"Kanser" adını bile anmak istemediğimiz bir hastalık.
Eskilerin tabiri ile "kötü hastalık."
Dünya inanılmaz bir hızla gelişse de kanser tedavisinde ne yazık ki tam tersi bir süreç yaşanıyor.
Bir sağlık çalışanı olmasam da birçok yakınını kanserden kaybeden bir gazeteci olarak konuyu çok yakından takip ettiğimi söylemeliyim.
Hemen her hastalık için bugüne kadar bir tedavi geliştirildi ve en azından o hastalığa bağlı ölüm sayılarında ciddi azalma görüldü.
Ancak kanserli hasta sayısı da kanserden ölenlerin sayısı da sürekli yükseldi.
Artan nüfus ve gelişen teknolojiye bağlı olarak teşhis konulan hasta sayısının artması bir bakıma anlaşılabilir.
Ama anlaşılamayan nokta şu: Bundan 30 yıl öncesinde de teşhis konulan her 2 hastadan birini kaybediyorduk, bugün de teşhis konulan her 2 hastadan birini kaybediyoruz.
Bu sadece ülkemiz için değil tüm dünya için geçerli bir oran.
Dünyada yıllık 20 milyon tanı ve 10 milyon ölüm var.
Ülkemizde ortalama 300 bin tanı ve 150 bin ölüm var.
Ortalama diyorum çünkü 2018'den bu yana ülkemizde kanser istatistikleri açıklanmıyor.
O yıllardaki oranlar da yüzde 50 ölümü gösteriyordu.
Kanser hastalarını umutsuzluğa sürükleme gibi bir niyetim asla yok ama hastalığı ilk evrede yakalayamazsak işimiz çok zor.
Ameliyatla kanserli doku tamamen temizlenirse iyileşme şansı yüksek oluyor.
Ameliyat şansı yoksa ve başvurulan onkoloji doktorunun batının dayattığı kemoterapi-radyoterapi tedavileri dışında bir bilgisi yoksa iyileşme ihtimali çok daha düşük.
Köşe yazısını kaleme alırken biraz araştırma yaptığımda "kanserde şöyle başarı, böyle başarı" gibi haberlere sıkça rastladım.
Yüzde 50 ölüm oranı ne zamandır başarı sayılıyor?
Ortada başarı yok, sadece göz boyama, insanların akılları ile dalga geçme, hastaları kobay niyetine kullanma ve devletleri soyma sistemi var.
Evet, bir soygun var.
Türkiye'de de kullandığımız onkoloji ilaçlarını sağlık sistemi ücretsiz karşılıyor ama bu ilaçlar için her yıl milyarca liralık döviz yurtdışına akıyor.
Her ne kadar ağır yan etkileri olsa da "kanser hastaları kemoterapi almasın, radyoterapi almasın" demiyoruz ama daha doğru tedaviler bulunmalı.
İmmunoterapi gibi bağışıklık sistemini güçlendirecek tedavilere yoğunlaşılmalı.
Ya da birbirine entegre birden fazla tedavi aynı anda kullanılabilir.
Frekansla tedavi, sesle tedavi, müzikle tedavi, suyla tedavi, açlıkla tedavi, ozon terapi, akupunktur, bitkisel tedavi, hacamat vs. bunlar ve modern teknikler bir arada uygulanmadığı sürece biz daha çok kanserden insan kaybetmeye devam ederiz.
- Teknoloji ve Allah’ın azameti / 24.02.2025
- Rockefeller tıbbı ve gerçek tıp / 17.02.2025
- Ajan ağzı ile Atatürk’e çamur atanlara yanıt / 10.02.2025
- İnsan neden dünyaya geldiğini unuttu / 03.02.2025
- Bir eski yeni kıyası da benden olsun / 27.01.2025
- Memur-Sen'den cevap ve düzeltme / 21.01.2025
- Asıl huzur hakkı vatandaşındır / 20.01.2025
- HPV bataklığında bir toplum / 13.01.2025
- Kafaya bak kafaya! / 06.01.2025