Geçtiğimiz Cuma günü gerçekleşen tarihi mutabakattan beri haber takip etmek içimden gelmiyor.Ellerimizle beslediğimiz IŞİD, Türkiye'nin başına bela oldu. Hatta ABD eski Dışişleri Bakanı Clinton, IŞİD Türkiye'yi vuracak diye ikaz etti?Erdoğan'ın karşısına büyük gayretlerle çıkarılan aday mı, yoksa Erdoğan mı cumhurbaşkanı olur, tartışılmaya devam ediliyor?Bazı kanallar Kürt bir cumhurbaşkanı adayı olmalıydı görüşünden yola çıkarak çözüm sürecinin akıbetini her şeye rağmen gündemde tutma çabasındalar?Balyozun da Ergenekon gibi uydurma delillere dayandığı ispatlandı, yıllardır içeride tutulanlar serbest bırakılıyor; kanallar adaleti tartışıyor?Tüm bunlar tamam da, Türkiye ekonomik, sosyal, siyasi dertlerin içinde hemhal olmaya mahkûm mu?Sıkıntıları yazmak, bir daha yazmak, sorunları konuşmak güzel de, bazı kalemlerin sırf ekmek yediği yere ters diye sadece bir kaynaktan çıkanları gündem etmeleri gazetecilik mi oluyor?Türkiye'de bugün basın ahlakı masaya yatırılmalıdır.Çünkü dünyada taşları yerinden oynatan Türk, tezinin adı ile yeni bir dünya düzeni oluştururken gazeteler, gazeteci diye dolaşanlar kör-sağır-dilsizi oynuyorlar?Fatih Sultan Mehmet'in 1453'te gerçekleştirdiği İstanbul fethi, bir çağı açıp bir çağı kapayan büyük hadise olarak tarih kitaplarında yer alır.Hıristiyan Bizans'ın, Müslüman Osmanlı tarafından ezilişidir aslında bu fetih. Bu yüzden bir savaşı kazanma değil, fetihtir. Peki, 1453 yeniçağı kapayan ve yakın çağı başlatan bir olaysa; 21. yy.'da, 13 Haziran 2014'te, tek bir kişinin bir devletle anlaşma imzalaması yeni bir çağı açacak büyük bir çığır değil midir?Bizce daha da büyük bir hadisedir. Zira anlaşmanın tarafı devlet 21. yy.'ın devlet geleneğinde süper güç olmuş, savaşları engelleme iktidarına sahip bir konumda iken, karşısındaki kişiyi muhatap kabul etmekte; onu devlet nişanı ile taltif etmektedir. Nişan verdiği kişi, onun bu noktaya gelişindeki akıl hocasıdır. Sayın Baş, pazartesi günü yayınlanan "mutabakatın sırları" başlıklı makalesinde hakikaten bir sırrı ortaya koyuyor.O yazıda, Rusya'da oluşan hava ve yeni dış politika yaklaşımıyla ilgili olarak, "Senin derdin bir insanı Allah'a taşımak ve O'na kul yapmak mı, yoksa kendi çıkarlarını elde edebilmek için diyaloglar geliştirmek mi? Eğer Allah'a taşımak ve kul yapmaksa maksat hâsıl oldu demektir" şeklinde yazdı.Ve ekledi: "?Onun için bu mutabakat gibi gelişmeler ferdi vahid insanların başarmasına asla imkân olmayan olaylardır."Sayın Lisiçkin konuşmasında, "Peygamberi bir hareket" demedi mi?Mutabakatın yapıldığı programı seyreden bizler, Rusların konuşmalarına açıkçası çok şaşırdık.İslam'dan, Müslüman'a hak vermekten bahsettiler, Avrupa'nın en büyük camisini yapmakla övündüler.Türklüğünden, Müslümanlığından zerre taviz vermeden ilmini kabul ettiren Sayın Baş'ın Rusların devlet anlayışını getirdiği nokta inanılacak gibi değil?Bir Türk dünyaya bedel derler? Çok uzun yıllardır unuttuğumuz bu sözün gerçek olduğunu hatırlatan Sayın Baş, gizlenmeye, üstü örtülmeye çalışıldıkça büyüyor.Bir asker emeklisi, internet ortamında, O'nun için "önlenemez yükseliş" ifadesini kullanmış?Başka birisi, Şili'de gazetecilerle yapılan bir röportajda, kendisine Haydar Baş'ın modelini sorduklarını ve çok şaşırdığını yazmış.Hamaset yapmaya gerek yok. Sayın Baş'ı ve modelini tüm dünya tanıyor, biliyor, yüzlerce ülke uygulamaya çalışıyor.Ortaya koyduğu sistem, öyle büyük ve tek çözüm ki, haçlı dünyası, Hıristiyan batı, inanç farkını bir kenara bırakarak O'ndan istifadeye çalışıyor. İstifade ederken gerçek Müslüman'ı tanıyor, İslam medeniyetine hayran kalıyor.Yazılarımızda Sayın Baş'ı tanıtan makaleleri kaleme alıyoruz. Çünkü Türk halkı getirildiği noktada bu lideri bildiği halde, sahip çıkmak istemiyor. Tanzimattan beri taşındığı psikoloji, batı hayranlığı, adeta inancından utanır bir hale getirdi toplumumuzu. Bundan zararlı çıkan ise sadece kendisi?Ruslar, İslam'a sahip çıktıkça dünya barışında hakim unsur haline geliyor; bu gerçeği gördükçe İslam'a yaklaşıyorlar. Biz ise suyun içindeki balık misali sahip olduklarımızı inkârın derdindeyiz? Gören göze?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018