14 Mayıs seçimleri, muhalefet açısından değerlendirildiğinde eğer ittifak düzgün bir şekilde kurulabilseydi kolaylıkla kazanabilecek seçimlerdi. Fakat seçim sonuçları net olarak gösterdi ki, bırakın muhalefet adayının kazanmasını, parlamenter sisteme dönüşün anahtarı olan Meclis çoğunluğu bile elde edilemedi.
Şimdi bu şartlarda 28 Mayıs seçimine gidiyoruz.
14 Mayıs öncesi avantajı elinde bulunduran muhalefet, 28 Mayıs seçiminde maalesef avantajı rakibine kaptırmış durumda. Ama nasıl çıkmamış candan umut kesilmezse, olmamış seçimden de umut kesilmez.
Benim dikkat çekmek istediğim husus şu: Muhalefetin en güçlü bloğu olan Millet İttifakı'na 14 Mayıs seçimlerinde hiçbir katkısı olmadığı halde ittifak sayesinde milletvekili elde eden bazı partiler, daha 28 Mayıs seçimleri olmadan Cumhur İttifakı'na pas atmaya başladılar.
14 Mayıs seçimleri öncesi bunların yan çizebileceği gündemdeydi ama en azından 28 Mayıs'ı bekleyebilirlerdi! Demek ki aceleleri var. Ya da nasıl olsa 14 Mayıs seçimlerinde atı alan Üsküdar'ı geçti.
Millet İttifakı'nın diğer ifadeyle Altılı Masa'nın bileşenlerinden Deva Partisi'nin genel başkanı Ali Babacan, katıldığı bir TV programında şunları söyledi:
"Parlamenter sistem de önemli ama mevcut sistemi de rehabilite edebiliriz. Güçler ayrılığı daha iyi hale getirilebilir. Eğer Cumhur İttifakı Anayasa değişikliği konusunda 'Gelin beraber çalışalım' derse ona da hazırız."
Bu açıklamada iki önemli vurgu var: Birincisi, mevcut partili cumhurbaşkanlığı sistemiyle de devam edebiliriz mesajı; ikincisi ise 28 Mayıs seçimi öncesi Cumhur İttifakı adayı Sayın Erdoğan'a açık bir "beraber çalışabiliriz" çağrısı…
Buradaki Anayasa değişikliği, elbette ki parlamenter sisteme geçişle ilgili değil, bunu zaten başta söylüyor. O halde hangi değişiklikten bahsediyor Sayın Babacan?
Bu sorunun cevabını da Babacan'ın daha önceki açıklamalarında arayalım.
Babacan, Mayıs ayında bir youtube kanalında katıldığı programda, Anayasanın 66. maddesindeki Türk vatandaşlığı tanımını değiştireceklerini açıklamıştı.
Babacan şu ifadeleri kullanmıştı: "Şu anda bizim Anayasamızda vatandaşlık tanımı çok dar ve dışlayıcı bir tanım. Anayasada şu an 40 yerde Türk kelimesi geçiyor. Ama vatandaşlık tanımıyla ilgili bizim çok daha kapsayıcı ve kucaklayıcı bir vatandaşlık anlayışına sahip olmamız gerekiyor. Kim o Anayasayı okusa, 'Evet ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım' demesi gerekiyor."
Deva Partisi Kurumsal İletişim ve Tanıtım Başkanı Sanem Oktar da, katıldığı bir radyo programında "Anayasa'dan Türklüğü çıkarıyor musunuz" sorusuna "Doğru" diye yanıt vermişti.
Halbuki Anayasanın 66'ıncı maddesi gayet açık ve net: "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür." Burada Atatürk'ün "Ne mutlu Türküm diyene" sözünü de hatırlamakta fayda var. Ne mutlu Türk olana değil, Türküm diyene… Gayet kuşatıcı ve kapsayışı bir tanım.
Diğer ülkelerde de benzer bir durum vardır. Örneğin, Fransa'da Cezayir kökenli biri, Fransız vatandaşı, Almanya'da bir Türk Alman vatandaşı, Rusya'da bir Tatar, Rus vatandaşı, ya da Afrika kökenli siyahi biri İngiltere'de bir İngiliz olabiliyor.
Peki, o zaman Babacan ve benzerlerinin, 36 etnik köken bulunan Anadolu coğrafyasında yaşayanların kendisini Türk olarak, Türk milletinin bir ferdi olarak, Türk vatandaşı olarak tanımlamasındaki rahatsızlığı nedir?
Bu milletin hiçbir ferdinin bundan rahatsız olmaması gerekirken, hatta gurur duyması gerekirken, Babacan ve gibileri kimler adına bu rahatsızlığı duymaktadır?
14 Mayıs seçimleri öncesi ittifak doğru kurulsaydı dedik, işte böyle bir ittifakın içinde BTP'nin mutlaka olması gerekiyordu. BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, muhalefet tabanının da talebi üzerine Altılı Masa'ya "Bizi de Altılı Masa'ya alın" çağrısında bulunmuştu. Neticede bu talep 2 hafta boyunca Altılı Masa bileşenleri tarafından tartışıldı, kendi tabanlarının sesine kulaklarını tıkadılar ve gerekçesini de açıklamadan BTP'nin bu çağrısını reddettiler.
Öğreniyoruz ki, Masa'nın ret gerekçelerinden birisi Deva Partisi'nin blokajıymış.
Hatta Deva Partisi Genel Başkanı Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, BTP'nin Masa'ya alınması durumunda istifa edeceğini belirtmiş.
Türklüğü Anayasadan çıkartacağını açıklayan, bugünler de Cumhur İttifakı'na "anlaşabiliriz" pasları atan Deva Partisi uğruna, Atatürkçü, parlamenter sistemi savunan, Millet İttifakı tabanı tarafından sevilen, Cumhur İttifakı'ndan da rahatlıkla Millet İttifakı'na oy getirebilecek olan, özellikle de gençlerin oyunu alabilecek olan BTP Masa'dan, Millet İttifakı'ndan dışlandı.
Kimse bu aşamadan sonra kalkıp da, neden böyle bir sonuç aldık, neden Meclis'te çoğunluğu elde edemedik diye şikayette bulunmasın, sebepleri net bir şekilde ortada…
Deva ile yol yürüyüp, BTP'ye sırt dönülürse seçimi kazanma ihtimaliniz olur mu?
Her zaman ifade ettik, Altılı Masa, eğer ötekileştirmeden tüm muhalefet partilerini içine alıp Altmışlı Masa olabilseydi, bugün muhalefetin hem Meclis çoğunluğundan, hem de yeni bir cumhurbaşkanından bahsediyor olacaktık. Şimdi Kılıçdaroğlu bir ihtimal kazansa bile parlamenter sisteme geçiş imkansız durumda…
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025