Başörtüsü düşmanı Jim Zaza Ülker’in tepesine nasıl oturdu?

Geçtiğimiz Salı günü cep telefonum çaldı:
- “Sabahattin bey ben Zuhal Şekerci!
- Affedin beni, hatırlayamadım!
- “Ülker Gurubunun Basın ve Halkla İlişkiler Koordinatörüyüm. Sizinle yine bir yazınız sonrasında konuşmuştum.”
- Tamam şimdi hatırladım, nasılsınız!
- “Teşekkür ederim. Bugünkü ‘Abdestli Siyonistler’ başlıklı yazınız için aradım. Keşke yazınız öncesinde bizi arasaydınız.”
- Yazımda itham ve suçlama yok, soru var. Cevap gönderirseniz yayınlayacağımı belirttim.”
- Yazınızı Yönetim Kurulu Başkanımız Murat Ülker bey de sabah okudular ve bana şunu söylediler?
- Neyi?
- “Murat Ülker bey, “Sabahattin bey’e kendimizi anlatmamız lazım, yanlış enforme ediliyor” dediler. İsterseniz sizi Murat bey’le bir araya getirebilirim!”
- Yazımda da belirttim bana o bilgileri içeren dosya kargo ile geldi ve gurubunuzun içinden gönderilmiş. Murat bey’le görüşmeye gelince, benim gurubunuza bir kastım ve kinim yok ve olamaz. Yazdıklarım tamamen gazetecilik saiki iledir. Malumunuz ben Ankara’da yaşıyorum ama İstanbul’a bir vesile ile geldiğimde Murat Bey’le elbette görüşürüm.”
- Ben sizi arayacağım.
Zuhal Şekerci’nin telefonda söyledikleri ve benim cevaplarım bunlardı.
Biz Ülker Gurubu ve onun Basın Koordinatörü’nden açıklama beklerken bir okurumdan “Fehmi Koru’nun Yeni Şafak Gazetesi’ndeki 15 Şubat 2008 Cuma tarihli yazısına bak” diye mesaj aldım.
İnternet’e girip yazıyı buldum.
İşte muhafazakar Fehmi Koru’nun Taha Kıvanç adıyla o gün yazdığı yazının girişi:  “Pepsi Cola Türkiye’de ‘Duygularını göster’ diye bir yarışma düzenlemiş. Yarışmaya katılacakların fotoğraflarında aranan şartlardan biri türbanlı olmamak… Peki Pepsi’nin Türkiye temsilcisi kim mi? ABD vatandaşı Jim Zaza!”
Yazının devamında Fehmi Koru Jim Zaza’yı başörtüsü düşmanı diye hedefe oturtuyor!
Ve heyhaaaat o Jim Zaza şimdi Ülker’in tepe yöneticisi yani Pepsi’den oraya transfer edilmiş!
Yoksa Jim Zaza hidayete erdi de Ülker onu ödüllendirmek için mi tepe yöneticisi yaptı!
Böyle bir şey olmadığına göre başörtüsü düşmanlığı tescilli bu Musevi Amerikalıyı transfer etmek niye ve dahası Fehmi Koru bu duruma niye susuyor?
Bu suskunluk iki yüzlülük ve çifte standart değil midir?
Sayın Zuhal Şekerci göndereceğiniz açıklama da bu konuda da bir izah olursa sevineceğiz. Bekliyoruz efendim!

“Dalgalar ülkeyi boğar” mesajının perde arkası
Malumunuz Başbakan Erdoğan 28 Şubat’la alakalı olarak yapılan soruşturma için, “Biz bundan fevkalade rahatsızız. Bu dalgalar böyle devam ederse ülkeyi boğar” şeklinde sözler etti.
Peki, bu sözler niçin ve ardında neler mi var?
1) Tayyip Erdoğan halen ABD’de Pentagon ile Suriye ve İran konularında görüşme halinde olan Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’e, kendini ve hükümetini şikayet etme gerekçelerini vermek istemiyor.
2) Tayyip Erdoğan ABD’nin Suriye ve İran konularında Türk Silahlı Kuvvetlerine ihtiyaç duyduğunu ve onun komutanını kırmayacağını bildiğinden TSK’ya karşı hasım bir tutum ve tavır içinde gibi görünmek istemiyor.
3) Dahası, Erdoğan ABD’nin emriyle yapılan 28 Şubat soruşturmasında ileri gidilmesinin geri tepebileceğinden endişeli.
4) Başbakan ayrıca TSK’ya karşı yapılan bu operasyonların askeri mağdur, kendini de mağrur bir konuma soktuğunu görüyor.
5) Tayyip bey halkın; yapılanın darbe soruşturmasından ziyade intikam algısı içinde olduğunu yaptırdığı anketlere öğrendi.
6) Bir başka boyut F Tipinin yargıdaki uzantılarına set çekmesidir!

Bakanından Başbakan’a Haşimi yalanlaması!
Çok değil iki gün önce:
Hatırlayın ne demişti Başbakan?
- Tarık El Haşimi hasta, iyileşince ülkesine dönecek!
Bu beyanın ertesinde Devlet Bakanı Bekir Bozdağ’ı dinliyoruz: “Başından beri destek verdiğimiz Haşimi’yi İnterpol’e iade etmeyiz!”
Hoppala!
Bir Başbakan’ı, bir de Bakanı Bozdağ’ın dediklerine bakın, hangisine inanacağız!
Tayyip bey hastalık bahanesine sığınırken Bekir bey gerçek niyeti açıktan ifşa ediyor!
Demek ki neymiş efendim, Başbakan’ın Haşimi hasta beyanı dün yazdığımız gibi kamuflaj imiş. Öyle olduğu zaten Haşimi’ye Belediye Misafirhanesinin tahsis edilmesi ile ortada!
Bu tablo AKP hükümetinin mezhepçilik batağına gömüldüğünün tescilidir!

ABD Elçisi Arınç’ı niye ziyaret etti?
Büyük yani emperyal devletlerde hiç bir şey tesadüfen olmaz!
Atılan her adım, yapılan her ziyaret bir anlam taşır!
Buradan hareketle ABD Ankara Büyükelçisinin önceki gün akşam saatlerinde BülentArınç’ı makamında ziyaret etmesinin mutlak bir mesajı vardır!
Peki, bu mesaj ne mi olabilir?
Tayyip Erdoğan Köşke çıkarsa Arınç’ın Başbakanlığını onay olabileceği gibi, onu markaja ya da yakın takibe alındığının belli edilmesi de olabilir!
Büyükelçinin nezaket ziyareti dediği 45 dakikalık bu buluşma hiç kuşkunuz olmasın amaçsız değildir!
İronik boyut bütün gençliği ABD ‘ye karşıtlıkla geçen Bülent bey’in yüz yüze geldiği bu ibret tablosudur!