Bu satırların yazarı pek çoğunuz gibi Çanakkale'de şehit olan bir dedenin ve Kurtuluş Savaşı için cephane taşıyan bir ninenin torunudur.Hz. Muhammed(s.a.v.) döneminde yaşamış olmayı istemek gibi, mümkünü olsaydı Çanakkale yahut Kurtuluş Savaşı'nın bir dakikasında olsun bulunup şehit olmayı yahut gazilik rütbesine kavuşmayı ömrünün tamamına değişmezdi. Kaderimizin sonuçlarını elbette ve bütünüyle kabul ediyoruz. Buna rağmen o nesle layık olamayan cüzi irademizi de zem ediyor, "keşke" demekten kendimizi alamıyoruz. "Keşke"yi yasaklayan hadis-i şerifin şehrinde İmâm Nevevi "keşke"nin bu kadarına ruhsat verildiğini de zikreder.Bütün bunlar mümkün olmadığına göre, "Çanakkale" için yapmamız gereken o gün ne kadar kahramanlık gösterdiğimizi yedi düveli nasıl yendiğimizi hatırlamak ve anmakla birlikte bütün bunlardan çok daha önemlisi, biz niye bir "Çanakkale Savaşı" yapmak zorunda kaldık onu bilmek ve gelecek nesillere yeni Çanakkale'ler yaşatmamak değil midir? İster inanın ister inanmayın Türkiye son yıllarda Çanakkale Savaşı öncesi yaşadıklarımıza benzer siyasi olaylar zinciri ile içersinde de, halkımız bunun farkında değil.Biz, Çanakkale'de insanlık tarihinin en büyük zaferlerinden birini kazandık kazanmasına amma bu zafere rağmen 600 yıllık bir imparatorluğu ve onun pek çok toprağını kaybettik.Benzer şeylerin başımıza gelmesinden korkuyoruz.Çanakkale ile bugün arasında nasıl bir benzerlik var fazla detaya inmeden bir iki örnek verecek, gerisini sizlerin yüksek ferasetine bırakacağız.Çanakkale'nin çekirdeği "siyasi hırs"tır.Enver Paşa 5 Mart 1909'da Berlin'e Askeri Ateşe olarak tayin olunur. Alman İmparatoru II.Wilhem Enver Paşa'ya, "Sen ülkenin başına geçersen biz Almanya olarak Osmanlı İmparatorluğu'na her türlü yardımı yapmaya hazırız" teklifinde bulunur.Devlet ve millet aşkı üzerinden başka bir ülkede makam ve mevki dağıtma ameliyesi başlamıştır. Dün Alman'ın Osmanlı'ya yaptığını bugün ABD, Türkiye'ye yapmakta değil midir? Her neyse taşlar bu istikamette döşene döşene Enver Paşa'ya yapılan bu vaatten sonra Osmanlı İmparatorluğu ile Almanya arasında "Alman Askerî Islahat Anlaşması(1913) imzalanır. Kısa bir süre sonra da Alman Amiral Liman Von Sanders İstanbul'a gelir ve Osmanlı Ordusu ıslahat bahanesiyle Almanların kontrolüne geçer. O günkü bu resim de size bugünlere ait bir şeyler hatırlatıyor olmalıdır. Alman Mareşal Von Sanders Balkan Savaşlarındaki tecrübeli komutanların tamamını görevden alır ve yerlerine ittihatçı subayları geçirir.Uzatmayalım?Sürecin sonunda Enver Paşa'ya verilen söz tutuldu ve Enver Paşa 33 yaşında Harbiye Nazırı oldu. "İtilaf Devletleri" ve "İttifak Devletleri" olarak Birinci Dünya Savaşı'na sürüklenen dünyada Osmanlı İttihatçılar eliyle "İttifak Devletleri"ne katılarak Almanların yanında yer aldı. Almanya Belçika, Lüksemburg ve Fransa'yı işgal etti. Osmanlı Ordusunun Komutası Limon Van Sanders'e Mareşallik rütbesi verildi ve Osmanlı Kuvvetlerinin komutası onun eline teslim edildi. Ve bir gün Fransa'nın Kuzey Afrika'daki sömürge limanlarını bombalayan Goben Ve Breslau Gemileri Çanakkale Boğazı'nı geçerek İstanbul'a geldiler. Osmanlı, "Biz gemileri satın aldık" dedi. İsimleri Yavuz ve Middilli olarak değiştirildi. Evet, gemiler Türklerin olmuştu amma başlarındaki Amiral Souchon emirleri Türklerden değil Alman Genelkurmayı'ndan alıyordu. Gemiler eğitim bahanesiyle Karadeniz'e açıldı, Rus Limanlarını bombaladı ve Osmanlı bu dalavere ile Savaşa sokuldu, Çanakkale macerası başladı.Oysa Osmanlı'nın çıkarı savaşa girmemekte idi. Girdiği anda asla kazanma şansı yoktu. Bunun böyle olduğunu bu savaşa girmeden önce Düyûn-i Umûmiye (Genel Borçlar İdaresi) Başkanı Sir Adam Block, Türk arkadaşlarını şu sözleri ile uyarmıştı"Almanya kazanırsa Alman sömürgesi olacaksınız, İngiltere kazanırsa mahvoldunuz!"Savaşa girdikBaşta Mustafa Kemal olmak üzere bütün Türk subaylarının ısrarına rağmen Alman Komutan Von Sanders Çanakkal'de Türkleri en fazla zayiat verdirecek ve savaşı mümkün olduğunca uzatacak taktikler uyguladı. Amacı, Fransa'yı işgal etmiş Alman Birlikleri'nin karşısında savaşacak güçlerin mümkün olduğunca uzun süre Türklerle meşgul olmasını sağlamaktı. Ve böyle de oldu. Tükler maddî, manevi büyük kayıplar verdi.Almanların yerini alan ABD Bugün Türkiye'yi Enver Paşa ve benzerlerinin ikbal hırsları ve öngörüsüz davranışları yüzünden Afganistan'dan Irak'a, Suriye'den Libya'ya kadar pek çok cephelerde savaştırmıyorlar mı?Türkiye bunların hangisinden kârlı çıktı.Güya hep kazanan taraftayız amma nasıl bir kazanma ise sürekli kaybediyoruz. Türkiye bölünüyor, bir bölümü Kürdistan oluyor, çevresi kan gölüne dönüyor, her metrekaremiz "sığınmacı" kılıfı altında terör örgütü mensupları ve yabancı istihbarat elemanları ile dolup taşıyor?İktidarı da muhalefeti de bu tuzağın figüranları olmuş, millete bir tiyatro seyrettiriyorlar. Sahne de, tavan da göçecek, zemin çatlayacak, bir tek farkında olan Haydar Baş ve tek çözüm üreten yine o?Allah(c.c.) akıbetimizi hayreylesin?Milletimizin basiret gözü açılsın da bir Çanakkale daha yaşamayalım inşallah.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hasan Demir / diğer yazıları
- Artık yeter! / 02.11.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015