Tanzimat'la başlayan Batı hayranlığının farklı
zamanlarda, çok farklı yansımalarına şahit olduk.
Öyle ki, Batıcılığa karşı olduğunu söyleyenlerde
bile, o hayranlığın izleri gözlemlenmektedir.
Batı hayranları "biz adam olmayız" diyerek, kendi
kendilerini aşağılıyordu. Bu kişiler, adam olsun
diye çoluk çocuklarını eğitim için Batı ülkelerine
gönderdiler. O ülkelerde eğitim alanların bazıları,
şöyle demeye başladılar: "Biz dünyada herkesle
ve her ülkeyle yarışabilecek donanımdayız."
"Buyurun, yarışın da görelim" denildiğinde, bin
dereden su getirdiler, yine milletimizi suçladılar.
Batı ülkelerinin yabancılara eğitim vermekteki
amacı, kelimenin tam anlamıyla devşirmektir.
Elbette o ülkelerde eğitim alanların hepsi
devşirilmiyor, aralarında milli hassasiyetini
koruyanlar, hatta daha çok artıranlar da çıkıyor.
Ancak genel durum söylediğimiz çerçevededir.
Özellikle ekonomi alanında eğitim alanların
devşirilmesine, daha doğru deyişle ekonomik
tetikçi olarak yetiştirilmesine büyük önem
veriyorlar. Bunu şöyle yapıyorlar:
Başta ABD olmak üzere Batı ülkelerinin ekonomi
fakültelerinde, ulus-üstü şirketlerin çıkarlarına
uygun fikirlere, bilimsel bir kılıf giydirilerek
öğrencilere okutulmaktadır. Dahası başarılı
öğrencilere aynı fikirler üzerinde mastır ve
doktora yaptırılır. Bunu yapan öğrenciler,
kendilerini bilimsel bir çalışma yapmış ve bilim
adamı olmuş zannederler.
Bilimsel bir unvan alarak ülkelerine dönen o
öğrencilere, ülkelerinde büyük itibar edilir, tüm
kapılar önlerine açılır, kendilerine makam ve
mevki verilir. Batı'yı görmemiş Batı hayranları,
onların söylediklerini sorgusuz, sualsiz kabul
eder, papağan gibi tekrarlarlar. Böylece aldatma
zincirleme sürer gider.
Batı'da ekonomi eğitimi alanların hepsinin de
aynı olduğunu söylemek istemiyoruz. Tabii ki,
onlar içerisinde de istisnalar vardır. O istisna
kişiler, Batı'da öğrendiklerini mutlak hakikat
süzgecinden geçirir ve medeniyetimizin
değerleriyle mukayese ederler. Doğru
bulduklarını ancak ondan sonra kullanırlar.
Batı'da eğitim alıp da ülkesine faydalı olanlar, işte
bu tiplerdir.
Bütün bunları anlatmamızın nedeni şudur: AKP
yerli ve milli olma iddiasındadır. Seçmenleri de
ona bu gözle bakmaktadır. Ne var ki AKP, Batı'da
ekonomi eğitimi alanlara büyük önem vermekte
ve güvenmektedir. Bu yüzden ekonomi
yönetiminin beyin takımını, ABD'de ekonomi
eğitimi almış, milletine üstten bakan, fakat
Batılılar karşısında boynu eğik kişilerden
oluşturmuştur.
ABD'de ekonomi eğitimi alanlar, -istisnalar hariç-
ne devleti, ne milleti düşünürler. Onların tek
düşüncesi, ulus-üstü şirketlerin çıkarlarıdır.
Çünkü bu kişiler, ekonomi denilince, yalnızca
bunu anlarlar.
AKP hükümetlerinin, ekonomi uygulamalarını,
ekonomi yönetimindeki tutum ve davranışlarını,
Batı hayranlığının farklı bir yansıması olarak
değerlendirmek gerekir. Dileriz, yeni AKP
hükümeti, çok kötü bir sonuçla karşılaşmadan, bu
politikayı değiştirir ve Milli Ekonomi Modeli
gerçeğine başvurur.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018