Bundan 19 yıl önce İsrail Savunma Bakanlığı görevini icra ettiği sırada Lübnan'da Birleşmiş Milletler denetimindeki Şabra ve Şatilla mülteci kamplarında 2 bin masum Filistinliyi katlettiren İsrail Başbakanı Ariel Şaron, bugün başlayacağı resmi Türkiye ziyareti öncesinde Anadolu Ajansı'na verdiği mülakatta, "eski Şaron olduğunu, değişmediğini" bir kez daha vurguladı! Bu yılın şubat ayında yapılan seçimlerde İsrail halkının yüzde 60'ının oyunu alarak, bir önceki başbakan Ehud Barak'ı yenilgiye uğratan Şaron, aradan geçen 3 ay içinde de 'değişmediğini, insan kasabı ruhunu' koruduğunu Filistinlilere yaptığı zulümle bir kez ortaya koydu.
Değişmek de ne demek?
Başbakan Şaron, "Bir zamanlar aşırı uçta bir politikacı olarak kabul ediliyordunuz, şimdi popüler bir başbakansınız, İsrail mi değişti, Ariel Şaron mu?" sorusunu şu cevabı verdi:
"Ben hala aynı Şaron'um, ancak insanlar durumu daha iyi anlamaya başladılar. Acı verici tavizler vermeye hazırım, fakat Yahudilerin güvenliğini koruma konusuna gelince aynı Şaron'um, bu konuda taviz vermem söz konusu değil!"
Ne zaman Miloseviç gibi paketlenecek?
Ankara'da el üstünde tutulacağından en küçük bir şüphemiz bulunmayan Ariel Şaron, yaptığı ve yaptırdığı cinayetler itibariyle Bosna'da 250 bin Boşnağı katlettiren Sırp lider Miloseviç'e benziyor. Ancak bir farkla! Miloseviç ABD ve Avrupa Birliği'nden gelecek 'dolarlar' karşılığında, göstermelik de olsa Hollanda'nın Lahey kentindeki Uluslararası Savaş Suçluları Mahkemesi'ne teslim edildi. Ancak benzer cinayetleri işleyen yani 'insanlığa karşı suç işleyen' Şaron ise, ülkesine başbakan seçildi ve seçildiği günden bu yana da 'insanlığa karşı' suç işliyor. Ancak Şaron'un Şabra ve Şatilla'daki cinayetleri nedeniyle Belçika'da yargılanması ihtimali ortaya çıktı. Bir grup avukat, Şaron aleyhine Belçika mahkemelerinde dava açtı. Çünkü Belçika yasaları, 'insanlığa karşı suç işleyenlere' karşı ülke mahkemelerinde ceza davası açılabileceğine imkan tanıyor. Ancak, bu dava uluslararası Yahudi kuruluşları dikkate alındığında, Belçika açısından ciddi sıkıntılara yol açmış durumda. Bakalım adalet mi kazanacak, yoksa Yahudi lobileri mi? Avrupa adaleti açısından önemli bir turnusol testi olacak bu.
Barış rolünü oynayacak!
Göreve geldiğinden bu yana İsrail ordusunu tankları, topları, füzeleriyle Filistinlilerin üzerine salan ve yüzlerce Filistinliyi tıpkı 1982'de olduğu gibi çoluk çocuk demeden katlettiren Şaron, Ankara ziyaretinde, "Barıştan başka seçenek yok" mesajı vermeye özen gösterecek!
Şaron'un ziyaretinde bir başka dikkat çeken nokta ise, tıpkı temmuzda Türkiye'ye gelen İsrai Savunma Bakanı Binyamin Ben Eliezer ve İsrail Genelkurmay Başkanı Şaul Mofaz gibi 'geldiği gün ülkesine' dönecek olması. Gerekçe ise 'güvenlik meselesi'. Birileri Filistinlilerin katledilmesi için emir vermeli ya!
Şaron'un yarınki günübirlik çalışma ziyareti öncesinde, hem Filistinliler hem de İsrailliler karşı tarafa Türkiye'den karşı tarafa baskı yapmasını isterken, Ankara'nın Şaron'a, bölgede şiddetin durması ve barış sağlanması yönündeki görüşlerini aktarması bekleniyor.
Filistin tarafı Türkiye'den, Şaron'a "Filistin halkına karşı giriştiğin savaş suçlarına son ver, siyasi müzakerelere başla, uluslararası gözlemcilere izin ver" mesajlarını iletmesini isterken; Şaron, "Türkiye'den Filistin lideri Yaser Arafat'a terörü durdurması için baskı yapmasını isteyeceğim. En büyük sorunumuz terör" diye konuştu.
Ankara, Arafat ile
temasa geçebilir
Şaron'un ziyaretinden sonra "Ankara'nın gerek görmesi durumunda" Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat'la da temasa geçmesi mümkün.
Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in, geçen hafta Mısır'dayken Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'le görüşmek için Kahire'ye gelecek olan Arafat'la biraraya gelme ihtimali doğmuş, ancak Mübarek-Arafat görüşmesinin iptal edilmesi nedeniyle bu buluşma mümkün olmamıştı.
Ankara'nın taraflardan birine evsahipliği yapması ya da o tarafla görüşmesinin ardından diğer tarafla da temasa geçmesi örneklerine daha önce de rastlanmıştı. İsrail'deki Şubat seçimlerinden galip çıkan Şaron, Özel Temsilcisi Meir Rosenne'i, Ankara'ya göndermiş, Ankara'ya Şaron'dan mesaj getiren Rosenne'den hemen sonra da Arafat sürpriz bir kararla Türkiye'yi ziyaret etmişti.
İsrail ile stratejik
ortaklık mı?
Bu arada ziyaret öncesinde İsrail basınında, iki ülkenin "stratejik ortaklığa" gitme yolunda olduğu yazılırken, Şaron, ilişkileri "demokrasilerin ittifakı" olarak tanımlamıştı!
İsrail'de yayımlanan Yediot Ahronot gazetesi, "iki ülke ilişkilerinin düzeyini daha da yükseltme zamanı geldiğini" savunurken, Arap ülkelerinde düşmanlık uyandırmamak için bu ittifakın "demokrasilerin ittifakı" olarak anılmasını önermişti.
Analiz: Recep BAHAR
Değişmek de ne demek?
Başbakan Şaron, "Bir zamanlar aşırı uçta bir politikacı olarak kabul ediliyordunuz, şimdi popüler bir başbakansınız, İsrail mi değişti, Ariel Şaron mu?" sorusunu şu cevabı verdi:
"Ben hala aynı Şaron'um, ancak insanlar durumu daha iyi anlamaya başladılar. Acı verici tavizler vermeye hazırım, fakat Yahudilerin güvenliğini koruma konusuna gelince aynı Şaron'um, bu konuda taviz vermem söz konusu değil!"
Ne zaman Miloseviç gibi paketlenecek?
Ankara'da el üstünde tutulacağından en küçük bir şüphemiz bulunmayan Ariel Şaron, yaptığı ve yaptırdığı cinayetler itibariyle Bosna'da 250 bin Boşnağı katlettiren Sırp lider Miloseviç'e benziyor. Ancak bir farkla! Miloseviç ABD ve Avrupa Birliği'nden gelecek 'dolarlar' karşılığında, göstermelik de olsa Hollanda'nın Lahey kentindeki Uluslararası Savaş Suçluları Mahkemesi'ne teslim edildi. Ancak benzer cinayetleri işleyen yani 'insanlığa karşı suç işleyen' Şaron ise, ülkesine başbakan seçildi ve seçildiği günden bu yana da 'insanlığa karşı' suç işliyor. Ancak Şaron'un Şabra ve Şatilla'daki cinayetleri nedeniyle Belçika'da yargılanması ihtimali ortaya çıktı. Bir grup avukat, Şaron aleyhine Belçika mahkemelerinde dava açtı. Çünkü Belçika yasaları, 'insanlığa karşı suç işleyenlere' karşı ülke mahkemelerinde ceza davası açılabileceğine imkan tanıyor. Ancak, bu dava uluslararası Yahudi kuruluşları dikkate alındığında, Belçika açısından ciddi sıkıntılara yol açmış durumda. Bakalım adalet mi kazanacak, yoksa Yahudi lobileri mi? Avrupa adaleti açısından önemli bir turnusol testi olacak bu.
Barış rolünü oynayacak!
Göreve geldiğinden bu yana İsrail ordusunu tankları, topları, füzeleriyle Filistinlilerin üzerine salan ve yüzlerce Filistinliyi tıpkı 1982'de olduğu gibi çoluk çocuk demeden katlettiren Şaron, Ankara ziyaretinde, "Barıştan başka seçenek yok" mesajı vermeye özen gösterecek!
Şaron'un ziyaretinde bir başka dikkat çeken nokta ise, tıpkı temmuzda Türkiye'ye gelen İsrai Savunma Bakanı Binyamin Ben Eliezer ve İsrail Genelkurmay Başkanı Şaul Mofaz gibi 'geldiği gün ülkesine' dönecek olması. Gerekçe ise 'güvenlik meselesi'. Birileri Filistinlilerin katledilmesi için emir vermeli ya!
Şaron'un yarınki günübirlik çalışma ziyareti öncesinde, hem Filistinliler hem de İsrailliler karşı tarafa Türkiye'den karşı tarafa baskı yapmasını isterken, Ankara'nın Şaron'a, bölgede şiddetin durması ve barış sağlanması yönündeki görüşlerini aktarması bekleniyor.
Filistin tarafı Türkiye'den, Şaron'a "Filistin halkına karşı giriştiğin savaş suçlarına son ver, siyasi müzakerelere başla, uluslararası gözlemcilere izin ver" mesajlarını iletmesini isterken; Şaron, "Türkiye'den Filistin lideri Yaser Arafat'a terörü durdurması için baskı yapmasını isteyeceğim. En büyük sorunumuz terör" diye konuştu.
Ankara, Arafat ile
temasa geçebilir
Şaron'un ziyaretinden sonra "Ankara'nın gerek görmesi durumunda" Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat'la da temasa geçmesi mümkün.
Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in, geçen hafta Mısır'dayken Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'le görüşmek için Kahire'ye gelecek olan Arafat'la biraraya gelme ihtimali doğmuş, ancak Mübarek-Arafat görüşmesinin iptal edilmesi nedeniyle bu buluşma mümkün olmamıştı.
Ankara'nın taraflardan birine evsahipliği yapması ya da o tarafla görüşmesinin ardından diğer tarafla da temasa geçmesi örneklerine daha önce de rastlanmıştı. İsrail'deki Şubat seçimlerinden galip çıkan Şaron, Özel Temsilcisi Meir Rosenne'i, Ankara'ya göndermiş, Ankara'ya Şaron'dan mesaj getiren Rosenne'den hemen sonra da Arafat sürpriz bir kararla Türkiye'yi ziyaret etmişti.
İsrail ile stratejik
ortaklık mı?
Bu arada ziyaret öncesinde İsrail basınında, iki ülkenin "stratejik ortaklığa" gitme yolunda olduğu yazılırken, Şaron, ilişkileri "demokrasilerin ittifakı" olarak tanımlamıştı!
İsrail'de yayımlanan Yediot Ahronot gazetesi, "iki ülke ilişkilerinin düzeyini daha da yükseltme zamanı geldiğini" savunurken, Arap ülkelerinde düşmanlık uyandırmamak için bu ittifakın "demokrasilerin ittifakı" olarak anılmasını önermişti.
Analiz: Recep BAHAR
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.