Akşam gazetesinin manşetten duyurduğu habere göre Mesut Barzani, Irak'ın kuzeyinde fiili olarak kurduğu Kürdistan'ın uluslar arası düzeyde tanıtılması için yoğun bir çalışma içinde. Barzani ilk iş olarak, "166 ülkenin üye olduğu ve dünya deniz ticaretinin çatısı konumundaki Birleşmiş Milletler'in alt birimi Uluslararası Denizcilik Örgütü'ne (IMO) üyelik başvurusu yaptı."IMO'nun Genel sekreteri emekli Yunan Amirali Eftimous Mitropoulos'la Barzani arasındaki ilişkiler oldukça sıcak. Bu yüzden Barzani'nin talebi geri çevrilmeyecek gibi. Ayrıca İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw da Barzani'nin bu talebinin geri çevrilmemesi için Mitropoulos'a özel ricada bulunmuş. Barzani'nin, daha resmi olarak ilan edilmeyen Kürdistan'ını böyle bir örgüte üyelik için öne çıkarma cesareti, Kürdistan'la benzer gördüğü Hong Kong, Macua ve Danimarka'nın Faroe Adaları'nı emsal olarak görmesinden kaynaklanıyor. Onlar da tam bağımsız bir devlet değil, ancak özerk bir bölge olarak bu tür örgütlere üye olabilmişler. İşin ilginç tarafı, IMO'nun, 28 Kasım'da başlayacak Deniz Güvenliği Komite (MSC) toplantısı İstanbul'da yapılacak. Bu toplantıya Kürdistan temsilcisinin izleyici statüsünde davet edilmesi ihtimali oldukça yüksek. Türkiye'nin böyle bir emrivaki karşısında söyleyeceği -en azında AKP hükümeti bağlamında- pek bir şey yok. Paşa paşa kendisine dayatılan durumu kabullenecek!Peki Barzani madem Hong Kong örneğini benimsiyor, o halde neden Hong Kong'un üye olduğu, Gümrük İşbirliği Konseyi, BM Gıda ve Tarım Örgütü, Dünya Ticaret Örgütü, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası, Uluslararası Kalkınma Birliği, Uluslararası Finans Kuruluşu, Uluslararası Hidrografi Örgütü, Uluslararası Çalışma Örgütü, Uluslararası Denizcilik Uyduları Örgütü, Uluslararası Para Fonu, Uluslararası Telekomünikasyon Uyduları Örgütü, Uluslararası Telekomünikasyon Birliği, Uluslararası Tekstil ve Konfeksiyon Ofisi, Evrensel Posta Birliği, Dünya Sağlık Teşkilatı, Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü, Dünya Meteoroloji Örgütü gibi organizasyonlardan önce ille de Uluslar arası Denizcilik Örgütü'ne üyelikte ısrar ediyor.Bu üyelik talebi, hem Barzani'nin ileriye dönük planlarının hem de Irak'ın kuzeyindeki petrolleri kullanarak girdiği kirli ve tehlikeli pazarlıkları deşifre ediyor.Önce sondan başlayalım. Barzani'nin deniz filosu oluşturmak için yetki verdiği şirket, yaklaşık iki yıldır Kuzey Irak'ta petrol arama yetkisi verilen Norveç'li DNO şirketi. Bu şirketin en önemli ortağı İngilizler. Barzani'nin ilk aşamada petrol taşımak için kullanacağı ve yarım milyar dolar bütçe ayırdığı gemiler Rum bayraklı olacak. Yani Irak'ın kuzeyindeki Irak petrolleri üzerine odaklanan Norveç, Rum ve İngiliz üçgeni. IMO'nun Genel sekreteri Yunan Amirali Eftimous Mitropoulos'un sıcak temasları, İngiliz Dışişleri Bakanı'nın özel ricacı olması tesadüf değil anlayacağınız.Gelelim Barzani'nin bu filoyu kurma amacıyla, ileriye dönük kirli hesaplarına. Diyelim ki, Barzani Kürdistan'ı resmen de ilan etti. Bu devletin şu anki sınırlar göz önüne alındığında denizle hiçbir bağlantısı bulunmuyor. Nitekim zaman zaman Talabani de, denizle bağlantısı olmayan bir ülkenin ayakta kalma şansının olmayacağını ifade ediyor. O zaman bu devletin bir şekilde denize açılması gerekiyor. Kızıldeniz'den açılma ihtimali şu an için mümkün görünmüyor. Tek seçenek kalıyor; Türkiye üzerinden Akdeniz'e açılmak!Bunun için de Mersin üzerinde Barzani ciddi hesaplar yapıyor. Yeni Kürdistan'ın Mersin'den denize açılması üzerine yapılan planlar şu anda net bir şekilde ifade edilmese de, bunun üzerine alt yapı çalışmaları uzun zamandır başlatılmış durumda. Türkiye'nin özellikle PKK eylemleri ve provokatif girişimler noktasında kaşınan en önemli vilayetinin Mersin olması boşuna değil. Bayrak yakma girişimlerinin, polise saldırma eylemlerinin ve PKK mitinglerinin bu şehrimizde olması da tesadüf değil. Barzani'nin şirketlerinin Türkiye'deki temsilcilerinin Mersin'de ciddi yatırım yaptıkları ve hatta Mersin Serbest Ticaret Bölgesi ve İskenderun Limanı'na hakim duruma geldikleri yönünde ciddi veriler mevcut. Ayrıca Mersin'in şu anki siyasi ve etnik durumunun bölgenin kendi potansiyeli olmayıp, dışarıdan sistemli göçlerle oluşturulduğunu da hatırlatalım. Eğer bir gün Kürdistan denize açılacaksa- ki bu yönde önemli adımlar atılıyor- Mersin'den başka seçenekleri yok. Tedbir almakta daha fazla gecikirsek, Barzani adım adım başarıya ulaşacak.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012