Büyük Ortadoğu Projesinin (BOP) hedefinde Türkiye olduğunu söyleyen BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, "Proje sahiplerinin çıkarı Türkiye ve Türk milletinin imhasındadır. Bunu böyle görüp tedbirimizi almak, hazırlıklı olmak zorundayız" dedi BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, ABD ile İsrail'in birlikte yürüttüğü Büyük Ortadoğu Projesinde hedef ülkenin Türkiye olduğunu söyledi.
ABD ve İsrail huzur istemiyor
Büyük Ortadoğu Projesine "evet" deyip içinde yer almakla Türkiye'nin tarihte ilk kez olmak üzere Haçlı saflarında İslam'a karşı yer aldığına dikkat çeken BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle konuştu: "İsrail dini bir gaye olan Arz-ı Mev'ud'a ulaşmak istiyor. Bu konuda ABD'yi de ikna etti. Zaten Kıyamet Savaşı denilen savaşın zuhur etmesi için de Hıristiyanlarla Musevilerin bir arada olması gerekiyor. Neticede bu bir din savaşıdır. Mücadelenin temelinde yatan aslında kültürler, siyasetler, medeniyetler, dinlerdir. Bu gerçeği göremezseniz tedbirinizi alamazsınız. Onun için hangi silahla mukabele ediliyorsa o silahı bizim de kuşanmamız lazımdır. Çünkü ABD ve İsrail bu bölgede huzur ve sükunun olmasını istemeyecek. İşgallerini devam ettirmeye çalışacaklar. Sırada Suriye, İran olabilir. Ama yüzlerine, gözlerine bulaştıracaklar."
Direnci kırma aracı
Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında yapılacak işgallere karşı direniş olmasın diye önceden Dinlerarası Diyalog adı altında bir hikaye uydurduklarını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, "Dinlerarası Diyalog, işgal edilen topraklarda direnci kırmak içindir. Bunun ne sağlam bir akaid yönü, ne de milli bir yönü vardır. Tamamen batıldır. Hem insanımızın itikadını da elinden alır ki bu iktidar buna bir proje olarak sarıldı. Hem milletimizin imanı hem de istikbal ve istiklali ile oynuyor" dedi.
ABD ile birlik olunmaz
Bazı çevrelerin "ABD ile biz bu coğrafyada beraber olursak kârlı çıkarız" sözlerine işaret eden Prof. Dr. Haydar Baş, bu anlayışın hiç bir tutar yanı olmadığını belirterek şunları söyledi: "bu anlayışta olanlar bilsinler ki ABD, onları kullanacak, sonra da 'kendi dindaşına faydası olmayanı ben ne yapayım, bunlara zulmeden, sonra beni de yok etmek ister' düşüncesiyle posasını çöp tenekesine atacaktır. Bu coğrafyanın hakiki varisi biziz, Türk milletidir. ABD'liler bunu bilmeyecek kadar aptal değillerdir. Bugün sen varsın. Ama sistem krallık sistemi olmadığı için yarın gidersin, öteki gelir. O, ötekinden endişe ettiği için ve de çıkarı Türk milletinin imhası olduğu için eninde sonunda hedefte Türk milleti, Türkiye vardır. Bunu böyle görüp, buna göre tedbirimizi almak ve hazırlığımızı yapmak durumundayız. Dolayısıyla bu iktidarın vekillerini memleketlerine gittiği zaman vatandaşlarımızın ayıktırması ve yaptıkları işlerin çok yanlış olduğu konusunda ikna etmesi lazımdır."
Askerî bütçe kısıtlanmamalı
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, etrafımız ateş çemberi olmasına rağmen askeri harcama bütçesinin kısıtlanmasının hiç bir mantıki izahı olamayacağını da ifade etti. Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle dedi: "Tehdit azaldı diye kısıtlamaya gidiliyor. Oysa Türkiye'ye yönelik tehdit unsurları dünkünden çok daha fazladır. Karadeniz'de bir Pontus, Doğu Anadolu'da bir Ermenistan tehlikesi var. Bunlar artık sözden öte fiili duruma gelmiştir. ABD'de Türkiye'nin resmen bölünmesi projeler haline getirilmiştir. Bazı kurumlara da bunlar deklere edilmiştir. Güneydoğu'daki olaylar malum. Kuzey Irak'ta bir Kürt Devleti kuruldu. İstanbul suriçinde bir Ortodoks din devleti isteniyor. Bütün bunlar gündemde iken ve çok canlı iken sen tutup silahlı kuvvetlerin bütçesini azaltıyorsun. Asker sayısını azaltıyorsun. Gücünden, kuvvetinden, dermanından onu düşürüyorsun. Bu, çok yanlış bir politika, yanlış bir yöntem, yanlış bir yoldur. Bunun sonu hayır değildir. Bilakis Türk Silahlı Kuvvetlerini silah ve mühimmatla güçlendirip en güçlü seviyeye, Türk milletinin üstün idealini gerçekleştirmek için getirmek lazım. Bütçesini bir ise iki, iki ise dört hale getirmek gerekir. Korunma olmadan hayatın olması, sürdürülmesi mümkün değildir. İlla korumanızın güçlü olması gerekiyor. Bu, bünyenin bağışıklık sistemine benzer. Bu sistem olmazsa insan ömrü tesadüflere bağlı devam eder. Bir de bakarsın en küçük bir grip hastalığı sizi ebedi hayata rıhlet ettirir. Dolayısıyla bu kurumun çok güçlü olması gerekiyor. Tabiî bu hususu, bu kurumu ayakta tutan, yönetiminde bulunan bireylerin çok iyi dillendirmesi, ifade etmeleri gerekiyor."
ABD ve İsrail huzur istemiyor
Büyük Ortadoğu Projesine "evet" deyip içinde yer almakla Türkiye'nin tarihte ilk kez olmak üzere Haçlı saflarında İslam'a karşı yer aldığına dikkat çeken BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle konuştu: "İsrail dini bir gaye olan Arz-ı Mev'ud'a ulaşmak istiyor. Bu konuda ABD'yi de ikna etti. Zaten Kıyamet Savaşı denilen savaşın zuhur etmesi için de Hıristiyanlarla Musevilerin bir arada olması gerekiyor. Neticede bu bir din savaşıdır. Mücadelenin temelinde yatan aslında kültürler, siyasetler, medeniyetler, dinlerdir. Bu gerçeği göremezseniz tedbirinizi alamazsınız. Onun için hangi silahla mukabele ediliyorsa o silahı bizim de kuşanmamız lazımdır. Çünkü ABD ve İsrail bu bölgede huzur ve sükunun olmasını istemeyecek. İşgallerini devam ettirmeye çalışacaklar. Sırada Suriye, İran olabilir. Ama yüzlerine, gözlerine bulaştıracaklar."
Direnci kırma aracı
Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında yapılacak işgallere karşı direniş olmasın diye önceden Dinlerarası Diyalog adı altında bir hikaye uydurduklarını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, "Dinlerarası Diyalog, işgal edilen topraklarda direnci kırmak içindir. Bunun ne sağlam bir akaid yönü, ne de milli bir yönü vardır. Tamamen batıldır. Hem insanımızın itikadını da elinden alır ki bu iktidar buna bir proje olarak sarıldı. Hem milletimizin imanı hem de istikbal ve istiklali ile oynuyor" dedi.
ABD ile birlik olunmaz
Bazı çevrelerin "ABD ile biz bu coğrafyada beraber olursak kârlı çıkarız" sözlerine işaret eden Prof. Dr. Haydar Baş, bu anlayışın hiç bir tutar yanı olmadığını belirterek şunları söyledi: "bu anlayışta olanlar bilsinler ki ABD, onları kullanacak, sonra da 'kendi dindaşına faydası olmayanı ben ne yapayım, bunlara zulmeden, sonra beni de yok etmek ister' düşüncesiyle posasını çöp tenekesine atacaktır. Bu coğrafyanın hakiki varisi biziz, Türk milletidir. ABD'liler bunu bilmeyecek kadar aptal değillerdir. Bugün sen varsın. Ama sistem krallık sistemi olmadığı için yarın gidersin, öteki gelir. O, ötekinden endişe ettiği için ve de çıkarı Türk milletinin imhası olduğu için eninde sonunda hedefte Türk milleti, Türkiye vardır. Bunu böyle görüp, buna göre tedbirimizi almak ve hazırlığımızı yapmak durumundayız. Dolayısıyla bu iktidarın vekillerini memleketlerine gittiği zaman vatandaşlarımızın ayıktırması ve yaptıkları işlerin çok yanlış olduğu konusunda ikna etmesi lazımdır."
Askerî bütçe kısıtlanmamalı
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, etrafımız ateş çemberi olmasına rağmen askeri harcama bütçesinin kısıtlanmasının hiç bir mantıki izahı olamayacağını da ifade etti. Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle dedi: "Tehdit azaldı diye kısıtlamaya gidiliyor. Oysa Türkiye'ye yönelik tehdit unsurları dünkünden çok daha fazladır. Karadeniz'de bir Pontus, Doğu Anadolu'da bir Ermenistan tehlikesi var. Bunlar artık sözden öte fiili duruma gelmiştir. ABD'de Türkiye'nin resmen bölünmesi projeler haline getirilmiştir. Bazı kurumlara da bunlar deklere edilmiştir. Güneydoğu'daki olaylar malum. Kuzey Irak'ta bir Kürt Devleti kuruldu. İstanbul suriçinde bir Ortodoks din devleti isteniyor. Bütün bunlar gündemde iken ve çok canlı iken sen tutup silahlı kuvvetlerin bütçesini azaltıyorsun. Asker sayısını azaltıyorsun. Gücünden, kuvvetinden, dermanından onu düşürüyorsun. Bu, çok yanlış bir politika, yanlış bir yöntem, yanlış bir yoldur. Bunun sonu hayır değildir. Bilakis Türk Silahlı Kuvvetlerini silah ve mühimmatla güçlendirip en güçlü seviyeye, Türk milletinin üstün idealini gerçekleştirmek için getirmek lazım. Bütçesini bir ise iki, iki ise dört hale getirmek gerekir. Korunma olmadan hayatın olması, sürdürülmesi mümkün değildir. İlla korumanızın güçlü olması gerekiyor. Bu, bünyenin bağışıklık sistemine benzer. Bu sistem olmazsa insan ömrü tesadüflere bağlı devam eder. Bir de bakarsın en küçük bir grip hastalığı sizi ebedi hayata rıhlet ettirir. Dolayısıyla bu kurumun çok güçlü olması gerekiyor. Tabiî bu hususu, bu kurumu ayakta tutan, yönetiminde bulunan bireylerin çok iyi dillendirmesi, ifade etmeleri gerekiyor."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.