Bir Kara Şahin düştü

"Kara Şahin düştü" ismiyle bir Amerikan filmi sinemalarda vizyona girdi. Filmin ''güçlü Amerikalı herkesi yener'' kaba mesajının yanında ilginç bir öyküsü var.

BM yardımlarının halka dağıtılmasını denetlemek amacıyla Somali'de, Delta Force (özel kuvvetler)'a ait askerler görev yapmaktadır. Bir gün Başkent Mogadişu'da BM yardımının halka dağıtılmasını engelleyen yerel ve silahlı bir liderin, yakın mesai arkadaşlarıyla toplantı yapacağı haberini alırlar. Delta Force helikopterler ve özel silahlarıyla teçhiz edilmiş bir şekilde, baskın operasyonuna girişir.

Operasyonun toplam süresi 30 dakika olarak planlanır. Ancak evdeki hesap çarşıya uymaz. Operasyon 1.5 günü bulur. Çünkü bir Kara Şahin helikopteri düşmüştür. Amerikan gururu yerlilere filmin ifadesiyle sıskalara! bir ceset dahi olsa bırakmamak için, Kara Şahin'e ulaşmaya çalışır.

İşte o anda Başkent Mogadişu'nun sokaklarında yüzbinlerce yerli halkla, Delta Force arasında bir gerilla savaşı başlar.

Sonuç 1000 sıska! ve 19 özel eğitimli Amerikan askeri ölür.

Filmin gerçek hayattan alınmış bir hikaye olduğunu da ekleyelim.

Biz niye

burdayız?

"Bir Kara Şahin Düştü" filmi Vietnam sendromuyla beslenen Amerikan psikolojisine, çok önemli bir ayna tutuyor. George W. Bush'la start alan yeni dönem Amerikan hegemonik politikalarının önündeki en büyük korku, işte budur!

Sıskaların! elinde yem olmak...

Ne kadar güçlü olursanız olun, askerleriniz en gelişmiş teknolojik silahlarla donatılmış da olsa savaşın adresi tıpkı Somali'de ya da Afganistan'da olduğu gibi ise, gerçek bir zafer için çok da fazla şansınız yok.

En azından "Bir Kara Şahin Düştü" filminde ya da Afganistan'da son iki gün içinde düşen iki helikopterde olduğu gibi. 1000 kişi öldürseniz de 19 kişi kaybediyorsunuz.

1000 Sıska'nın ölümü önemli değil! ama 19 Amerikalının ne kadar anlamlı olduğuna şüphe yok. Şüphe yok çünkü filmde de bu duygu kısmen sorgulanıyor:

Biz niye buradayız!

Soros'un incisi

George Soros Yahudi asıllı ünlü spekülatör, dolar milyarderi Türkiye'ye 2 günlük bir ziyaret yaptı ve ayrıldı. AB takıntılı medyamız görmezlikten gelmeyi tercih etse de Soros, içi hakaretle dolu ama çalıştığı odaklar adına bir hedefi ortaya koyan müthiş önemli bir laf etti:

Türkiye'nin en iyi ihracat ürünü ordudur!

Evet bu sözler para sihirbazı George Soros'a ait. Soros, Türkiye ile Arjantin'i karşılaştırması istenince, "Türkiye'nin Arjantin'den tek farkı stratejik pozisyonudur. Bu pozisyona bağlı olarak Türkiye'nin en iyi ihracat ürünü de ordudur" dedi.

Hemen şunu ekleyelim. Soros'un pek çok ülkeye girişi yasak. Herhalde bu açık sözlülüğünden olsa gerek!

Soros bir daha Türkiye'ye adım atamamalıdır. Bu doğru ve mutlaka hayata geçirilmesi gereken bir tespit ama Soros'a da açık sözlülüğünden dolayı teşekkür etmeliyiz.

Washington ve Tel Aviv'in gözbebeğimiz Orduya nasıl bir misyon biçtiğini, Soros'un sivri dilinden ve tabiiyeti ile taşıdığı pasaportundan anlayabiliyoruz.

George Soros'un Türkiye'de bulunduğu günlerde, ABD sıcak askeri varlığının da Gürcistan'da olduğuna ilişkin haberler basında yer aldı. Pankisi Vadisi'ndeki El Kaide üyelerinin varlığı gerekçesiyle ABD Gürcistan'da asker ve ağır silahlar bulundurduğunu kabul etti.

Aynı anda bir haber daha kamuoyunda yer buldu. Yalanlanmayan haberin esası şu: Türk askeri Gürcistan'da El Kaide'ye karşı savaşacak!

Soros Türkiye'de, Gürcistan'a ve Irak'a en yakın coğrafyada en iyi ihraç ürünümüzü aklınca açıklıyor. Aynı günlerde Türk askerinin Gürcistan'da olduğuna ilişkin yalanlanmayan bir haber çıkıyor ve üstelik Washington, Irak'ta da sıcak bir çatışmanın içinde olmak yerine sorunu bölgeden unsurlarla çözmek istediğinin ipuçlarını veriyor.

Başka kapıya!

Afganistan için Kıvrıkoğlu Paşa hep bataklık ifadesini kullandı. ABD'nin Afganistan'daki bombardımanda başarılı olduğuna ilişkin Washington mahreçli haberler enforme edilmeye başlayınca, AB saplantılı medyamız adeta bu tespite nazire yaparcasına sürmanşetten Afganistan'ın bir batak olmadığını yazmıştı.

Oysa şimdi Afganistan'da ABD'nin 2 Kara Şahin'i düştü ve savaşta 2. perde başlıyor ifadeleri kullanılıyor. Yani Afganistan'ın yabancılar için bir batak olduğu her geçen gün daha da netleşiyor. Hiç kimsenin barış gücü komutanlığını kabul etmemesinden de zaten durum anlaşılıyor.

Hemen hatırlatalım. ABD Afganistan'da sıcak askeri varlığıyla kalıcı olmak istemiyor. Irak'ta ise işi muhaliflere gördürmek için bu ayın ortasında Washington'da büyük bir toplantı yapacak. Talabani Ankara'da ve hem Talabani hem de Barzani "biz kimsenin paralı askeri olmayız" demişlerdi.

Krizle sokulduğumuz en hassas dengelerde görüyorsunuz nelerimiz tartışılmaya başlandı. Önce Soros gibi sıcak para avcısı spekülatörlerle ekonomimizi çıkmaza soktular. Şimdi de aynı ağız bize akıl veriyor!

ABD kendi evlatlarının canı kıymetli, bizim dışımızdakiler sadece malzeme olabilir edasıyla lejyoner arıyor. Onlara bir tek cevabımız olabilir.

Başka kapıya!