Dünyada barışı sağlamak için kurulduğu iddia edilen Birleşmiş Milletler'de Gazze'de ateşkes oylaması 4'üncü kez iptal edilirken İsrail'in Gazze'deki katliamları tüm hızıyla devam ediyor.
Birileri bir türlü karar veremezken, Gazze'de bebekler, çocuklar, kadınlar ölüyor.
Son açıklanan verilere göre, hayatını kaybeden sivillerin sayısı en az 8 bini çocuk, 6 bin 200'ü kadın olmak üzere 20 bin 57'e yükseldi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu'nda (BMGK) görüşülüp de ABD'nin vetosu sebebiyle bir türlü onaylanmayan tasarı 5'inci kez tekrar görüşülecek ama bu sefer ABD'nin dayattığı şartlar kabul edilerek.
Hatırlarsanız, Gazze'de daha önce 7 günlük bir insani ara verilmiş ve bu süre zarfında İsrail saldırılarını durdurmuştu. Bu insani ara BM'den çıkan kararla değil, Katar ve Mısır'ın arabuluculuğunda gerçekleşmişti.
Esasen bu da gösteriyor ki, günümüzün şartlarında ülkelerarası problemler BM'de değil, ikili ilişkilerle kısmen de olsa çözülebiliyor.
BMGK'da görüşülen tasarıda ABD'nin istediği temel değişiklik, "Gazze'ye insani yardım olabilir ama ateşkes hayır" şeklinde… Yani İsrail Gazze'ye saldırılarına devam edecek, sivilleri bombardımanlarla, karadan saldırılarla katletmeye devam edecek, bu katliam olurken, Gazze'ye insani yardımlar da girecek!
Bu durumda Gazze'deki siviller belki açlıktan, ilaçsızlıktan, susuzluktan ölmeyecek ama İsrail'in bombalarıyla, mermileriyle ölecek.
ABD-İsrail ikilisi demek istiyor ki: Siz ölmeyin, biz sizi öldürürüz!
Bu arada Uluslararası yardım kuruluşu Oxfam, Gazze'deki durumun raporlara yansıyandan çok daha kötü olduğunu belirtti. Oxfam, BM Dünya Gıda Programı'nın (WFP) Gazze'deki açlık oranlarına ilişkin paylaştığı verilere tepki gösterdi.
İngiltere merkezli bir kuruluş olan Oxfam, Gazze halkının yaklaşık yüzde 25'inin değil, nüfusun yüzde 90'ından fazlasının aşırı açlık çektiğini ifade etti. Açıklamada, Gazze'de neredeyse tüm hanelerin her gün öğün atladığına işaret edildi.
Açıklamada değerlendirmelerine yer verilen Oxfam'ın İcra Kurulu Başkan Vekili Aleema Shivji, İngiltere, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde çekimser kalıp oyalanırken, Gazze'de insanların açlıktan öldüğünün altını çizdi.
Shivji, "Uluslararası toplum içinde İsrail'in askeri makinesini ve Gazze'deki Filistinlilere yönelik toplu cezalandırmasını dizginlemeyi reddedenler bugün utanç ve suç ortaklığı içindedir. Bu skandal sizin gözetiminizdedir" ifadesini kullandı.
Gündemde bulunan diğer önemli bir haber ise, İsrail'in Gazze'deki Şifa Hastanesi ile ilgili iddialarının yalanlanması hakkındaydı.
ABD'li Washington Post gazetesi, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki Şifa Hastanesi'ni işgal etmesine rağmen hastanenin Hamas tarafından askeri amaçlarla kullanıldığına dair iddialarına hala geçerli bir kanıt sunamadığını yazdı.
Gazete, İsrail'in Gazze'deki en büyük sağlık merkezi olarak bilinen Şifa Hastanesi'ne saldırıları ve hastanenin altında "Hamas'ın komuta merkezi olduğuna ve tünellere bağlandığına" dair iddialarını inceledi.
İsrail Ordu Sözcüsü Daniel Hagari, 27 Ekim'de düzenlediği basın toplantısında, Şifa Hastanesi'nin altında "Hamas'ın komuta merkezi olduğunu" iddia ederek, hastanelerin "terör amaçlı kullanıldığında uluslararası hukuka göre korunma statüsünü kaybedeceği" tehdidinde bulunmuştu.
Bunun ardından İsrail güçleri hastaneyi bombalamış, daha sonra da işgal etmişti. Hagari, bu iddialarını "somut kanıtlarla" desteklediğini öne sürmüştü.
Washington Post'un haberinde, İsrail'in aksine bu iddiaların geçerli kanıtlara dayanmadığı vurgulanarak, şu ifadelere yer verildi: "Washington Post'un açık kaynaklı görseller, uydu görüntüleri ve ordunun kamuoyuna açıkladığı tüm materyaller üzerinde yaptığı analize göre, İsrail hükümetinin sunduğu kanıtlar Hamas'ın hastaneyi bir komuta ve kontrol merkezi olarak kullandığını göstermekte yetersiz kalıyor."
Görüldüğü gibi, İsrail, yaptığı işgal ve katliamlar ile ilgili sunduğu gerekçeler konusunda en yakın müttefiki olan ABD'nin basınını ve kamuoyunu da ikna edemiyor.
ABD kamuoyunda, İsrail'in saldırıları ve ABD yönetiminin İsrail'e olan sınırsız desteği konusunda da tepkiler giderek artıyor.
ABD'nin New York kentinde barış yanlısı Filistinli ve Yahudilerin aralarında olduğu binlerce işçi, ülkedeki en güçlü "Yahudi lobi kuruluşu" Amerikan İsrail Halkla İlişkiler Komitesinin (AIPAC) genel merkezine yürüyerek İsrail'in Gazze'deki saldırılarını protesto etti.
Gazze'de derhal ateşkes uygulanması talebinde bulunan eylemciler, AIPAC'tan bağış alan siyasetçileri, İsrail'in Filistin'deki soykırımına destek verdikleri gerekçesiyle protesto etti. Kongre üyelerine İsrail yanlısı lobicilerden bağış almayı bırakmalarını isteyen eylemciler, İsrail'in ABD destekli Gazze'ye yönelik savaşında derhal ateşkes uygulanmasını talep etti.
Eylemciler, AIPAC'tan yüklü miktarda bağış alan senatörler Chuck Schumer ve Kirsten Gillibrand ile Temsilciler Meclisi azınlık lideri Hakeem Jeffries'in Gazze'deki soykırımın suç ortağı olduğunu ileri sürdü. "Bombaları durdurun" ve "Hemen ateşkes" sloganları atan eylemciler, AIPAC'ın Manhattan'daki ofisine projeksiyonla siyasetçilerin adları ve aldıkları bağışları yansıttı.
Batı'daki Gazze gündemi böyle; İslam ülkelerinde ise Yemen ve Malezya hariç derin sessizlik devam ediyor.
Her İslam ülkesi BOP kapsamındaki kendi işgalini bekliyor!
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025