Bu seçimlerde ilk defa, seçime katılma yeterliliğine sahip olduğu halde bir partinin seçimlere katılmadığına şahit olduk.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP), 2018 seçimlerinin aslında bir tiyatro olduğunu, bu seçimin, parlamenter sistemin üzerine beton atma seçimi olduğunu Türkiye'ye ilan etti. Böyle bir tiyatroda yer almayacağını söyleyen Bağımsız Türkiye Partisi seçimleri protesto etti. Türk demokrasi tarihinde ilk defa yaşanan böyle bir durum, medyada ne hazindir ki irdelenmedi bile!
Bu seçimlerde, Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP, Saadet Partisi ile ittifak yapmayı içine sindirebilmiş fakat samimi CHP'lilerin baskılarına rağmen Bağımsız Türkiye Partisi'ni içine sindirememişti.
Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP, Abdullah Gül'ü de ittifakın ortak adayı olarak içine sindirebilmişti. Gül'ün adaylığı yatınca Muharrem İnce CHP'nin adayı olarak ilan edildi.
Yine bu seçimlerde, Anayasa'yı değiştirip parlamenter sisteme dönüş için 400 milletvekilin gerekli olduğu bir ortamda, Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP'nin, toplumsal birliği bir kenara bırakıp sadece iki partiyle ittifak yaptığını gördük. Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP'nin de sahnelenen tiyatronun bir oyuncusu olduğu anlaşılmış oldu.
Ayrıca seçim sürecinde gördük ki, tüm partiler ekonomide umudu yabancı sermayeye bağlamış! Dışarıdan borç alınabileceğini Kılıçdaroğlu kendisi söyledi. Bu anlayışın diğerlerinden ne farkı var!
Oysaki Bağımsız Türkiye Partisi'nin ve Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın ekonomiye bakışı böyle değil. Türkiye'de ekonomi konusunda projesi olan, Milli Ekonomi Modeli'ne sahip tek parti Bağımsız Türkiye Partisidir.
Türkiye'nin Atatürk konusunda samimi duruş ortaya koyan tek partisi de Bağımsız Türkiye Partisi. Atatürk'ün emperyalizme karşı verdiği ekonomik ve siyasi mücadelenin hayat bulması gereken kurumu TBMM'de; ne bağımsız bir ekonomiden ne de bağımsız bir siyasetten söz etmek mümkün. Ekonomik olarak tüm partiler küresel sermayeye bel bağlamış; siyaseten de hepsi AB'ci ve ABD'ci durumunda. Başka türlüsünün olabileceğini gösterecek her hangi bir adımın atılmasına da müsaade etmiyorlar. İşte Bağımsız Türkiye Partisi bunu da ispatlayarak tarihe not düşmüştür.
Bu yazı yazıldığı sırada oy verme işlemleri devam ediyordu. Kimi seçmen 16 yıldır devam eden mevcut anlayışın sürmesine oy verirken, kimi seçmen de bir şeylerin değişebileceği umudunu taşıyarak sandığa gitti. Aslında ortaya konan tiyatroda kim hangi partiye oy verirse versin kazanan da kaybeden de belli.
Ya da soruyu şöyle soralım; kaybedenin millet olduğu bir seçimde kimin kazandığının ne önemi var?
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP), 2018 seçimlerinin aslında bir tiyatro olduğunu, bu seçimin, parlamenter sistemin üzerine beton atma seçimi olduğunu Türkiye'ye ilan etti. Böyle bir tiyatroda yer almayacağını söyleyen Bağımsız Türkiye Partisi seçimleri protesto etti. Türk demokrasi tarihinde ilk defa yaşanan böyle bir durum, medyada ne hazindir ki irdelenmedi bile!
Bu seçimlerde, Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP, Saadet Partisi ile ittifak yapmayı içine sindirebilmiş fakat samimi CHP'lilerin baskılarına rağmen Bağımsız Türkiye Partisi'ni içine sindirememişti.
Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP, Abdullah Gül'ü de ittifakın ortak adayı olarak içine sindirebilmişti. Gül'ün adaylığı yatınca Muharrem İnce CHP'nin adayı olarak ilan edildi.
Yine bu seçimlerde, Anayasa'yı değiştirip parlamenter sisteme dönüş için 400 milletvekilin gerekli olduğu bir ortamda, Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP'nin, toplumsal birliği bir kenara bırakıp sadece iki partiyle ittifak yaptığını gördük. Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP'nin de sahnelenen tiyatronun bir oyuncusu olduğu anlaşılmış oldu.
Ayrıca seçim sürecinde gördük ki, tüm partiler ekonomide umudu yabancı sermayeye bağlamış! Dışarıdan borç alınabileceğini Kılıçdaroğlu kendisi söyledi. Bu anlayışın diğerlerinden ne farkı var!
Oysaki Bağımsız Türkiye Partisi'nin ve Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın ekonomiye bakışı böyle değil. Türkiye'de ekonomi konusunda projesi olan, Milli Ekonomi Modeli'ne sahip tek parti Bağımsız Türkiye Partisidir.
Türkiye'nin Atatürk konusunda samimi duruş ortaya koyan tek partisi de Bağımsız Türkiye Partisi. Atatürk'ün emperyalizme karşı verdiği ekonomik ve siyasi mücadelenin hayat bulması gereken kurumu TBMM'de; ne bağımsız bir ekonomiden ne de bağımsız bir siyasetten söz etmek mümkün. Ekonomik olarak tüm partiler küresel sermayeye bel bağlamış; siyaseten de hepsi AB'ci ve ABD'ci durumunda. Başka türlüsünün olabileceğini gösterecek her hangi bir adımın atılmasına da müsaade etmiyorlar. İşte Bağımsız Türkiye Partisi bunu da ispatlayarak tarihe not düşmüştür.
Bu yazı yazıldığı sırada oy verme işlemleri devam ediyordu. Kimi seçmen 16 yıldır devam eden mevcut anlayışın sürmesine oy verirken, kimi seçmen de bir şeylerin değişebileceği umudunu taşıyarak sandığa gitti. Aslında ortaya konan tiyatroda kim hangi partiye oy verirse versin kazanan da kaybeden de belli.
Ya da soruyu şöyle soralım; kaybedenin millet olduğu bir seçimde kimin kazandığının ne önemi var?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Eyüp Kabil / diğer yazıları
- Kötü kopya / 06.07.2023
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022