Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) kurulduğu 2001 yılından bu yana mevcut siyasi anlayışlardan çok farklı bir duruş ortaya koydu.
Mevcut siyasi anlayışlar, hangi parti olursa olsun, isimleri farklı olsa da hep aynı zihniyeti taşıyorlardı, aynı yanlış kaynaktan besleniyorlardı.
Okyanus ötesi ve Brüksel icazeti, NATO'ya bağlılık, küresel lobilerin kapısında el pençe divan durmak, her konuda bağımlılık, ülkenin bütün zenginliklerini kendi siyasi kariyerleri için feda etmek, millete hizmet etmemek, yolsuzluk vs.
Kısacası koltuğu korumak için alınan icazetin gereğini yapmak...
BTP, Prof. Dr. Haydar Baş'ın öncülüğünde, "Ne AB, ne ABD tek çözüm bağımsız Türkiye" diyerek yola çıktı.
İcazeti sadece milletten bekleyen, milletimizin refah ve huzur içinde tam bağımsız olarak yaşayabilmesi için eşi ve benzeri olmayan projeler üreten bir siyaset anlayışı ortaya koydu.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş dünyaya yön veren, küresel sömürüden insanlığı kurtaran Milli Ekonomi Modeli'ni yazdı.
Ardından bu modelin devlet modeli olan Sosyal Devlet Milli Devlet tezini ortaya koydu.
BTP bu eşsiz model ve tezi parti programına aldı.
Bu manada BTP, tam bağımsızlığın ekonomik altyapısına sahip tek parti olma özelliğini taşıyordu.
Tüm partiler, kapitalist anlayışın gereği küçültülmüş devlet derken, BTP bu model ve tez sayesinde "milletine hizmet eden güçlü ve baba bir devlet" anlayışını ortaya koydu.
Prof. Dr. Baş, Ehl-i Beyt Külliyatı'nı ve Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt tezini kaleme aldı.
Tüm partiler, belirli bir ideolojiyi ele alarak milleti kutuplaştırırken, herbiri diğerini ötekileştirirken, BTP, Alevi-Sünni, Türk-Kürt kardeştir duruşunu ortaya koydu, ötekileştirmeyi ortadan kaldırdı.
Türkiye genelinde düzenlenen birlik konferanslarıyla, Milli Kahramanlar programlarıyla, Ehl-i Beyt sempozyumları ve panelleriyle milletin birlik ve beraberliği tesis edilmeye çalışıldı.
Tüm partiler "dinsiz Atatürk" fikrinden beslenerek hareket ediyorlardı. Atatürkçüyüm diyenler de, ona düşman olanlar da...
Bu yanlış anlayış da milleti kutuplaştırdığı gibi, devlet-millet, asker-sivil arasında büyük uçurumlara neden oluyordu.
Prof. Dr. Baş, "Hoş Geldin Atatürk" eserini yazdı. BTP, Türkiye'nin tüm illerinde "Atatürk Vatandır" sempozyumları düzenledi.
Bu duruşla, millet lideriyle buluştu, tüm fitneler ortadan kalktı, devlet-millet, asker-sivil kaynaşması tesis edildi.
Mevcut siyasi anlayışlar, tüm seçimlerde kayıkçı kavgalarıyla, millete sadaka dağıtarak, yapmayacakları şeyleri vaat ederek seçim stratejisi yürüttüler.
BTP ise her seçime, projeleriyle ve çözümleriyle, iktidar olduğunda neleri uygulayacağını bilerek hazır olarak girdi.
Böylece Türkiye ve dünya siyaset tarihine "proje bazlı, çözüm odaklı siyaset" anlayışını kazandırdı.
Dikkat ederseniz, Türkiye'de ve dünyadaki seçimlerde, birçok partinin seçime girerken Prof. Dr. Baş'ın fikirlerini ve BTP'nin projelerini kopya çekerek girmesi, bu siyaset anlayışının mayasının tuttuğunun göstergesidir.
BTP, iç politika, dış politika, sosyal, kültürel, hukuki, ahlaki daha birçok konuda hep sağlam bir duruş sergiledi.
Hep ayağı yere basar çözümler sundu.
Trabzon eski valisi Nuri Okutan'ın ifadesiyle, "Prof. Dr. Baş, devletin yapamadığı birçok şeyi başardı."
Türkiye'de hala bir iç savaş çıkmadıysa, Türkiye'yi herhangi bir ülkeyle savaştıramadılarsa, siyasilerin yaptığı tüm yanlışlara rağmen hala Türkiye ayakta kalabiliyorsa, bu BTP'nin kazandırdıkları sayesindedir.
Unutmayalım, şu an sığındığımız BRICS kapısını dahi Prof. Dr. Baş, MEM ve BTP açmıştır.
Yoksa uçak krizi sonrası Türkiye çoktan Rusya ile savaşa girmişti.
Türkiye'nin İran'la ya da Suriye ile savaşa girmesini engelleyen de BTP'nin Ehl-i Beyt duruşu olmuştur.
Birilerinin Prof. Dr. Baş ve BTP hazımsızlığının nedeni de işte bu saydıklarımız...
Asırlık planları yerle bir oldu, şimdi kuduruyorlar.
Prof. Dr. Baş'ın dünyaya yön veren duruşu, yetiştirdiği on binlerce Haydar Baş'la kıyamete kadar devam edecek.
BTP ise dünyanın en genç, en yetenekli Genel Başkanı, Hüseyin Baş Beyle beraber tarih yazmaya devam edecek.
Sayın Hüseyin Baş'ın bizim bildiğimiz başarılarını, Türkiye ve tüm dünya da net bir şekilde görecek.
Prof. Dr. Baş hayatı boyunca ihtiyaç duyduğumuz tüm çözümleri eserleriyle önümüze koymuştu.
Şimdi genç başkanımızla beraber bunları uygulama zamanı...
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025