'Bir anlaşma yaptığınızda anlaşmanıza bağlı kalın'
İmam Ali (a.s) buyurdu ki: “Bir anlaşma yaptığınızda anlaşmanıza bağlı kalın. Çünkü hiçbir kavimden, hiçbir nimet ve bolluk günaha düşmedikçe alınmamıştır
17.01.2025 06:42:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
İmam Ali (a.s) buyurdu ki: "Bir anlaşma yaptığınızda anlaşmanıza bağlı kalın. Çünkü hiçbir kavimden, hiçbir nimet ve bolluk günaha düşmedikçe alınmamıştır.
Allah-u Teâla kulları hakkında zulmedici değildir. Eğer bela inmeden önce duada bulunurlarsa, nimetleri ellerinden çıkmaz.
Eğer bela indikten veya nimet elden çıktıktan sonra samimi olarak Allah'a yönelirlerse, gevşeklik ve israfta da bulunmazlarsa, Allah-u Teâla onların bütün kötülüklerini ıslah eder ve elden çıkmış tüm nimetlerini de kendilerine geri çevirir.
Müslüman sıkıntıya düştüğünde Rabbinden şikâyet etmemelidir; ama (sıkıntılardan) dolayı O'na şikâyet etmelidir.
Çünkü bütün işlerin anahtarı, yerdeki ve gökteki ve bunların arasındaki bütün şeylerin tedbiri O'nun elindedir. O büyük arşın Rabbidir ve bütün hamtlar âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.
Müslüman bir kimse, hükmüne güvenmediği ve toplumda Allah'ın emrini icra etmeyen bir kimsenin emri altında cihada gitmemelidir. Gidip ölürse, hakkımızı gasp ve kanımızı dökmekte düşmanımıza yardımda bulunmuştur; ölümü de cahiliye ölümüdür.
Biz, Ehlibeyt'i anmak, pisliğe, hastalıklara, şüphe ve günah vesvesesine şifadır ve bizim sevgimiz Allah'ın rızasıdır.
Emirlerimizi dinleyen, yolumuza koyulan ve yolumuzu kabullenen kimseler, yarın Firdevs cennetinde bizimle beraber olacaklardır. Bizim hükümetimizi bekleyen, Allah yolunda kendi kanına boyanan kimse gibidir.
Kim, bizi bir savaşta görür ve yardım dileme feryadımızı duyar da yardımımıza koşmazsa, Allah-u Teâla onu yüzü üstü cehenneme atar. İnsanların yeniden dirilip yolların daraldığı zamanda (kıyamet günü), cennetin kapısı biziz.
Biz Hıtta (mağfiret) kapısıyız; o kapı selamet ve kurtuluş kapısıdır; o kapıdan giren kurtuluşa erer; ondan geri kalan ise helak olur.
Allah-u Teâla bizimle (insanların yaratılışını) başlatmıştır; bizimle sona erdirecektir. Bizimle istediği şeyi yok eder; bizimle zamanın zorluklarını uzaklaştırır ve bizim vesilemizle yağmur yağdırır.
Sakın aldatıcı şeytan sizi aldatmasın. Eğer Kaim'imiz (Hz. Mehdi) kıyam ederse, gök yağmurunu yağdıracak; yeryüzü otlarını bitirecek; kulların kalbinden düşmanlık silinecek; evcil ve yırtıcı hayvanlar birbirleriyle uzlaşacaktır, kaynaşacaktır; öyle ki, bir kadın başında sepet, Irak ile Şam arasında gidip geldiğinde, ayağını yeşillikten başka bir şeyin üzerine basmayacaktır; hiçbir yırtıcı hayvan onu ürkütüp korkutmayacaktır.
Eğer düşmanlar arasında kalmanın ve duyduğunuz incitici sözlere karşı sabretmenin mükâfatını bilseydiniz, gözleriniz ışıklanırdı.
Eğer beni kaybederseniz, benden sonra karşılaşacağınız zulüm, tecavüz, ayrım, ilâhî haklara itinasızlık ve can korkusu gibi (tatsız) olaylardan dolayı ölümü arzulayacaksınız.
İşte böyle bir zamanda hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'ân'a) sarılın ve tefrikaya düşmeyin; sabra, namaza ve takiyeye sarılın.
Bilin ki, Allah-u Teâla kullarının (söz ve amellerinde) çeşitli renklere girmelerini sevmez." (Hasan b. Ali el-Harrani, Tuhefu'l Ukul eserinden)
Allah-u Teâla kulları hakkında zulmedici değildir. Eğer bela inmeden önce duada bulunurlarsa, nimetleri ellerinden çıkmaz.
Eğer bela indikten veya nimet elden çıktıktan sonra samimi olarak Allah'a yönelirlerse, gevşeklik ve israfta da bulunmazlarsa, Allah-u Teâla onların bütün kötülüklerini ıslah eder ve elden çıkmış tüm nimetlerini de kendilerine geri çevirir.
Müslüman sıkıntıya düştüğünde Rabbinden şikâyet etmemelidir; ama (sıkıntılardan) dolayı O'na şikâyet etmelidir.
Çünkü bütün işlerin anahtarı, yerdeki ve gökteki ve bunların arasındaki bütün şeylerin tedbiri O'nun elindedir. O büyük arşın Rabbidir ve bütün hamtlar âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.
Müslüman bir kimse, hükmüne güvenmediği ve toplumda Allah'ın emrini icra etmeyen bir kimsenin emri altında cihada gitmemelidir. Gidip ölürse, hakkımızı gasp ve kanımızı dökmekte düşmanımıza yardımda bulunmuştur; ölümü de cahiliye ölümüdür.
Biz, Ehlibeyt'i anmak, pisliğe, hastalıklara, şüphe ve günah vesvesesine şifadır ve bizim sevgimiz Allah'ın rızasıdır.
Emirlerimizi dinleyen, yolumuza koyulan ve yolumuzu kabullenen kimseler, yarın Firdevs cennetinde bizimle beraber olacaklardır. Bizim hükümetimizi bekleyen, Allah yolunda kendi kanına boyanan kimse gibidir.
Kim, bizi bir savaşta görür ve yardım dileme feryadımızı duyar da yardımımıza koşmazsa, Allah-u Teâla onu yüzü üstü cehenneme atar. İnsanların yeniden dirilip yolların daraldığı zamanda (kıyamet günü), cennetin kapısı biziz.
Biz Hıtta (mağfiret) kapısıyız; o kapı selamet ve kurtuluş kapısıdır; o kapıdan giren kurtuluşa erer; ondan geri kalan ise helak olur.
Allah-u Teâla bizimle (insanların yaratılışını) başlatmıştır; bizimle sona erdirecektir. Bizimle istediği şeyi yok eder; bizimle zamanın zorluklarını uzaklaştırır ve bizim vesilemizle yağmur yağdırır.
Sakın aldatıcı şeytan sizi aldatmasın. Eğer Kaim'imiz (Hz. Mehdi) kıyam ederse, gök yağmurunu yağdıracak; yeryüzü otlarını bitirecek; kulların kalbinden düşmanlık silinecek; evcil ve yırtıcı hayvanlar birbirleriyle uzlaşacaktır, kaynaşacaktır; öyle ki, bir kadın başında sepet, Irak ile Şam arasında gidip geldiğinde, ayağını yeşillikten başka bir şeyin üzerine basmayacaktır; hiçbir yırtıcı hayvan onu ürkütüp korkutmayacaktır.
Eğer düşmanlar arasında kalmanın ve duyduğunuz incitici sözlere karşı sabretmenin mükâfatını bilseydiniz, gözleriniz ışıklanırdı.
Eğer beni kaybederseniz, benden sonra karşılaşacağınız zulüm, tecavüz, ayrım, ilâhî haklara itinasızlık ve can korkusu gibi (tatsız) olaylardan dolayı ölümü arzulayacaksınız.
İşte böyle bir zamanda hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'ân'a) sarılın ve tefrikaya düşmeyin; sabra, namaza ve takiyeye sarılın.
Bilin ki, Allah-u Teâla kullarının (söz ve amellerinde) çeşitli renklere girmelerini sevmez." (Hasan b. Ali el-Harrani, Tuhefu'l Ukul eserinden)