'Güçlü bir askeri teşkilata sahip olmanın' ülkemiz açısından önemi bugünlerde çok daha iyi anlaşılıyor Son gelişmeler, Ortadoğu'da ve dolayısıyla dünya politikalarında söz sahibi olabilmek için 'Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gücünü korumanın' ne kadar hayati olduğunu gösteriyor. Dünyanın en güçlü ordularından birine sahip olmanın sadece 'sınırlarımızı korumak için değil', stratejik gelişmeler için kritik önem taşıdığı' su götürmez bir gerçek. Türklerin tarih boyunca devlet teşkilatlanmalarındaki yetenekleri önemli ölçüde ordularının gücü, tekniği ve büyüklüğü sayesinde ortaya çıkmış. Lübnan'a asker gönderme tartışmaları, Ortadoğu'daki etkinliğimiz ve gerek Brüksel'in (AB), gerekse Washington'un (ABD) Türkiye'ye yaklaşımları özünde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gücüyle yakından ilgilidir. Bu, konunun bir boyutu. İlber Ortaylı'nın 'bu coğrafyada Türkler bundan sonraki yüzyıllarda da güçlü askeri teşkilata sahip olacaklardır. Bu topraklarda öyle çok anti-militarist hava olmaz' değerlendirmesi tam da bu noktaya vurgu yapıyor. Konunun bir başka boyutuna eğilmek gerekiyor. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ yeni göreviyle birlikte yurt gezilerine başladı. Malatya ve Gaziantep'e gitti; önceki gün Hakkari'deydi. Çeşitli televizyon kanallarında Başbuğ Paşa'nın Hakkari'de halkla kurduğu sıcak ve samimi ilişkilerle ilgili haberleri dikkatlice izledim. Son günlerde İlker Başbuğ'un bölücü örgüt ve terörizmle mücadeleye ilişkin demeçlerini de bir kez daha okudum. Bir yandan 'yeni bir bölücü kalkışma' ifadeleri ve buna dönük 'kararlılık mesajları' dikkat çekiyor. Öbür yandan halkı kazanma çabaları en üst noktaya çıkartılıyor. Orgeneral Başbuğ, çok faydalı olduğuna inandığım 19 Temmuz 2005 tarihli biz Ankara temsilcilerine verdiği terör brifinginde tam da bu noktaya dikkat çekmişti. Bizlere bütün yönleriyle 'terör gerçeği'ni geleceğe dair perspektif ve öngörüler ışığında gösteren Başbuğ, 'terörle mücadele ederken, halkın devletin yani güvenlik güçlerinin yanında olmasının önemine' özellikle vurgu yapmıştı. Başbuğ, 'halkı kazanmak' ifadelerini kullanırken, Doğu ve Güneydoğu'daki vatandaşlarımızın devletin yanında olduğunu belirtmiş ve 'halkı kaybetmeyeceğiz' demişti. İşte Hakkari'den yansıyan o samimi diyaloglar bana bu sözleri hatırlattı. Ordu, o altın dengeyi yürürlüğe koymuş durumda. Bölücü teröre karşı en etkin ve tavizsiz mücadele ama halkla en yakın ve içten diyalog... Türk Silahlı Kuvvetleri son YAŞ toplantısıyla belirlediği yeni komuta kademesiyle işte bu politikayı uyguluyor. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın, Diyarbakır'da görev yaparken halk arasında 'Yaşar Baba' diye tanındığını hatırlatalım.Gazilerimizin çığlığı...Yeniden tırmandırılmaya çalışılan teröre karşı dün gazilerimizin çığlığını duyduk. '19 Eylül gaziler günü' nedeniyle bir açıklama yapan Türkiye Harp Malülü Gaziler, Şehit, Dul ve Yetimleri Derneği Genel Başkanlığı, son günlerdeki bir tartışmaya ilişkin görüşlerini kamuoyu ile paylaştılar. AKŞAM'ın dünkü haber sayfasında yer verilen bu açıklamada dost görünen bazı ülkelerin teröristlere destek vermesi eleştirilirken son günlerdeki bir tartışmaya ilişkin çarpıcı ifadelere yer verildi. Devletin PKK'lı teröristlere ödeme yapmasının şehit aileleri ile gazileri kahrettiği belirtilen açıklamada 'Biz gaziler olarak şehitlerimizin kemiklerinin sızlamaması için vatan ve bayrak aşkına teröristlere sağlanan imkanların kesilmesini bekliyoruz' denildi. Gazilerimize katılmamak mümkün mü? İsmail Küçükkaya/ Akşam
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.