini ezen hiç yok.
Gelelim ülkemize.
Benzer indirim kampanyalarının uygulandığı alışveriş noktalarında mağaza açılmadan kapıda başlıyor izdiham.
Kepenk açılmaya başlarken altından sürünerek içeri girenleri gördüm.
Metrekareye on insan düştüğünü gördüm.
Yere düşenin üzerinden onlarca kişinin geçtiğini gördüm.
İndirimli bir ürünü almak için saç saça baş başa kavga eden kadınları gördüm.
Hakaretleri, küfürleri, itirazları, tepkileri saymıyorum bile.
Bu tarz onlarca, yüzlerce video var internette.
Hadi bir karşılaştırma daha yapalım.
Türkiye'de bir bakkal 1 dakikalığına lavabo ihtiyacını karşılamak için dışarı çıkıyor.
Döndüğünde bakkalın yarısı yok, adeta talan edilmiş.
İsveç ve Norveç'te birçok market kapısını kilitlemiyor.
İhtiyacı olan alışverişini yapıyor, parasını nakit olarak bırakıyor ya da kredi kartı ile ödemesini yapıyor.
Yine birçok köylü ürünlerini ana yol kenarlarına bırakıyor, üstlerinde fiyatları yazıyor.
Yoldan geçen araç sürücüleri aldığı ürünlerin parasını bırakıp öyle yoluna devam ediyor.
Siz Türkiye'de böyle bir şeyi hayal edebiliyor musunuz?
Aslında 30-40 yıl önce böyle değildik.
Yazları gittiğim Sivas Akıncılar'daki köyümde gece gündüz kapılarımız kapanmazdı.
İlçede esnaf cumaya bile gitse dükkanını kapatmazdı, bir şey çalınacak diye endişe etmezdi.
İnsanların birbirine saygısı vardı.
Çocuklar korkusuzca sokaklarda oynardı.
Bugün acaba biri çocuğuma bir şey yapar mı, acaba kaçırırlar mı, acaba başına kötü bir şey mi gelir endişesi ile çocuklarımızı sokakta yalnız bırakamıyoruz.
Şimdi baştaki soruyu tekrar soralım.
Biz bu hale nasıl geldik?
Bu soruyu bu yazıyı okuyan herkes kendine sorsun lütfen.
- Bu kıyasa mecbur kaldım / 02.09.2024
- Çiftçinin sorununu çözmek istemiyorlar / 26.08.2024
- Kemoterapi tam bir kumar! / 19.08.2024
- Dost dediğin / 12.08.2024
- Sinir bozan tipler / 05.08.2024
- Hizmeti işkenceye çevirmeyin / 29.07.2024
- Ateisti Müslüman yapan bilimsel gelişmeler / 22.07.2024
- Kanser değil yanlış/eksik tedavi mi öldürüyor? / 15.07.2024
- Teknolojini geliştirirsen ucuz iş gücüne ihtiyacın olmaz / 08.07.2024