Siyasilerimiz, raydan çıkmış, aşağıya doğru hızla düşen ekonomiyi kurtarma adına üst üste programlar, paketler açıklasa da, bunların hiçbir yaraya merhem olmadığı açıkça görülüyor. Ekonomik sorunlar yapısal… Ve bu sorunları aşmak için mevcut kısırdöngü içinde suya yazı yazar gibi çözümler değil, kalıcı, temel çözümler gerekiyor.
Yani ihtiyaç duyulan; ekonomik sistemin, anlayışın kökten değişmesi… Siyasilerimizin en büyük problemi, finansal kaynağa ulaşım… Borç batağında olan ekonominin dönmesi için para akışına ihtiyaç var.
Senyoraj gelirini kullanmayan, yabancıların parası karşılığı parasını basan; sahip olduğu madenlerini yabancılara devredip, hammadde ve enerji ihtiyacını ithalatla karşılayan Türkiye, elbette ki borç batağında olur, elbette ki kırılganlığı artar ve para akışını sağlayamaz.
Borç verenler önce size ait olan zenginlikleri kelepir bir şekilde elde edebilmek için bunu bir koz olarak kullanırlar. Siz elinizdekileri bu tezgah içinde kaybedince de sizin artık güvenilir olmadığınızı ilan edip size para akışını keserler.
Aslında bu tam anlamıyla "parayı kesmek" anlamında da değildir. Size daha maliyetli ve daha büyük tavizlerle satmaya çalışırlar. Tipik tefeci mantığı ama küresel olanı…
Faizlerin sürekli arttığı ve de sizin modern Duyun-u Umumiye anlamına gelen IMF ile anlaşmaya zorlandığınız dikkate alındığında, bu maksatları açıkça görülmektedir.
Bunlar, ekonomik tavizler, bunun bir de siyasi, askeri, hukuki ve daha nice taviz boyutları vardır. Askerî yönünü örneklendirelim. Ünlü spekülatör George Soros'un yıllar önce ifade ettiği, "Türkiye'nin en iyi ihraç unsuru askeridir" sözünü hatırlarsınız. Soros herhangi bir adam değildir, bu söz de öylesine söylenmiş bir söz değildir.
Diyeceksiniz ki, yeni düzenlemelerle askerliğin süresi 6 aya kadar azaltıldı, üstelik bedelli askerlik sürekli hale getirildi. Tamam da, 6 ay zorunlu askerlikten sonra, aylık en az 2 bin TL maaşla isteyen askerliğine devam edebilecek.
İşsizliğin sürekli arttığı, resmi rakamlara göre iş arayan her 4 gençten 1'isinin işsiz olduğu, 1 milyondan fazla gencin ne eğitimde, ne de işte olduğu bir atmosferde, bu paralı askerlik konusu gençlerin önünde önemli bir seçenek olarak duracak.
Borçla ve dolarla terbiye edilmek istenen ve BOP'un hedefinde olan Türkiye'nin genç askerleri elbette ki, borç verenlerin çıkarları doğrultusunda bölgemizde ve küresel ölçekte kullanılmak istenecek.
Biz bu taleplere direnebilecek miyiz? Elbette ki hayır…
Gördüğünüz gibi, önce ekonomik bağımlılık, ardından da her sahada bağımlılık…
Bugün hem NATO ülkesiyiz, hem de NATO'nun düşmanı kabul edilen Rusya ile stratejik ilişkilerimiz var.
Önceki gün NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Rus nükleer tehdidinin de aralarında bulunduğu yeni meydan okumalar nedeniyle NATO uzmanlarının yeni askeri strateji kabul ettiğini belirtti.
Stoltenberg, "Askeri uzmanlarımız, bu hafta yeni askeri strateji kabul etti. Bu strateji, gelecekte savunma için tamamen hazır olmayı ve istikrarı sağlama imkânına sahip olmayı öngörüyor" dedi. NATO'nun Rusya'ya güncel bakışı bu…
Bizler de, NATO üyeliğinden ödün vermeyerek, ABD'nin ve NATO'nun her türlü itirazlarına rağmen Rusya'dan S-400 hava savunma sistemleri almaya çalışıyoruz.
Elbette ki, Batılı ülkelerin hava güvenlik sistemlerinden en az 2 kat daha etkili olan S-400 savunma sistemlerini almalıyız; ama bu nasıl olacak?
Biz Rusya'ya karşı kurulan NATO'nun içindeyiz, Rusya'nın öncelikli olarak NATO ülkelerine karşı geliştirdiği S-400'ü kullanacağız!
Karganın biri bir haçın üstüne konuyor ve ardından da haça pisliyor. Oradan geçen ve hadiseyi gören ariflerden biri kargaya şöyle sesleniyor: "Ey karga! Sen Müslümansan haçın üstünde ne işin var, Hıristiyansan haça niye pisledin?"
İşte ABD'ye olan dolar bağımlılığıyla tavize dayalı bir denge politikası, bizi böyle bir çarpıklığa götürüyor.
Ne öyle, ne böyle…
NATO üyesi olmamız hasebiyle Rusya bize temkinle bakarken, Rusya ile ilişkilerimiz sebebiyle ABD ve NATO da bize temkinli davranıyor.
Diyeceksiniz ki, Rusya ile ilişkilerimiz bozukken ABD ve NATO bize hiç iyi baktı mı? Elbette ki hayır, çünkü Türkiye, ABD'nin parçalamayı ve işgali düşündüğü 22 İslam ülkesinden birisi, hatta Prof. Dr. Haydar Baş'ın 1991 yılında ifade ettiği gibi, asıl hedefi…
ABD nasıl bir müttefikse; bizim terörist dediklerimize, "ortağım" diyor; 15 Temmuz darbecilerinin arkasında bulunuyor, askerimizin başına çuval geçiriyor; şimdi de Yunanistan'ın Dedeağaç kentine bir askeri gemi, yaklaşık 700 araç ve 2 bin asker konuşlandırıyor.
Yunanistan'ın milli güvenlik stratejisinde tek tehdit Türkiye'dir; ABD bu hamleyle kime ne mesaj vermektedir? ABD gibi müttefikin varken, düşmana hiç ihtiyaç var mı?
Bizler nasıl bir NATO üyesiysek; teröristlerin elinden NATO emvanterine kayıtlı silahlar çıkıyor ve terörle mücadelemizde bugüne kadar NATO'nun en ufak bir katkısı yok.
Kıbrıs Barış Harekatı'ndaki tavırları da hiç hatırdan çıkartılmamalı.
NATO'nun içinde kalmak mı daha güvenli dışında olmak mı, iyi düşünmeli…
Siyasilerimiz, dolara ve ithalata bağımlılık sebebiyle "hem ABD, hem de Rusya" diyerek tavize dayalı bir denge politikası yürütüyorlar.
Halbuki Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, yıllardır "Ne ABD, ne AB, ne Rusya, ne IMF tam bağımsız Türkiye" demektedir.
Bunun için de bağımsız bir ekonomi poltikasına ihtiyaç vardır, o da ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli'dir.
Milli Ekonomi Modeli'yle tam bağımsızlık elde edilince, işte o zaman ABD ile de sağlıklı ilişkiler kurulur, Rusya'yla da; milli çıkarlarımız neyi gerektiriyorsa, hangisi cazip teklifler sunuyorsa… Bu sefer yapacaklarımızı istedikleri tavizler değil, bizim çıkarlarımız belirler.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Bayram değil, seyran değil, Trump bizi niye öptü? / 18.12.2024
- Asgari ücrette ‘kabullenilmiş çaresizlik’ yaşanıyor / 17.12.2024
- Yeni Suriye’nin net kazananları ABD ve İsrail / 14.12.2024
- Suriye’de fotoğrafın büyüğünü görmek! / 13.12.2024
- İsrail’i Suriye’de şimdi kim durduracak? / 11.12.2024
- Suriye BOP’unun tamamlanması, Türkiye BOP’una işaret / 10.12.2024
- Kuzeyden güneye ‘İsrail koridoru’ tamamlanıyor / 07.12.2024
- ‘Halep’e girdik’ derken Kıbrıs’ı kaybediyoruz / 06.12.2024
- Suriye’deki gelişmeler BOP’un uzantısı / 04.12.2024
- Fırat’ın batısı da, doğusu gibi devlet istiyor / 03.12.2024
- Asgari ücrette ‘kabullenilmiş çaresizlik’ yaşanıyor / 17.12.2024
- Yeni Suriye’nin net kazananları ABD ve İsrail / 14.12.2024
- Suriye’de fotoğrafın büyüğünü görmek! / 13.12.2024
- İsrail’i Suriye’de şimdi kim durduracak? / 11.12.2024
- Suriye BOP’unun tamamlanması, Türkiye BOP’una işaret / 10.12.2024
- Kuzeyden güneye ‘İsrail koridoru’ tamamlanıyor / 07.12.2024
- ‘Halep’e girdik’ derken Kıbrıs’ı kaybediyoruz / 06.12.2024
- Suriye’deki gelişmeler BOP’un uzantısı / 04.12.2024
- Fırat’ın batısı da, doğusu gibi devlet istiyor / 03.12.2024