Konuya yine Avrupa Birliği el koydu... Adalet Bakanı'nın, Osmanlı Ermenileri Konferansı için yaptığı "Bunlar Türk Milleti'ni arkadan hançerlemektir" açıklamasından söz ediyorum. AB büyükelçileri, bu sözleri masaya yatırmışlar... Sonra da "Çiçek'ten sözlerinin düzeltilmesini talep etme" kararı almışlar. Demek ki... Ermeni meselesi söz konusu olduğunda aleyhte her türlü atış serbest. Türk Milleti'ni savunmak ise yasak. Bu milletin tarihine sövebilirsiniz. O'nu alabildiğine rencide edebilirsiniz. Her türlü hakarette bulunabilirsiniz. Avrupa'dan alkış alırsınız. Tersini yapmaya kalkarsanız... İşte böyle yaparlar! Size savunma hakkı vermez, parlamentolarından kararlar çıkarırlar. Ermenilere yaptıklarını iddia ettikleri "soykırımı" kınarlar. Bu da yetmez... Bir de kanunla konuşma hakkınızı elinizden alırlar: - Ermeni soykırımını inkâr etmek yasaktır. Kanun zoruyla ağzınıza koca bir bant yapıştırırlar. Konuşanı içeri atma kararı alırlar. Sonra da "demokrasiden" ve "insan haklarından" söz ederler. "Demokrasiden" anladıkları, kendi fikirlerinin kabulüdür. Onları onaylarsanız, "demokrat" olursunuz. Yanına bir de "aydın" ifadesini eklerler. Tersini yaparsanız, vay halinize. Adama "Cemil Çiçek muamelesi" uygularlar! Bizim medyamız ise, işin bu yanı ile hiç ilgili değildir. Türkiye'ye yapılan hakaretleri çarşaf çarşaf yayınlar. "Soykırım" iddialarına sayfalar ayırır... Bir Adalet Bakanı, toplumsal tepkiyi dile getirdiğinde de "olamaz" diye üzerine yüklenir: - Türkiye'nin imajını bozuyor. Mantık bu: Haksız da olsa suçlamaları kabul etmeniz, imajınızı düzeltir. Haksızlığa tepki göstermeniz imajınızı bozar! Biz bunlarla uğraşırken, Türkiye'de bazı gelişmeler yaşanır... "İtirafçı" sıfatı ile ceza indiriminden yararlanmak isteyen Şemdin Sakık, mahkemede "avukat istiyorum" der: - Örgüt baskısı yüzünden, Diyarbakır'daki avukatlar benim savunmamı yapmıyorlar. Bana, Ankara'dan ya da İstanbul'dan avukat bulun. Emin Pazarcı / TercümanBugün ilginç bir günBir yandan İstanbul'un fethinin 552. yıldönümü; öte yandan odağına Türkiye karşıtlığının yerleştirildiği Fransa'da AB Anayasası referandumu. Gerçekten ilginç değil mi? Milliyet'ten Güngör Uras yazıyor
Türklere Avrupa'nın kapısını kapamak için Fransa'da yapılan oylama, Türklerin İstanbul'u 552 yıl önce fethettikleri güne rastladı. Unutmayınız. Avrupa 1453 yılından bu yana Bizans'ı ele geçirerek Anadolu'ya yerleşen Türklerle uğraşıyor. Osmanlı korkusu ile, Türklerin Anadolu'dan çıkarak Avrupa içlerine göç etmesi korkusu ile yaşıyor. Unutmayınız, "Atatürk Türkiye'siyiz" ama biz "Osmanlı'nın çocuklarıyız". Avrupalı, bizi "Osmanlı'nın çocukları Türkler" olarak görüyor. Halen Avrupa'da 5 milyon genç Türk nüfusu yaşıyor. Avrupa ihtiyarladı. Fransa, Almanya, BENELÜKS ülkeleri nüfusu yaşlandı. Bu yaşlı ülkelerin yaşlı nüfusu atalarından intikal etmiş Türk düşmanlığını ağızlarına sakız eyleyerek "vıdı vıdı" ediyor. Biz artık Avrupa'nın gündemine oturduk. Biz eğer kolay yutulur bir lokma olsa idik, koskoca Avrupa'nın burnundan kıl aldırmayan politikacılarının sabahtan akşama, akşamdan sabaha tek dertleri Türkiye olur mu idi? Türkiye "Müslüman" ise başka büyük Müslüman ülkeler de var... Türkiye "Doğu" ise, Doğu'da daha başka büyük ülkeler de var. Fakat Avrupalı için Türkiye "İslam dininin" ve de "Doğu"nun tek temsilcisi. Avrupalı diğer ülkeleri umursamıyor. Türkiye, 1453 yılında Bizans'ı ele geçirerek Avrupa ile bütünleşmek arayışına giren, Avrupa'dan silah zoruyla çıkarılan Osmanlı'nın mirasçısı, devamı olan bir ülke...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.