Bilim adamları kendilerini manevi ilimlerden tamamen soyutlayarak olayları sadece maddi boyutuyla değerlendirmeye çalıştıklarından dolayı ciddi yanılgılara düşmüşlerdir.Yanlış temeller üzerine doğru binaların inşa edilmesi mümkün değildir. Şu bir gerçek ki, bu kainatı yoktan var eden Cenabı Hak, elbette ki yarattığı mahlukat hakkında en iyi bilgiye sahiptir.Allah (CC), bu bilgiyi gönderdiği kitaplar, resuller, nebiler ve onların varisi veliler vesilesiyle bize aktarmaktadır. Vahiy yoluyla, ilham yoluyla?Doruluğundan şüphe edilmeyecek olan ilim, bu Vehbi ilimdir.Eğer bilimsel çalışmalar bu ilmin kaynağına sadık kalarak yapılırsa insanlığın faydasına çok önemli ilerlemeler kaydedilir. Yoksa belki bir takım sonuçlara ulaşabilirsiniz, ama o sizi daha büyük kaosların içine sokabilir, insanoğluna büyük zararlar verebilir. Ayrıca ilmin kaynağından istifade etmeden atılan her bilimsel adım zaman, para ve emek kaybından başka bir şey değildir.Bilim adamları yıllarca Allah'ın varlığının inkârını, çalışmalarının temeline oturttular. Örneğin evrenin sonsuzluğuna inanıyorlardı. Daha son yıllarda keşfettiler ki, evren sonsuz değil ve genişliyor. Büyük bir hayal kırıklığına uğradılar.Halbuki bu gerçek 1400 yıl önce Kuran'da açık bir şekilde ifade ediliyordu."Biz göğü büyük bir kudretle bina ettik ve şüphesiz Biz, onu genişleticiyiz." (Zariyat suresi, 47)Temel bakış yanlış olunca bu gerçeğe ulaşmalarına rağmen hatalardan kurtulamadılar. Bu sefer de, "madem kâinat genişliyor o halde başlangıç bir nokta gibiydi" akıl yürütmesine gittiler.Big Bang teorisine göre, evrenin tüm materyali 13.7 milyar yıl önce bir noktada toplanmıştı. Bu 13.7 milyar rakamına da genişlemenin hızını hesaplayarak ulaşıyorlar. Varsayımlar devam ediyor: Bu nokta sıfır hacimli, sonsuz yoğunluklu, sonsuz enerjili olmalı ve bunların dağılması için büyük bir patlama (big bang) olmalı, sonra Higgs bozonu diye bir şey olmalı bu dağılan enerjiye kütle kazandırmalı, gezegenler, cisimler oluşmalı vs vs. Dikkat ederseniz Cenabı Hakk'ın "ol" emrine bir türlü gelemiyorlar. Temel felsefe, bilim mucizeyi kabul etmez şeklinde. Eğer bilim mucizeyi kabul etmezse bilimin temeli inkar üzerine kuruludur demektir. Bu doğru sonuca ulaştırmaz. Neticede, insanoğlunun var olduğundan bu yana bilimsel olarak kainatın sadece yüzde 4'ünü kavrayabildiği söyleniyor. Kalan kısmın yüzde 70'inin kara enerji, yüzde 20'sinin ise karanlık madde olduğu ifade ediliyor ve bunlar hakkında hiçbir net bilgiye sahip değiliz. Tabii bilindiği söylenilen bu yüzde 4'lük kısmın da ne kadarını tam olarak kavrayabilmişler. Örneğin CERN laboratuarlarında yapılan deneyin temel amacının maddeyi tanımak olduğu söyleniyor. Yani yüzde 4'lük kısmın ana unsuru madde hakkında da temel bir bilgiye sahip değiliz.Maddenin tanımında, "enerjinin yoğunlaşmış hali" deniliyor. Enerji ise maddenin yoğunlaşmamış hali olarak tanımlanıyor. Yani madde, aslı bilinmeyen bir unsurla tanımlanıyor. Yani sıfıra sıfır elde var sıfır.Bütün bu gerçekler insanoğlunun Cenabı Hakk'ın iradesi karşısındaki acziyetini net olarak göstermektedir. Ama bu gerçekleri görmeyip hala yaratana kafa tutmaya çalışan ve kendisine bilim adamı diyenler var. Daha da ilginci hala yanlış temeller üzerine oturan bu bilim adamlarından medet ummaya çalışan ilahiyatçılarımız, sözde hocaefendilerimiz de mevcut.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025