Defalarca İstanbul'a ziyaret ya da ticaret amaçlı gelmişimdir. Her seferinde içimde bir buruklukla dönmüşümdür. Bu burukluğun sebebi Aziz Mahmud Hüdai hazretlerinin türbesini ziyaret edemeden dönüyor olmamdı. Çok şükür bu sefer İstanbul'a gelir gelmez ziyareti gerçekleştirdik. Sebep olan kardeşlerimden Allah razı olsun.Aziz Mahmud Hüdai hazretlerinin türbesini ziyaret etme arzum, onun ölümünden önce yaptığı duadaki sırra ermektir. Sevenleri için şu duası meşhurdur: "Sağlığımızda bizi, vefatımızdan sonra kabrimizi, ziyaret edenler ve türbemizin önünden geçtiğinde Fatiha okuyanlar bizimdir. Bizi sevenler denizde boğulmasın, ahir ömürlerinde fakirlik çekmesin, imanlarını kurtarmadıkça göçmesin" Âmin.Hüdai hazretleri, Şereflikoçhisar'da doğdu (1541). Çocukluğu Sivrihisar'da geçti. Medrese eğitimini İstanbul'da tamamladı. Kadılık ve müderrislik yaptı. Bursa da Üftade hazretlerine müritlik ve halifelik yaptı. Sadece avama değil, zamanın sultanlarına bile mürşitlik yaptı. Eserleri, sohbetleri, şiirleri ve nasihatleri ile padişahtan halka, herkese yol gösterdi. 1628 de Üsküdar'da vefat etti.Türbenin duvarında onun hayatında dönüm noktası olarak bilinen Üftade hazretleri ile tanışması, ona intisabı ile başlayan nefis terbiyesi ve neticesinde geldiği nokta güzel bir beyitle anlatılmıştır.O da önceleri bir hadi idi / Kimsenin hakkını yemez idi / Geldi ona şikâyete biriAradı hakkını / İki kelimeye attı üstündeki sırmalı kaftanı / Sülük etti dergâha Teslim oldu Allah'a / Yendi nefsini kaftanıyla sattı ciğer / Aşk ateşi ısıttı suyuDünyaya vermedi değer / Ona yol gösterdi Üftadi / Burada yatar Allah dostu Tasavvuf ehlince malumdur ki nefis terbiyesini tamamlamamış ilim erbabının, sahip olduğu değerlerden dolayı benlik duygusu kuvvetlenir. Benlik duygusu kuvvetlenen kişilerde bu duygu onun, hakkı ve hakikati görmesine engel olur. Hüdai hazretlerinin hayatı, birkaç cümleyle özetlenmiştir. Şöyle ki: "Önceleri yol gösterici biri olduğu, makamının dünya ile alakalı şöhretini bıraktığını. Üftade hazretlerinin manevi terbiyesi altına girdikten sonra nefsinin terbiyesi için ciğer bile sattığını. Neticede Allah'a gerçekten teslim olarak; Allah'a dost olduğu izah edilmiştir.Allah'a dostluk rütbesine erişmiş ne kadar mübarek insan varsa, bakın hayatlarına, nefislerini terbiye etmek adına; Üftade misali bir kâmil insana tabi olduklarını görürsünüz. Nefsimize tabi olup, onun oyuncağı olmaktansa; bir terbiyecinin elinde şekillenmeyi kabul etmek akıl için daha doğru bir yoldur. Hüdai misali olmak isteyenleredir sözümüz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Önemli olan sistem mi, insan mı? / 29.04.2025
- Gençler güçlerini doğru adreste birleştirmelidir / 28.04.2025
- Gençlik mutlaka siyasetle uğraşmalıdır / 27.04.2025
- Her baba evladına bakmakla mükelleftir / 26.04.2025
- Gençlerde evlenecek para mı var ki evlensinler / 25.04.2025
- Hüseyin Baş soruyor “Türkiye’de yargı bağımsız mı?” / 24.04.2025
- Ulusal egemenliğimizi korumalıyız / 23.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Gençler güçlerini doğru adreste birleştirmelidir / 28.04.2025
- Gençlik mutlaka siyasetle uğraşmalıdır / 27.04.2025
- Her baba evladına bakmakla mükelleftir / 26.04.2025
- Gençlerde evlenecek para mı var ki evlensinler / 25.04.2025
- Hüseyin Baş soruyor “Türkiye’de yargı bağımsız mı?” / 24.04.2025
- Ulusal egemenliğimizi korumalıyız / 23.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025