Hüsamettin ÇALIŞKAN"Edebiyat toplumun aynasıdır." sözü edebiyatla ilgilenenlerce malumdur. En azından okuryazar kesimin bilgisi dahilindedir. Aynasıdır da, bütün mesele aynanın doğru olup olmadığındadır. Edebiyatı ortaya koyan kişilerdir önemli olan ki bakılan da doğru görülen de doğru olsun. Yoksa, sirk aynalarının yansıttığı gibi eciş bücüş görüntülere bakıp yanlış fikirlere sürüklenebiliriz. Bu yüzden doğru/doğruyu görmek, doğru bakmakla yani doğru aynayla orantılıdır. Bizlere de düşen, okumalarımızı "doğru yazarlar"dan yapmaktır. Nitekim Ziya Paşa da bunun ilk basamağına işaret ederek der ki:"Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmazŞahsın görünür rütbei aklı eserinde."(Kişinin aynası yaptığı iştir; bir şahsın aklının derecesi ortaya koyduğu eserde görünür.)İnsanın yaşadığı ve yaptığı ile sözlerinin, yazdıklarının bir olması, onun "ayna" olma özelliğine sahip olduğunun en önemli göstergesidir. Halkımız bunu "özü sözü bir" diye değerlendirir. Dolayısıyla okuyacağımız yazarların/kişilerin yaptığı ile yazdığının aynı olması olmazsa olmaz şarttır.17. yüzyıl şairlerinden Nev'î'de ikinci basamağı şöyle çıkmıştır:"Nev'îyâ lazım değil olmak fülân ibni fülânMârifet kesb eyle tâ bir âdem ol âdem gibi."(Ey Nev'î, falan oğlu falan diye kim olduğu belli olmayan birinden söz edilir gibi bahsedilmek lazım değildir; bir marifet göster ki sana adam gibi adam desinler.)Marifet, sözlükte "herkesin yapamadığı ustalık; her şeyde görülmeyen özellik, ustalıkla yapılmış olan şey" anlamındadır. Bu yüzden "marifet" ortaya koyan o zat da toplumu yansıtan ayna rolüne bürünecektir. Okuyan insanlarımızın üzerine düşen sorumluluk, marifet sahibi insanları arayıp bulmak ve onları takip emektir.Bu insanlardan olan Prof. Dr. Haydar Baş Bey, ortaya koymuş olduğu "marifet" ile okunması ve takip edilmesi gereken ilk sıradaki insandır / aynadır. Çünkü O, "Milli Ekonomi Modeli" ile ekonomiye anlamını ve yönünü vermiş; "İmam Ali", "Hazreti Fatıma", "İmam Hasan", "İmam Hüseyin" eserleriyle AleviSünni meselesini çözmüş ve diğer eserleriyle ayna olma vasfını icra etmiştir. Tabi körlere ve sağırlara değil; nitekim Hz. Mevlana buna çok güzel işaret eder: "Körler çarşısında ayna satma, sağırlar çarşısında gazel atma." Okuyan da arif gerektir. 19 . yüzyıl Bektaşi şairlerinden Mir'atî de buna şöyle değinir:"Mir'atî sözlerin canlı muammaArif olanlara olur hüveydaElsiziz belsiziz dilsiziz ammaGezeriz alemde erkekçesine."(Hüveyda; açık, apaçık, belli anlamındadır. Muamma da bilinmeyen şey, bilmece anlamına gelir.)"Arife tarif gerekmez" diyen atalarımızın ruhunu şad ederek Prof. Dr. Haydar Baş Bey'i ariflere bırakalım ve şunu hatırlatalım: "Kelâmü'lmülûk, mülûku'lkelâm" (Sultanların sözü, sözlerin sultanıdır.)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012