Besmelenin mahiyetini biliyor muyuz? -1-
Cenâb-ı Hakk, “Rahmân ve Rahim olan Allah’ın adıyla” başlamamızı, yani besmele okumamızı istiyor
31.10.2024 08:17:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Cenâb-ı Hakk, "Rahmân ve Rahim olan Allah'ın adıyla" başlamamızı, yani besmele okumamızı istiyor.
Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyurdu: "Herhangi mühim-şerefli bir işe ism-i İlâhî ile (besmele ile) başlanılmazsa o iş noksandır."
Yine bu hadisin mânâsına benzer anlamlı hadislerde besmele'nin önemi şöyle hatırlatılmaktadır:
"Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Abdesti olmayanın namazı olmaz. Üzerine Allah'ın adını anmayanın (besmele çekmeyenin) abdesti de abdest değildir."
"Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Bir kimse abdeste başlarken Allah'ı zikrederse, vücudunun tümü temizlenir. Allah'ın adını anmazsa yalnız abdestte yıkanan yerler temizlenir."
İslam'ın her işe besmele ile başlanmasını emretmesinin büyük hikmetleri vardır.
Nitekim Süleyman Çelebi, Mevlid-i Şerif'te;
"Allah adın zikredelim evvela,
Vacib oldu cümle işte her kula. Allah adın her kim ol evvel ana
Her işi asan eder Allah ona.
Allah adı olsa her işin önü, Asla ebter olmaz o işin sonu" demek sûretiyle Allah'ın adının her an zikredilmesinin gerekliliğini ifade eder.
Her işe başlarken Allah'ı hatırlamak, O'na sığınmak, mü'minin güzel vasıflarındandır. Bu durum füyûzât-ı İlâhîyeyi kesbe vesiledir.
Zira Peygamber Efendimizin bildirdiğine göre, besmele çeken kulun günahları bağışlanır:
Enes'den, "Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 'Kişiye sofrası kurulduktan sonra henüz kaldırılmadan bağışlanır.'
'Niçin böyle olur ey Allah Resûlü!' diye sorduklarında şöyle buyurmuştur: 'Çünkü o, sofra kurulduğu zaman besmele çeker, kaldırıldığı zaman elhamdülillah, der.'"
Günahları bağışlanan kulun kalbi paslardan arınır. Kul, Allah'ın adını anarak, zikrederek oraya Cenâb-ı Hakk'ı çağırır. Böylece orası tecelligâh-ı İlâhî olur. Bu durumda, iş ve söze besmele ile başlamak, mârifetullaha da vesiledir.
Şeytan, fitne ve fesadını icra ederek mü'minin kalbini istilaya çalışır. Bu onun tabii ve aslî vazifesidir. Bu gerçek Kur'ân-ı Kerim'de şöyle anlatılır:
"İblis dedi ki: Öyle ise beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onları saptırmak için Senin doğru yolunun üstüne oturacağım. Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen, onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın!" dedi.
Bu sebeple istiazeyi (Allah'a sığınmayı) ihmal veya terk etmek en büyük gaflettir.
Şeytan'ın giremeyeceği kalp, ârifibillah olan mârifet ehli, Hakk dostu mü'minin kalbidir. Bu gerçeğe işaretle Cenâb-ı Hakk;
"Şüphesiz kullarım üzerinde Senin bir hâkimiyetin yoktur. Ancak azgınlardan Sana uyanlar müstesna" buyurdu.
Şeytan'ın korktuğu ve ürktüğü kişi ârif olan kişidir. Çünkü onda zuhûr eden tevhiddir, Hakikat-i Muhammedî'dir. Kul, "euzu besmele"yi okuyunca, yani Allah'ın adını anıp O'na sığınınca, Şeytan'ın şerrinden korunur:
Âişe'den (radiyallahu anhâ) rivâyetle Peygamber Efendimiz şöyle buyurur: "Biriniz yemek yerken 'bismillah" desin; başta söylemeyi unutursa sonunda 'bismillahi fî evvelihi ve âhirihi/Başında da, sonunda da Allah'ın ismiyle' desin."
Câbir'den (radiyallahu anh); "Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
Kim evine döndüğünde, içeriye girerken ve yemek yerken Allah'ın adını anarsa, Şeytan (avanesine), 'Burada ne yatacak yeriniz, ne de akşam yemeğiniz var' der.
Kişi eve girerken besmele çekip de yemek yerken çekmezse; Şeytan (avanesine) şöyle der: 'Siz yemeğe yetiştiniz fakat (size) geceleme yok.'
Kul ne evine girerken, ne de yemek yerken besmele çekmezse, Şeytan (avanesine) şöyle der: 'Hem yatacak yere, hem de akşam yemeğine yetiştiniz.'"
İbn Abbâs'dan, "Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Sizden biri ailesi ile cinsî temas kurarken, 'Bismillah, Allah'ım! Şeytan'ı bizden uzaklaştır, rızık olarak ihsan edecek olduğun çocuktan da onu uzaklaştır' diye dua edip sonra aralarındaki bu temastan çocuk takdir edilirse; Şeytan ona asla zarar veremez."
Besmeleyi okuyan ve her işinde Allah'ı anan kul, sadece Şeytan'ın şerrine karşı değil, her türlü korumaya alınır. (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)
Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyurdu: "Herhangi mühim-şerefli bir işe ism-i İlâhî ile (besmele ile) başlanılmazsa o iş noksandır."
Yine bu hadisin mânâsına benzer anlamlı hadislerde besmele'nin önemi şöyle hatırlatılmaktadır:
"Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Abdesti olmayanın namazı olmaz. Üzerine Allah'ın adını anmayanın (besmele çekmeyenin) abdesti de abdest değildir."
"Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Bir kimse abdeste başlarken Allah'ı zikrederse, vücudunun tümü temizlenir. Allah'ın adını anmazsa yalnız abdestte yıkanan yerler temizlenir."
İslam'ın her işe besmele ile başlanmasını emretmesinin büyük hikmetleri vardır.
Nitekim Süleyman Çelebi, Mevlid-i Şerif'te;
"Allah adın zikredelim evvela,
Vacib oldu cümle işte her kula. Allah adın her kim ol evvel ana
Her işi asan eder Allah ona.
Allah adı olsa her işin önü, Asla ebter olmaz o işin sonu" demek sûretiyle Allah'ın adının her an zikredilmesinin gerekliliğini ifade eder.
Her işe başlarken Allah'ı hatırlamak, O'na sığınmak, mü'minin güzel vasıflarındandır. Bu durum füyûzât-ı İlâhîyeyi kesbe vesiledir.
Zira Peygamber Efendimizin bildirdiğine göre, besmele çeken kulun günahları bağışlanır:
Enes'den, "Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 'Kişiye sofrası kurulduktan sonra henüz kaldırılmadan bağışlanır.'
'Niçin böyle olur ey Allah Resûlü!' diye sorduklarında şöyle buyurmuştur: 'Çünkü o, sofra kurulduğu zaman besmele çeker, kaldırıldığı zaman elhamdülillah, der.'"
Günahları bağışlanan kulun kalbi paslardan arınır. Kul, Allah'ın adını anarak, zikrederek oraya Cenâb-ı Hakk'ı çağırır. Böylece orası tecelligâh-ı İlâhî olur. Bu durumda, iş ve söze besmele ile başlamak, mârifetullaha da vesiledir.
Şeytan, fitne ve fesadını icra ederek mü'minin kalbini istilaya çalışır. Bu onun tabii ve aslî vazifesidir. Bu gerçek Kur'ân-ı Kerim'de şöyle anlatılır:
"İblis dedi ki: Öyle ise beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onları saptırmak için Senin doğru yolunun üstüne oturacağım. Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen, onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın!" dedi.
Bu sebeple istiazeyi (Allah'a sığınmayı) ihmal veya terk etmek en büyük gaflettir.
Şeytan'ın giremeyeceği kalp, ârifibillah olan mârifet ehli, Hakk dostu mü'minin kalbidir. Bu gerçeğe işaretle Cenâb-ı Hakk;
"Şüphesiz kullarım üzerinde Senin bir hâkimiyetin yoktur. Ancak azgınlardan Sana uyanlar müstesna" buyurdu.
Şeytan'ın korktuğu ve ürktüğü kişi ârif olan kişidir. Çünkü onda zuhûr eden tevhiddir, Hakikat-i Muhammedî'dir. Kul, "euzu besmele"yi okuyunca, yani Allah'ın adını anıp O'na sığınınca, Şeytan'ın şerrinden korunur:
Âişe'den (radiyallahu anhâ) rivâyetle Peygamber Efendimiz şöyle buyurur: "Biriniz yemek yerken 'bismillah" desin; başta söylemeyi unutursa sonunda 'bismillahi fî evvelihi ve âhirihi/Başında da, sonunda da Allah'ın ismiyle' desin."
Câbir'den (radiyallahu anh); "Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
Kim evine döndüğünde, içeriye girerken ve yemek yerken Allah'ın adını anarsa, Şeytan (avanesine), 'Burada ne yatacak yeriniz, ne de akşam yemeğiniz var' der.
Kişi eve girerken besmele çekip de yemek yerken çekmezse; Şeytan (avanesine) şöyle der: 'Siz yemeğe yetiştiniz fakat (size) geceleme yok.'
Kul ne evine girerken, ne de yemek yerken besmele çekmezse, Şeytan (avanesine) şöyle der: 'Hem yatacak yere, hem de akşam yemeğine yetiştiniz.'"
İbn Abbâs'dan, "Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Sizden biri ailesi ile cinsî temas kurarken, 'Bismillah, Allah'ım! Şeytan'ı bizden uzaklaştır, rızık olarak ihsan edecek olduğun çocuktan da onu uzaklaştır' diye dua edip sonra aralarındaki bu temastan çocuk takdir edilirse; Şeytan ona asla zarar veremez."
Besmeleyi okuyan ve her işinde Allah'ı anan kul, sadece Şeytan'ın şerrine karşı değil, her türlü korumaya alınır. (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)