Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Kuzey Irak'taki referandumdan sonra Irak ve yakın coğrafyasından bahsediyorum.
Türkiye'den gelen açıklamalar, Barzani'nin gerçekleştirdiği referandum sonuçlarını vakti zamanı geldiği zaman tekrar masaya koymak için bugün rafa kaldırması halinde her şeyin eskisi gibi olabileceğini mesajları veriyor.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Henüz iş işten geçmiş değil, Barzani yönetimi adım atabilir. Geri adım atılırsa ilişkilerimiz normalleşir" dedi.
Yani Barzani, "tamam ben geri adım atıyorum bağımsızlık ilan etmeyeceğim" demesi halinde Türkiye, referandum hiç yapılmamış gibi ilişkilerini yürütmeye devam edecek.
Gerçekten hiçbir şey olmadı mı?
Buna evet demek mümkün değil.
Bir kere Barzani bugün rafa kaldırsa bile bağımsızlığa yüzde 92 oranında evet denmiş olan referandum sonuçlarını en uygun zamanda yeniden masaya koyacaktır. Artık bir referanduma bile gerek duymadan bağımsızlık konusu kendisi için en uygun zamanda gündeme getirecektir.
Artık hiçbir şey olmamış gibi davranmak bugüne kadar Barzani bağlamında yapılan yanlışlar silsilesinin aynen devam etmesi anlamına gelecektir.
ABD kulak mı çekti?
Bütün bunlar Türkiye'nin Barzani konusunda çok ileri gitmemek için dikkatli davrandığı izlenimi uyandırıyor insanda.
Bana öyle geliyor ki sözde müttefik ABD, Türkiye'ye ciddi bir uyarıda bulundu.
Bundan dolayıdır ki İran'ın aldığı ciddi kararların ve Irak'ın attığı ciddi adımların benzerlerini Türkiye maalesef atamadı ve bugün kapıyı aralıyoruz artık Barzani'ye.
Eğer mevcut durum hazmedilip ?ki dişat oraya doğru- Barzani'yle ilişkiler devam ederse, bölgesel yönetimin geri adım atan taraf değil, kazanan taraf olduğu tescillenecek.
Gerçekleşmiş bir referandum unutulmayacağını göre, alınmış sonuçlar yakılıp hiç yapılmamış gibi bir daha gündeme gelmeyeceği garanti edilemeyeceğine göre gerçekte kazanan taraf Barzani'dir.
Barzani'nin bir cümlesi ile hiçbir şey olmamış gibi davranılırsa Türkiye geri adım atmış olacaktır.
Oysa net konuşulmuştu, "bundan sonra bizim muhatabımız Bağdat'tır, Irak'tır" denmişti.
Devlet politikası yapılmalı!
Her ne olursa olsun bu cümlesinin arkasında durması gereken Türkiye, bundan sonra ağzıyla kuş tutsa dahi adam yerine koyup Barzani'yi muhatap almamalıdır.
Irak konusunda artık Türkiye'nin yegâne muhatabı Bağdat olmalı, Barzani yönetiminden Türkiye ile görüşme talebi gelirse bu talep Bağdat üzerinden kabul edilmeli. Barzani'ye geçmişte olduğu gibi 'devlet başkanı' gibi değil, Irak'ın bir valisi gibi muamele edilmeli. Bu bağlamda Barzani'ye artık Cumhurbaşkanı ya da Başbakan düzeyinde değil, en fazla bir müsteşar seviyesinde cevap verilmelidir ve bu tavır kalıcılaştırılıp bir devlet politikası haline getirilmeli.
Ama bu dediklerimizin bu hükümet tarafından yapılabileceğine hiçbir inancım yok.
Çünkü bunları yapabilmek ABD, Avrupa Birliği ve İsrail gibi başka güçlerin ne düşündüğünü, ne diyeceğini umursamayan, sadece kendi devletinin çıkarları için politika geliştiren bir siyaset anlayışının atabileceği adımlardır.
Kuzey Irak'taki referandumdan sonra Irak ve yakın coğrafyasından bahsediyorum.
Türkiye'den gelen açıklamalar, Barzani'nin gerçekleştirdiği referandum sonuçlarını vakti zamanı geldiği zaman tekrar masaya koymak için bugün rafa kaldırması halinde her şeyin eskisi gibi olabileceğini mesajları veriyor.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Henüz iş işten geçmiş değil, Barzani yönetimi adım atabilir. Geri adım atılırsa ilişkilerimiz normalleşir" dedi.
Yani Barzani, "tamam ben geri adım atıyorum bağımsızlık ilan etmeyeceğim" demesi halinde Türkiye, referandum hiç yapılmamış gibi ilişkilerini yürütmeye devam edecek.
Gerçekten hiçbir şey olmadı mı?
Buna evet demek mümkün değil.
Bir kere Barzani bugün rafa kaldırsa bile bağımsızlığa yüzde 92 oranında evet denmiş olan referandum sonuçlarını en uygun zamanda yeniden masaya koyacaktır. Artık bir referanduma bile gerek duymadan bağımsızlık konusu kendisi için en uygun zamanda gündeme getirecektir.
Artık hiçbir şey olmamış gibi davranmak bugüne kadar Barzani bağlamında yapılan yanlışlar silsilesinin aynen devam etmesi anlamına gelecektir.
ABD kulak mı çekti?
Bütün bunlar Türkiye'nin Barzani konusunda çok ileri gitmemek için dikkatli davrandığı izlenimi uyandırıyor insanda.
Bana öyle geliyor ki sözde müttefik ABD, Türkiye'ye ciddi bir uyarıda bulundu.
Bundan dolayıdır ki İran'ın aldığı ciddi kararların ve Irak'ın attığı ciddi adımların benzerlerini Türkiye maalesef atamadı ve bugün kapıyı aralıyoruz artık Barzani'ye.
Eğer mevcut durum hazmedilip ?ki dişat oraya doğru- Barzani'yle ilişkiler devam ederse, bölgesel yönetimin geri adım atan taraf değil, kazanan taraf olduğu tescillenecek.
Gerçekleşmiş bir referandum unutulmayacağını göre, alınmış sonuçlar yakılıp hiç yapılmamış gibi bir daha gündeme gelmeyeceği garanti edilemeyeceğine göre gerçekte kazanan taraf Barzani'dir.
Barzani'nin bir cümlesi ile hiçbir şey olmamış gibi davranılırsa Türkiye geri adım atmış olacaktır.
Oysa net konuşulmuştu, "bundan sonra bizim muhatabımız Bağdat'tır, Irak'tır" denmişti.
Devlet politikası yapılmalı!
Her ne olursa olsun bu cümlesinin arkasında durması gereken Türkiye, bundan sonra ağzıyla kuş tutsa dahi adam yerine koyup Barzani'yi muhatap almamalıdır.
Irak konusunda artık Türkiye'nin yegâne muhatabı Bağdat olmalı, Barzani yönetiminden Türkiye ile görüşme talebi gelirse bu talep Bağdat üzerinden kabul edilmeli. Barzani'ye geçmişte olduğu gibi 'devlet başkanı' gibi değil, Irak'ın bir valisi gibi muamele edilmeli. Bu bağlamda Barzani'ye artık Cumhurbaşkanı ya da Başbakan düzeyinde değil, en fazla bir müsteşar seviyesinde cevap verilmelidir ve bu tavır kalıcılaştırılıp bir devlet politikası haline getirilmeli.
Ama bu dediklerimizin bu hükümet tarafından yapılabileceğine hiçbir inancım yok.
Çünkü bunları yapabilmek ABD, Avrupa Birliği ve İsrail gibi başka güçlerin ne düşündüğünü, ne diyeceğini umursamayan, sadece kendi devletinin çıkarları için politika geliştiren bir siyaset anlayışının atabileceği adımlardır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024