İsrail soykırıma başlamadan önce ülkemizin gündemi bitmeyen 'yeni anayasa' başlığı idi. C. Erdoğan yeni anayasa için bir çağrı daha yapıyor, CHP'den meclise giren partiler 'neden olmasın' cevabını veriyorlardı.
İşte o günlerde bu yazıyı yazmış ama gündem değiştiği için editörüme gönderememiştim. Şimdi dünyada gündem yine İsrail soykırımı, bizde ise yargı kurumlarının birbirine kalkışması.
Ne oluyor sorusunun bendeki cevabı, devlet oyuncak edildi, herkes bir tarafıyla oynuyor şeklindedir.
Bir ay önce şunları yazmışım; 98. maddeye göre bunlar yeni anayasa yapamaz. Yok, yok! Daha önce de yazmıştım ben, iyi bir ekonomist olmadığım gibi hukukçu filanda değilim.
Ama elhamdülillah epeyce olayları okuma, anlama ve karşılaştırma kabiliyeti sahibim.
Neden 98. maddeye göre bunlar yeni anayasa yapamaz, dedim.
"MADDE 98 – Türkiye Büyük Millet Meclisi; Meclis araştırması, genel görüşme, Meclis soruşturması ve yazılı soru yollarıyla bilgi edinme ve denetleme yetkisini kullanır.
Meclis araştırması, belli bir konuda bilgi edinmek için yapılan incelemeden ibarettir...
Yazılı soru, yazılı olarak en geç on beş gün içinde cevaplanmak üzere milletvekillerinin, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlara yazılı olarak soru sormalarından ibarettir."
İcraata bakalım
TBMM'nin yeni döneminde Cumhurbaşkanlığı makamına muhalefet milletvekilleri tarafından tam 112 soru önergesi yöneltildi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, önergeleri ya başka bir makama yönlendirdi ya da geçiştirdi.
Sözcü'den Veli Toprak'ın TBMM kayıtlarından derlediği habere göre, TBMM'de son 5 yıllık süre içinde toplam 68 bin 363 soru önergesi verildi.
Bakanlar bu önergelerden sadece 8 bin 147'sini süresi içinde, 34 bin 328'ini ise 15 günlük süre geçtikten sonra cevapladı.
23 bin 334 önerge cevapsız kaldı. 3 bin civarında önerge de halen işlemde bulunuyor.
Gündemden düşmeyen eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya, 6 bin 472 soru önergesi verilmiş. Sadece 3 bin 327'si cevaplanmış.
En son 'kara para aklama' iddiaları ile ilgili araştırma önergesi verildi. AKP ve MHP gerek yok, diyerek önergeye geçit vermedi.
Soru: Saray ve hükümeti, neden sorulara cevap vermiyor?
a) Cevapları bilmedikleri için
b) Soruları kale almadıkları için
c) Soruların cevaplarının oy kaybına sebep olacağından korktukları için
d) TBMM'yi (milletin iradesini) önemsemedikleri için
e) Hepsi
Sizin şıkkınızı bilmem ama ben (e) şıkkını işaretledim. Haliyle verecek cevabı olmayan bir tek parti iktidarının yeni anayasa isteği sadece gündemi meşgul etmek içindir.
Darbe anayasası
20 yıldır Erdoğan ve kurmayları darbeleri ve darbecileri ısıtıp ısıtıp milletin önüne koyuyor. Biz doyduk ama onlar doymadı.
Darbeci, darbeci dediklerinizin koyduğu % 10 seçim barajını iktidarınızın 20. Yılında 31 Mart 2022 tarihinde bırak kaldırmayı yüzde 7'ye indirdiniz. 20 yıl darbecilerin yasası ile mecliste çoğunluk ve tek başına iktidar oldunuz. Ama darbecilerden şikâyetçi olmayı da ihmal etmediniz.
80 darbesi
Darbenin öncesini de sonrasını da hatırlarım. Millet kindarlaştırılmış, kardeş kardeşe düşman edilmiş, şehirler, ilçeler, mahalleler, köyler sağcı-solcu diye bölünmüştü. Günde 20 kişi katlediliyordu.
Darbeyi ve darbecileri övmüyorum. Olanı söylüyorum. Darbe yapıldı ve bir anda sükûnet başladı. 'Allah, ordumuzdan razı olsun' dualarını babaannemden de, annemden de çok duydum.
Neden dua ediyorlardı? Çünkü babamın can güvenliği yoktu. Bir başka köyde de bir başka evladın babasının can güvenliği yoktu. İşte ordu bu güvenliği sağladı.
Evet, darbe yapan Kenan Evren ve komuta kademesiydi. Peki, can güvenliğinin olmadığı, milletin kindarlaştığı ve kardeşin kardeşe silah çektiği ortamı kim oluşturmuştu?
O dönemin meşhur siyasetçileri Demirel'di, Ecevit'ti, Türkeş'ti, Erbakan'dı ve hiç birisi milletin birbirine düşmesini, kardeşin kardeşi öldürmesini istemezdi.
Ama ideolojileri uğruna yaptıkları söylemler, verdikleri örnekler üstüne ekonomik krizler ve de o malum dış güçlerin gizli siyasetiyle millet birbirine düştü.
Bana göre darbe sonuçtu. Sebep siyasi liderler ve icraatlarıydı.
Bugüne gelelim
80 öncesi ülkemizde günde ortalama 20 kişi öldürülüyordu. Bugün daha fazla insan öldürülüyor.
Tek fark bu cinayetler siyasi ve ideoloji temelli değil. Ya ne? Mafya hesaplaşmaları, çıkar, rant çekişmeleri, terör, alacak-verecek tartışmaları, yan baktın kavgaları, aile içi bunalımlar, ekonomik sıkıntıların ortaya çıkardığı bunalımlar vs. Yani sonuçta yine insanlar ölüyor.
Peki, Sayın Erdoğan, Bahçeli, Kemal-Özgür Bey, Akşener, Özdağ gibi liderler insanların ölmesini ister mi? İstemez.
O zaman bu ölümlerin ve ortadaki ekonomik çöküş ve de milletin kindarlaşmasının sebebi mevcut anayasa mı?
Ya devlet kurumlarının karşı karşıya getirilmesi!
Bir soru daha: Sayın iktidar! Bir örnek verin ve deyin ki, mevcut kanunlar çerçevesinde şu şu icraatları yapmak istedik ama öyle bir noktaya geldik ki, kanun önümüzü kesti. Var mı böyle bir örneğiniz?
İhtiraslarınız için bu milletin-devletin bekası ile oynamayın…
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025