Terör örgütü IŞİD'in terk ettiği bölgelere kolaylıkla çöreklenen ve IŞİD ortaya çıktıktan bu yana kontrol ettiği sınırlarını birkaç katına çıkaran Mesut Barzani yönetimi, şimdi de Musul'a sulanıyor.
Suriye başta olmak üzere hemen her konuda Türkiye'yi tepe tepe kullanan ABD, nedense şimdi Musul operasyonunda istemiyor.
Musul operasyonuna kimlerin katılacağı konusunda topu cesaret verdiği Irak Başbakanı İbadi'ye atan ABD, aradan çıkarak Türkiye'yi Irak'ın meşru yönetimiyle karşı karşıya bırakıyor.
Şimdi Türkiye'ye Irak'ta da 'işgalci güç' suçlaması reva görülüyor.
Dışarıdan bakıldığında Türkiye, Suriye ve Irak'ta meşru hükümetler tarafından işgalci olarak suçlanan bir ülke konumuna düşürülmüş durumda.
Bugün sert eleştiriler seviyesinde kalan tepkiler, gelecekte Birleşmiş Milletler ve uluslararası mahkemelerde Türkiye'nin başını daha fazla ağrıtacak.
Bunu bir tarafa bırakarak, Musul gündemine bakalım.
Dün bir açıklama yapan Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, 'Musul için tüm hazırlıklar tamam' dedi.
Barzani'nin açıklaması şöyle:
"Musul kentinin geri alınması için tüm hazırlıkların tamamlandığını kamuoyuna duyuruyorum. Bu çerçevede Irak ordusu ve Peşmerge güçleri arasında anlaşma sağlandı. Tarafların operasyona nereden ve nasıl katılacağı, anlaşmada ayrıntılı şekilde yer alıyor."
Barzani'nin açıklamasından da anlaşılacağı gibi Musul operasyonu için 'tüm hazırlıklar tamam.'
Yani aslında Barzani'nin ifadeleri ile Irak Başbakanı İbadi'nin açıklamaları örtüşüyor. İbadi, 'Türkiye'ye izin vermiyoruz' derken Barzani de 'hazırlıklar tamam, eksiğimiz yok' mesajıyla aynı şeyi ima ediyor.
Stratejik ortak(!) ABD'nin, Irak hükümetinin ve de Musul operasyonuna katılacak silahlı grupların dışladığı Türkiye'yi, AKP'nin kongresinde 'Türkiye seninle gurur duyuyor' sloganlarının atıldığı Barzani de bu sözleriyle dışlamış oldu.
Bu kazıktan sonra hükümet, Barzani'den artık istediği kadar gurur duyabilir?
Barzani devamla şunları söyledi: "Musul'un kurtarılmasının Kürdistan Bölgesi için özel bir önemi var ve bu, Kürdistan Bölgesi'nin siyasi önceliğidir. Erbil ve Bağdat, kentteki durumun kontrol altına alınması ve sürecin idare edilmesi için ortak yüksek bir siyasi komite kurulması konusunda da anlaştı."
Yani; 10 Haziran 2014'ten bu yana terör örgütü IŞİD'in kontrolündeki Musul'u operasyondan sonra Erbil ve Bağdat ortak idare edecek.
Barzani'nin bu açıklamasından anladığımıza göre bugün Barzani'nin kontrolündeki Irak'ın kuzeyinde Bağdat, bugün ne kadar söz sahibiyse bundan sonra Musul'da da o kadar söz sahibi olacak.
Yani Musul, resmen değilse bile fiilen Kuzey Irak'a bağlanmış olacak. Musul, Barzani'nin kontrolüne girince Büyük İsrail'in kurulması için bir kilometre taşı olarak görülen 4 parçalı Kürt devletinin Irak'taki parçası bütünüyle tamamlanmış olacak.
Bundan sonra Kürt devletinin Türkiye, Suriye ve İran'daki parçalarındaki benzer süreç daha da hızlanacak.
İşte Türkiye'nin Musul operasyonundan dışlanmasının temel nedeni de bu.
Musul operasyonu bağlamında yaşananlarla Türkiye'ye 'sıra sana geldi' mesajı verilmiştir.
Suriye başta olmak üzere hemen her konuda Türkiye'yi tepe tepe kullanan ABD, nedense şimdi Musul operasyonunda istemiyor.
Musul operasyonuna kimlerin katılacağı konusunda topu cesaret verdiği Irak Başbakanı İbadi'ye atan ABD, aradan çıkarak Türkiye'yi Irak'ın meşru yönetimiyle karşı karşıya bırakıyor.
Şimdi Türkiye'ye Irak'ta da 'işgalci güç' suçlaması reva görülüyor.
Dışarıdan bakıldığında Türkiye, Suriye ve Irak'ta meşru hükümetler tarafından işgalci olarak suçlanan bir ülke konumuna düşürülmüş durumda.
Bugün sert eleştiriler seviyesinde kalan tepkiler, gelecekte Birleşmiş Milletler ve uluslararası mahkemelerde Türkiye'nin başını daha fazla ağrıtacak.
Bunu bir tarafa bırakarak, Musul gündemine bakalım.
Dün bir açıklama yapan Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, 'Musul için tüm hazırlıklar tamam' dedi.
Barzani'nin açıklaması şöyle:
"Musul kentinin geri alınması için tüm hazırlıkların tamamlandığını kamuoyuna duyuruyorum. Bu çerçevede Irak ordusu ve Peşmerge güçleri arasında anlaşma sağlandı. Tarafların operasyona nereden ve nasıl katılacağı, anlaşmada ayrıntılı şekilde yer alıyor."
Barzani'nin açıklamasından da anlaşılacağı gibi Musul operasyonu için 'tüm hazırlıklar tamam.'
Yani aslında Barzani'nin ifadeleri ile Irak Başbakanı İbadi'nin açıklamaları örtüşüyor. İbadi, 'Türkiye'ye izin vermiyoruz' derken Barzani de 'hazırlıklar tamam, eksiğimiz yok' mesajıyla aynı şeyi ima ediyor.
Stratejik ortak(!) ABD'nin, Irak hükümetinin ve de Musul operasyonuna katılacak silahlı grupların dışladığı Türkiye'yi, AKP'nin kongresinde 'Türkiye seninle gurur duyuyor' sloganlarının atıldığı Barzani de bu sözleriyle dışlamış oldu.
Bu kazıktan sonra hükümet, Barzani'den artık istediği kadar gurur duyabilir?
Barzani devamla şunları söyledi: "Musul'un kurtarılmasının Kürdistan Bölgesi için özel bir önemi var ve bu, Kürdistan Bölgesi'nin siyasi önceliğidir. Erbil ve Bağdat, kentteki durumun kontrol altına alınması ve sürecin idare edilmesi için ortak yüksek bir siyasi komite kurulması konusunda da anlaştı."
Yani; 10 Haziran 2014'ten bu yana terör örgütü IŞİD'in kontrolündeki Musul'u operasyondan sonra Erbil ve Bağdat ortak idare edecek.
Barzani'nin bu açıklamasından anladığımıza göre bugün Barzani'nin kontrolündeki Irak'ın kuzeyinde Bağdat, bugün ne kadar söz sahibiyse bundan sonra Musul'da da o kadar söz sahibi olacak.
Yani Musul, resmen değilse bile fiilen Kuzey Irak'a bağlanmış olacak. Musul, Barzani'nin kontrolüne girince Büyük İsrail'in kurulması için bir kilometre taşı olarak görülen 4 parçalı Kürt devletinin Irak'taki parçası bütünüyle tamamlanmış olacak.
Bundan sonra Kürt devletinin Türkiye, Suriye ve İran'daki parçalarındaki benzer süreç daha da hızlanacak.
İşte Türkiye'nin Musul operasyonundan dışlanmasının temel nedeni de bu.
Musul operasyonu bağlamında yaşananlarla Türkiye'ye 'sıra sana geldi' mesajı verilmiştir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024