Irak'ın geçtiğimiz ay Birleşmiş Milletler'e sunduğu 12 bin sayfalık silah bildirimi, ilginçtir, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Suriye gibi daimi olmayan 10 üyesine sansürlenerek iletildi. Ancak sansürlenmiş bölümde yer almayan önemli bir bilgi kamuoyuna fazla yansımadı. O da Irak'ın biyolojik, kimyasal ve nükleer silahlanmasına özellikle Batı ülkelerinden gelen katkıydı. İran-Irak savaşı öncesi başlayan teknik bilgi ve malzeme yardımında iki ülkenin adı öne çıkıyor: Almanya ve ABD.
ABD Başkanı George W.Bush'un Bağdat rejimini devirmek için savaş tehditleri savururken gösterdiği en önemli gerekçe, şu kabus senaryosuna dayanıyor: Irak diktatörü Saddam Hüseyin'in elinde korkunç silahlar var. Irak'ın BM Güvenlik Konseyi'ne sunduğu silah raporunun içeriğini tam anlamıyla sadece beş daimi üye, ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin biliyor. Ancak Konsey'de daimi olmayan on üye daha bulunuyor: Almanya, İspanya, Angola, Şili, Pakistan, Bulgaristan, Meksika, Gine, Kamerun ve Suriye.
Rapor nasıl sansürlendi?
Bu ülkelere 12 bin sayfalık raporun sadece 3 bin 500 sayfalık bölümü iletildi. Sansürlenen bölümde nükleer, kimyasal ve biyolojik kitle imha silahlarının yapım ve üretimiyle ilgili bilgiler bulunduğu açıklandı. Ancak raporda sansürlenen tek bölüm bu değil. Irak'ın silahlanma programına 70'li yılların ortalarından bu yana yurtdışından, özellikle de batıdan gelen katkılar da makaslandı. Irak, Güvenlik Konseyi'ne sunduğu raporda 1991 ilkbaharına, Körfez Savaşı'na kadar hangi yabancı şirket, laboratuvar ve hükümetlerin Irak'ın silahlanmasında rol aldığını açıkça iletti.
Irak'ın komşusu İran'da 1979 İslami Devrimi'nin yaşandığı dönemde Saddam Hüseyin hem Batı ülkeleri, hem de Sovyetler Birliği için Körfez Bölgesi'ndeki en önemli müttefik idi. Saddam'ın İran'a karşı giriştiği 1980-88 yılları arasındaki savaşı ABD, Sovyetler Birliği, Almanya, Fransa ya da İngiltere'nin desteklediği sır değil. Bu dönemde, Irak'ın silahlandırılmasında en büyük sorumluluğu taşıyan ülkeler arasında ise Almanya ve ABD öne çıkıyor. Güvenlik Konseyi'ne sunulan Irak raporunda seksenden fazla Alman şirketinin, 75 tane de Amerikan şirketinin adı geçiyor.
80'li yılların sonlarında, Saddam Hüseyin'in nükleer silah programı, kullanıma hazır nükleer başlıkların üretimine varacak kadar ilerlemişti. Bu ilerlemenin Alman şirketleri ve teknolojisinin yardımı olmadan gerçekleşemeyeceği rapordaki verilerden ve Irak'ın eski nükleer programından sorumlu üst düzey yetkililerin ifadelerinden ortaya çıkıyor. Ve bu işbirliğinin, silahların Saddam tarafından denendiği katliamların ardından da sürdüğü... Saddam Hüseyin bu kimyasal silahları önce İran Savaşı'nda, sonra da 1988 martında Kuzey Irak'taki Halepçe'de Kürt nüfus üzerinde kullandı. Irak'ın bu silahları, sayıca kendisinden çok üstün olan İran birliklerine karşı kullanmasında hedef verileri ise o zamanlar Amerikan Savunma Bakanlığı Pentagon tarafından sağlanıyordu.
Reagan ve Bush döneminde Irak'la ilişkiler
Irak'ın Güvenlik Konseyi'ne sunduğu silah raporu, Irak'ın silahlanmasındaki en önemli sorumluluğun zamanın başkanları Ronald Reagan ve baba George Bush'ta olduğunu gösteriyor. Irak'ın biyolojik silah programı için antraks maddesinin bir Amerikan laboratuvarından sağlandığı, nükleer silah programının önemli parçalarının, Amerikan Enerji Bakanlığı'na bağlı Los Alamos ve Lawrence Livermore nükleer silah üretim atölyelerinden geldiği görülüyor. Büyük Amerikan şirketleri Halepçe Katliamı'na kadar Irak kimyasal silah üretimine hammadde sağlamaya devam ettiler.
Çoğu durumlarda bu teslimat, Pentagon ya da Amerikan Ticaret, Enerji ve Tarım Bakanlıkları'nın resmi izniyle yapılıyordu. Listede öne çıkan Almanya ve Amerika'nın yanısıra İngiltere, Fransa, Çin ve Sovyetler Birliği'nden şirketler de 1991'e kadar Irak'ın silahlanmasına katkıda bulundular. Dönemin Sovyetler Birliği'nden gelen en önemli teslimat, 80'li yıllardaki Scud füzeleriydi. Bağdat, bu füzeleri 1991 yılında İsrail'e karşı kullandı. Güvenlik Konseyi'ne giden raporda ayrıca Japonya, Brezilya, İtalya, İspanya, Belçika, İsveç ve eski Yugoslavya'nın da adı geçiyor.
Irak'a yardımlar kesilmedi
Körfez Savaşı'nın sona erdiği 1991 yılından sonraki dönemde bu tür yardımların bazı şirketler tarafından daha geçtiğimiz yıla kadar sürdürüldüğü görülüyor. Bunların arasında Almanya, Rusya, Çin ve ABD'den şirketler var. Irak yönetimi raporda, bu işbirliğinin yasaklanan kimyasal, biyolojik ve nükleer silahlar ya da balistik füzeler değil, sadece üretimi serbest olan konvansiyonel silah projeleri ile kısıtlı olduğunu öne sürüyor.
ABD Başkanı George W.Bush'un Bağdat rejimini devirmek için savaş tehditleri savururken gösterdiği en önemli gerekçe, şu kabus senaryosuna dayanıyor: Irak diktatörü Saddam Hüseyin'in elinde korkunç silahlar var. Irak'ın BM Güvenlik Konseyi'ne sunduğu silah raporunun içeriğini tam anlamıyla sadece beş daimi üye, ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin biliyor. Ancak Konsey'de daimi olmayan on üye daha bulunuyor: Almanya, İspanya, Angola, Şili, Pakistan, Bulgaristan, Meksika, Gine, Kamerun ve Suriye.
Rapor nasıl sansürlendi?
Bu ülkelere 12 bin sayfalık raporun sadece 3 bin 500 sayfalık bölümü iletildi. Sansürlenen bölümde nükleer, kimyasal ve biyolojik kitle imha silahlarının yapım ve üretimiyle ilgili bilgiler bulunduğu açıklandı. Ancak raporda sansürlenen tek bölüm bu değil. Irak'ın silahlanma programına 70'li yılların ortalarından bu yana yurtdışından, özellikle de batıdan gelen katkılar da makaslandı. Irak, Güvenlik Konseyi'ne sunduğu raporda 1991 ilkbaharına, Körfez Savaşı'na kadar hangi yabancı şirket, laboratuvar ve hükümetlerin Irak'ın silahlanmasında rol aldığını açıkça iletti.
Irak'ın komşusu İran'da 1979 İslami Devrimi'nin yaşandığı dönemde Saddam Hüseyin hem Batı ülkeleri, hem de Sovyetler Birliği için Körfez Bölgesi'ndeki en önemli müttefik idi. Saddam'ın İran'a karşı giriştiği 1980-88 yılları arasındaki savaşı ABD, Sovyetler Birliği, Almanya, Fransa ya da İngiltere'nin desteklediği sır değil. Bu dönemde, Irak'ın silahlandırılmasında en büyük sorumluluğu taşıyan ülkeler arasında ise Almanya ve ABD öne çıkıyor. Güvenlik Konseyi'ne sunulan Irak raporunda seksenden fazla Alman şirketinin, 75 tane de Amerikan şirketinin adı geçiyor.
80'li yılların sonlarında, Saddam Hüseyin'in nükleer silah programı, kullanıma hazır nükleer başlıkların üretimine varacak kadar ilerlemişti. Bu ilerlemenin Alman şirketleri ve teknolojisinin yardımı olmadan gerçekleşemeyeceği rapordaki verilerden ve Irak'ın eski nükleer programından sorumlu üst düzey yetkililerin ifadelerinden ortaya çıkıyor. Ve bu işbirliğinin, silahların Saddam tarafından denendiği katliamların ardından da sürdüğü... Saddam Hüseyin bu kimyasal silahları önce İran Savaşı'nda, sonra da 1988 martında Kuzey Irak'taki Halepçe'de Kürt nüfus üzerinde kullandı. Irak'ın bu silahları, sayıca kendisinden çok üstün olan İran birliklerine karşı kullanmasında hedef verileri ise o zamanlar Amerikan Savunma Bakanlığı Pentagon tarafından sağlanıyordu.
Reagan ve Bush döneminde Irak'la ilişkiler
Irak'ın Güvenlik Konseyi'ne sunduğu silah raporu, Irak'ın silahlanmasındaki en önemli sorumluluğun zamanın başkanları Ronald Reagan ve baba George Bush'ta olduğunu gösteriyor. Irak'ın biyolojik silah programı için antraks maddesinin bir Amerikan laboratuvarından sağlandığı, nükleer silah programının önemli parçalarının, Amerikan Enerji Bakanlığı'na bağlı Los Alamos ve Lawrence Livermore nükleer silah üretim atölyelerinden geldiği görülüyor. Büyük Amerikan şirketleri Halepçe Katliamı'na kadar Irak kimyasal silah üretimine hammadde sağlamaya devam ettiler.
Çoğu durumlarda bu teslimat, Pentagon ya da Amerikan Ticaret, Enerji ve Tarım Bakanlıkları'nın resmi izniyle yapılıyordu. Listede öne çıkan Almanya ve Amerika'nın yanısıra İngiltere, Fransa, Çin ve Sovyetler Birliği'nden şirketler de 1991'e kadar Irak'ın silahlanmasına katkıda bulundular. Dönemin Sovyetler Birliği'nden gelen en önemli teslimat, 80'li yıllardaki Scud füzeleriydi. Bağdat, bu füzeleri 1991 yılında İsrail'e karşı kullandı. Güvenlik Konseyi'ne giden raporda ayrıca Japonya, Brezilya, İtalya, İspanya, Belçika, İsveç ve eski Yugoslavya'nın da adı geçiyor.
Irak'a yardımlar kesilmedi
Körfez Savaşı'nın sona erdiği 1991 yılından sonraki dönemde bu tür yardımların bazı şirketler tarafından daha geçtiğimiz yıla kadar sürdürüldüğü görülüyor. Bunların arasında Almanya, Rusya, Çin ve ABD'den şirketler var. Irak yönetimi raporda, bu işbirliğinin yasaklanan kimyasal, biyolojik ve nükleer silahlar ya da balistik füzeler değil, sadece üretimi serbest olan konvansiyonel silah projeleri ile kısıtlı olduğunu öne sürüyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Recep Bahar / diğer yazıları
- ABD harika bir ekonomiye mi sahip? / 14.08.2018
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016