İslam'da harp durup dururken bir taarruz değil, savunmaya yöneliktir ve cihad, tebliğin sonuçsuz kaldığı yerde başvurulan son çaredir. Allah'a gidişteki engelleri ortadan kaldırmak için yapılır İslam, kültür hayatına muamelatın bir dalı olarak büyük önem vermiştir. Kulluk gayesini yakalamakta kültürün hayatî önemi vardır, çünkü kültür hayatı kulluğun yolunu ve keyfiyetini tarif eder, tayin eder.İslam, kültür hayatının temeli olan talim ve terbiyeye büyük önem vermiştir. Çünkü Tevhid akidesi, kalbi bir tasdik olması yanında aynı zamanda ilimdir, hikmettir. İslam muamelatında hoca-talebe münasebetleri büyük önemi haizdir. Resuli Ekrem'in (sav) terbiye edicisi bizzet Cenab-ı Hakk'tır. Sahabenin terbiyecisi bizzat Resulullah'tır. İslam'da ilim öğrenmek Hakk'a kulluğun en büyük en büyük vasıtası kabul edilmiş ve kadın ve erkek her Müslümana farz kılınmıştır. Diğer yandan ilim-amel-ihlas üçlüsünün birbirinden ayrılmaz esaslar olduğu vurgulanmıştır.Esasen Allah'a kulluk bir ilim ve terbiye işidir. Allah'a kulluğun esası, marifetullahtır. Marifetullah ise, Allah'ı tanıtan ilimdir. Keza Allah'a kulluk, bir terbiye işidir ki, nefs terbiye ve tezkiyesi ile Hakk'a gidişin engelleri kaldırılsın. İyiliği emretmek ve kötülükten yasaklamak da kültür hayatının muamelat yönünü teşkil eder. Hakk'ın hakimiyeti için emri bi'l ma'ruf ve nehyi ani'l münker iki önemli farzdır:"Sizden, iyiye çağıran, doğruluğu emreden ve fenalıktan men eden bir cemaat olsun. İşte, başarıya erişenler yalnız onlardır" (Al-i İmran, 104).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.