Gelelim Batı'daki insan hakları sürecine?1215 yılında Magna Carta Libertatum, Kral Yurtsuz John ile feodal beyler arasında yapılan bir antlaşmadır. Halktan ziyade derebeylerinin krala karşı özgürlüklerini koruyan bir antlaşmadır. 1679 Habeas Corpus Act ise, İngiltere'de vatandaşların mahkeme olmadan tutuklamalarını engelleyen bir antlaşmadır.
Ebu Garip ve Guantanamo örnekleri ortadaO dönemde ihlal edilen birey özgürlüklerini krala karşı korumak için yapılmıştır. Gerçi ABD'nin günümüzde Ebu Garip ve Guantanamo'da mahkeme kararı olmadan insanları tutuklaması ve her türlü işkenceye tabi tutması, Habeas Corpus Act'in sadece 1679 İngiltere'sinde değil, 2006 ABD'sinde de yürürlükte olmadığı göstermektedir. 1689 Haklar Bildirgesi (Bill of Rights), İngiltere'de kral ile parlamento arasında yapılmış; yine gasp edilmiş özgürlüklerin elde edilmesi için verilen bir mücadelenin ürünüdür.1789 Fransız İhtilali ile yayınlanan insan ve yurttaş hakları bildirgesi de, o dönemin şartlarında insan haklarının ayaklar altına alındığı Fransa'da bireylerin özgürlüklerini korumak için atılmış bir adımdır. 1948 İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve 1950 tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, 2. Dünya savaşının hemen arkasından, savaşta ortaya çıkan insan hakları ihlallerinin neticesinde alınmış kararlardır.
Batıda hep yönetim hakları gasp etmiş, halk ise ayaklanmıştırÖrnekleri çoğaltabiliriz? Ancak tarihin seyri içerisinde gördüğümüz manzara, yönetim yetkisini elinde tutanların insan haklarını hiçe sayması, bunun karşılığında ise vatandaşların yönetime, dolayısı ile devlete karşı kendi özgürlüklerini korumak için mücadele vermesinden başka bir şey değildir. Batı kültürünün temeli olan Helen ve Roma uygarlıkları ile Atina demokrasinde de durum yukarıda anlattıklarımızdan farklı değildir. Bu dönemde hakim olan düşünce; soylu, zengin ve güçlü olanların toplumun tamamı adına karar verebilme yetkisine sahip olduğu şeklinde idi. Demokrasi adı altında yapılan karar toplantılarına sadece belli sayıda imtiyazlı kimse katılırdı. Örneğin; Helen kentlerinden Sparta'da nüfusun 250 bin kişiye ulaştığı dönemlerde şehir meydanında yapılan karar toplantılarına katılma hakkı sadece 6 bin kişiye tanınmıştır. Hatta ileriki yıllarda bu sayı 700'e kadar düşmüştür. Sparta'da ayrıca tarımla uğraşanlar ve esir sınıflar vardı. Bunlar yoksul ve onursuz oldukları için yönetime katılmazlardı. Hiçbir siyasi hakları yoktu.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLER
Prof. Dr. İbrahim Arslanoğlu / Gazi Üniversitesi Öğretim ÜyesiTüketimi teşvik Prof. Dr. Baş'ın projesiDünya ekonomisi, büyük bir krizin içindedir ve serbest piyasa ekonomisi çoktan çökmeye başlamıştır. Nitekim ABD'deki konut kredilerinin geri dönmemesi, önce bankacılık kesimini sonra borsaları vurmuş olması, bu çöküşü su yüzüne çıkarmıştır. Sonra bu dalga dalga dünyaya yayılarak Asya ve Avrupa borsalarının da çökmesine sebep olmuştur. ABD'deki bu krizi Beyaz Saray, ekonomik paket ile tüketicinin cebine 168 milyar dolar koyarak çözmeyi planladı. Bundan başka ABD'nin emisyonu artırma, para basma veya borçlanma yoluna gidebileceği belirtiliyor. Halbuki Prof. Dr. Haydar Baş "Milli Ekonomi Modeli" adlı eserinde Türkiye'nin ürettiği mal ve hizmet karşılığı olarak senyoraj hakkını kullanarak para basması gerektiğini yıllarca önce yazmıştı. Ayrıca ABD yönetiminin bir defaya mahsus tüketiciyi desteklemesine karşılık Prof. Baş, herkese "Vatandaşlık Maaşı" ve Ev kadınlarına maaş verilerek tüketimin sürekli teşvik edilmesi gerektiğini ifade etmişti. Prof. Baş, "Sosyal Devlet Milli Devlet" adlı eserinde ise Milli Ekonomi Modelinin nasıl uygulanıp hayata geçirebileceğimizi kısaca şöyle açıklamıştır: "Herkese iş bulunacak, vatandaş aç ve açık bırakılmayacaktır. Ayrıca zengin fakir arasındaki eşitsizlik ortadan kaldırılacak, fakir çocukların kendilerini geliştirebilmeleri için fırsat eşitliği sağlanacaktır..."
Ebu Garip ve Guantanamo örnekleri ortadaO dönemde ihlal edilen birey özgürlüklerini krala karşı korumak için yapılmıştır. Gerçi ABD'nin günümüzde Ebu Garip ve Guantanamo'da mahkeme kararı olmadan insanları tutuklaması ve her türlü işkenceye tabi tutması, Habeas Corpus Act'in sadece 1679 İngiltere'sinde değil, 2006 ABD'sinde de yürürlükte olmadığı göstermektedir. 1689 Haklar Bildirgesi (Bill of Rights), İngiltere'de kral ile parlamento arasında yapılmış; yine gasp edilmiş özgürlüklerin elde edilmesi için verilen bir mücadelenin ürünüdür.1789 Fransız İhtilali ile yayınlanan insan ve yurttaş hakları bildirgesi de, o dönemin şartlarında insan haklarının ayaklar altına alındığı Fransa'da bireylerin özgürlüklerini korumak için atılmış bir adımdır. 1948 İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve 1950 tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, 2. Dünya savaşının hemen arkasından, savaşta ortaya çıkan insan hakları ihlallerinin neticesinde alınmış kararlardır.
Batıda hep yönetim hakları gasp etmiş, halk ise ayaklanmıştırÖrnekleri çoğaltabiliriz? Ancak tarihin seyri içerisinde gördüğümüz manzara, yönetim yetkisini elinde tutanların insan haklarını hiçe sayması, bunun karşılığında ise vatandaşların yönetime, dolayısı ile devlete karşı kendi özgürlüklerini korumak için mücadele vermesinden başka bir şey değildir. Batı kültürünün temeli olan Helen ve Roma uygarlıkları ile Atina demokrasinde de durum yukarıda anlattıklarımızdan farklı değildir. Bu dönemde hakim olan düşünce; soylu, zengin ve güçlü olanların toplumun tamamı adına karar verebilme yetkisine sahip olduğu şeklinde idi. Demokrasi adı altında yapılan karar toplantılarına sadece belli sayıda imtiyazlı kimse katılırdı. Örneğin; Helen kentlerinden Sparta'da nüfusun 250 bin kişiye ulaştığı dönemlerde şehir meydanında yapılan karar toplantılarına katılma hakkı sadece 6 bin kişiye tanınmıştır. Hatta ileriki yıllarda bu sayı 700'e kadar düşmüştür. Sparta'da ayrıca tarımla uğraşanlar ve esir sınıflar vardı. Bunlar yoksul ve onursuz oldukları için yönetime katılmazlardı. Hiçbir siyasi hakları yoktu.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLER
Prof. Dr. İbrahim Arslanoğlu / Gazi Üniversitesi Öğretim ÜyesiTüketimi teşvik Prof. Dr. Baş'ın projesiDünya ekonomisi, büyük bir krizin içindedir ve serbest piyasa ekonomisi çoktan çökmeye başlamıştır. Nitekim ABD'deki konut kredilerinin geri dönmemesi, önce bankacılık kesimini sonra borsaları vurmuş olması, bu çöküşü su yüzüne çıkarmıştır. Sonra bu dalga dalga dünyaya yayılarak Asya ve Avrupa borsalarının da çökmesine sebep olmuştur. ABD'deki bu krizi Beyaz Saray, ekonomik paket ile tüketicinin cebine 168 milyar dolar koyarak çözmeyi planladı. Bundan başka ABD'nin emisyonu artırma, para basma veya borçlanma yoluna gidebileceği belirtiliyor. Halbuki Prof. Dr. Haydar Baş "Milli Ekonomi Modeli" adlı eserinde Türkiye'nin ürettiği mal ve hizmet karşılığı olarak senyoraj hakkını kullanarak para basması gerektiğini yıllarca önce yazmıştı. Ayrıca ABD yönetiminin bir defaya mahsus tüketiciyi desteklemesine karşılık Prof. Baş, herkese "Vatandaşlık Maaşı" ve Ev kadınlarına maaş verilerek tüketimin sürekli teşvik edilmesi gerektiğini ifade etmişti. Prof. Baş, "Sosyal Devlet Milli Devlet" adlı eserinde ise Milli Ekonomi Modelinin nasıl uygulanıp hayata geçirebileceğimizi kısaca şöyle açıklamıştır: "Herkese iş bulunacak, vatandaş aç ve açık bırakılmayacaktır. Ayrıca zengin fakir arasındaki eşitsizlik ortadan kaldırılacak, fakir çocukların kendilerini geliştirebilmeleri için fırsat eşitliği sağlanacaktır..."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.