Sayın Başbakan'ın başlattığı hayallerle avunma ve avutma süreci; vatandaşın yaşadığı, ülkemizin ve devletimizin içinde bulunduğu karanlık tabloları örtmeye yetecek mi bilmiyorum ama ülkemizde ve bölgemizde gerçekleşen gelişmeler yarına bile umutla bakabilmemizi engellemektedir. İçinde bulunduğumuz gerçeklerden sadece birkaçını hatırlatmakta fayda görmekteyiz: Vatandaşlarımızın büyük çoğunluğunun açlık ve sefaletle boğuşurken, çok az sayıda küresel sermayenin kazancını milli gelir artışı olarak göstermek kimsenin karnını doyurmamaktadır. Çünkü vatandaş cebine girene, sahip olduklarına bakmaktadır. Öyleyse milli gelir artışı hayal açlık ve sefalet gerçektir.İktidar sahipleri; gelişiyoruz, büyüyoruz, güçleniyoruz derken, özelleştirme adına küresel sermayeye yapılan satışlarla devlete ait nerdeyse kamu kuruluşu kalmamış; madenler, yer altı yerüstü milli servetlerimiz elimizden çıkmıştır. Gerek iç gerek dış borçlarımız neredeyse ödenemez hale gelmiştir. Etnik farklılıklar körüklenerek bölünme ve parçalanma süreci hızlanmıştır. Öyleyse geliştik, büyüdük, güçlendik ifadeleri hayal; çöküş, yok oluş ve parçalanmaya doğru gidiş gerçektir.Çizilen pembe tablolar hayal, yaşananlar gerçek. İşte size bu günü çok öncelerden görüp haber veren Mustafa Kemal Atatürk'ün hayal değil gerçek ifadeleri; Gençliğe Hitabesini dikkatlerinize sunuyorum:"Ey Türk gençliği ! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahilî ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! (Mustafa Kemâl ATATÜRK)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025
- Kadir Gecesi’ni nasıl değerlendirmeliyiz? / 26.03.2025
- Kadir Gecesi önemli bir fırsattır / 25.03.2025
- Zekât vermeyenleri bekleyen tehlikeler / 24.03.2025
- Zekat verenler kurtuluşa ermiştir / 23.03.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025
- Kadir Gecesi’ni nasıl değerlendirmeliyiz? / 26.03.2025
- Kadir Gecesi önemli bir fırsattır / 25.03.2025
- Zekât vermeyenleri bekleyen tehlikeler / 24.03.2025
- Zekat verenler kurtuluşa ermiştir / 23.03.2025