Atatürk, İslam dininin temel kaynağı olan Kur'an-ı Kerim'e büyük önem vermiştir. İlk Kur'an kültürünü ailesinden, annesi Molla Zübeyde Hanım'dan almıştır. Zübeyde Hanım, oğlu Mustafa Kemal'e çok küçük yaşlarda Kur'an öğretmiştir. Atatürk, Kur'an metninin yazılı olduğu 'mushafa' saygı göstermiştir. Kur'an üzerine yemin etmiştir. Sıkça Kur'an dinlemiştir. Kur'an'ın manevi gücünden yararlanmıştır. Yakınları ve şehitler için Kur'an okutmuştur. Kur'an'ın tecvid kurallarına göre okunmasına ve hat ile yazılmasına önem vermiştir. Dahası Kur'an'ın tefsir ve tercümesiyle çok yakından ilgilenmiş, pek çok ayetin yorumu üzerinde durmuştur. Çeşitli vesilelerle Kur'an'ın içerdiği temel konulara değinmiştir. Zaman zaman Türk kültürüne yerleşen Kur'an ifadelerini kullanmıştır. Birçok konuşmasında Kur'an ayetlerinin evren yasalarıyla uyum içinde olduğunu açıklamıştır. Kur'an'ın siyasete alet edilmesine karşı çıkmıştır.Kısaca Atatürk, mensubu olduğu dinin ana kaynağına kayıtsız kalmamıştır; Kur'an-ı Kerim'in hem orjinal Arapça metnini, hem de Fransızca ve Türkçe çeviri metinlerini defalarca incelemiştir. Onun okuduğu kitaplardan biri de Cemil Sait'in 'Kur'an-ı Kerim Tercümesi'dir. Atatürk, bu Kur'an tercümesinde özellikle Bakara ve Hud sureleriyle ilgilenmiş bu surelerin bazı ayetlerinin altını çizmiştir. Atatürk, Kur'an'ın ezberlenerek sadece 'lafzı' olarak okunmasına karşıdır. Onun en büyük amaçlarından biri Kur'an'ın anlaşılmasıdır. Atatürk'ün özel hayatının derinliklerine inildiğinde, Kur'an'ın izleri çok açık şekilde görülebilmektedir. Atatürk'ü tanıyanlar, onun kütüphanesinde Arapça ve Türkçe tefsirli Kur'anlar bulunduğunu söylemektedirler. Örneğin, 1921 yılında Atatürk'le görüşen Ruşen Eşref, Atatürk'ün yazı odasında kitap dolabının üstünde bir Kur'an-ı Kerim görmüştür. Ayrıca Ferit Tan, "Atatürk'ün masasında dikkatle Kur'an-ı Kerim okuduğunu gördüm" demiştir. Atatürk, 1923 yılında Darü'l-Hilafetü'l-Aliye Medresesi'ni ziyaret etmiş ve Hüsn-ü Hat Müderrisi Fevzi Efendi'nin ders verdiği sınıfa girmiştir. Atatürk sınıfta öğrencilere şöyle seslenmiştir:"Bende Timurlenk'in Kur'an-ı Azimuşşanı vardır gayet kıymettardır. Onun yazısı da pek güzel ve şayan-ı taklit ve temeşşukdur... Biz Türklerin yazıya da ehemmiyet vermiş olduğumuz bu Kur'an-ı Kerim'in yazısıyla da müsbettir."Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu'ya gelen Şeyh Ahmet Sunusi, yıllar önce, Trablusgarp Savaşı'nda Ayn-ı Zara Zaferi nedeniyle Derne Cephesi Komutanı Mustafa Kemal'e yazısı, tezhibi ve cildi kusursuz, mükemmel bir Kur'an-ı Kerim hediye etmişti. Bu Kur'an-ı Kerim'i yıllarca üstünde taşıyan Atatürk, 16 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkmak için İstanbul'dan hareket ederken bu Kur'an'ı annesi Zübeyde Hanım'a bırakmıştır.Ayrıca Anıtkabir Atatürk Müzesi' nde sergilenen Atatürk'ün kullandığı eşyalardan biri 3,5 cm uzunluğunda 2.8 cm genişliğinde ve 1 cm yüksekliğinde çok ufak boyutta basılmış bir Kur'an-ı Kerim'dir. Atatürk'e ait olan bu mushafın kapağı yaldızlıdır. Gümüşten yapılmış muhafazası da bezemelerle süslüdür. Atatürk Kur'an'ı bazen kendisi okur bazen de başkasına okutup dinlerdi. İsmail Hakkı Tekçe'nin Kur'an okumasından haz duyardı. Fakat okuyanın, mana ve derinliğini mutlaka bilmesini isterdi.Atatürk haftanın belirli günlerinde Saadettin Kaynak, Mısırlı İbrahim, Hafız Yaşar, Hafız Kemal ve Hafız Nubar gibi dönemin önde gelen hafızlarına Kur'an okutturmuş, okunan ayetlerin tefsirini yaptırmıştır. Atatürk'ün Kur'an okutup dinlediği hafızlardan biri de dönemin tanınmış hafızlarından Kemal Bey'dir. Hafız Kemal Bey'in kızı Vecihe Hanım bu konuda şunları anlatmaktadır: "Atatürk çağırır babam da giderdi. Dolmabahçe'de babamı sofraya oturtmaz, babam geldiğinde alır; başka bir odaya geçermiş, Atatürk; "Oku bana" dermiş. Babam da döndüğünde Atatürk için dermiş ki; "Kur'an'ı bu kadar güzel tefsir edeni ben görmedim. O kadar güzel Arapçası var. Hafız Kemal Bey'e "GÜRSES" soyadını da Atatürk vermiş. Ayrıca Atatürk'ün kütüphanecisi Nuri Ulusu, 'Atatürk bazı kareleri çalışırken okuduğu tefsirlerin çok tesirinde kalırdı ve de, "Hey büyük Allahım... Kur'an'a inanmayan kafirdir, bize nasıl yol gösteriyor. Bunları tüm dünyaya okutmalıyız" diye söylenmiştir.Atatürk not defterlerinden birine, 1922 yılında bir kaç gün arka arkaya hafıza Kur'an okuttuğunu yazmıştır. 19-14 fihrist numaralı not defterinin, 9 Mart 1338 (1922) tarihini taşıyan bölümünün sonunda "10 Mart için hareket surureti kararlaştırıldı" gibi notlar almış ve ondan sonra da 'Hafıza Kur'an okuttuk' kaydını düşmüştür. Not defterine sonraki günlerde de "10 Mart' ta Hafız'a Kur'an okuttum; 15 Mart' ta Hafız'a okuttuk, 20 Mart' ta Hafız Kur'an okudu" diye notlar düşmüştür.(Kaynak: Kemal Arıburnu, Atatürk'ten Anılar, s.110-114).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Furkan Talay / diğer yazıları
- Atatürk’ün en büyük düşmanını açıklıyorum / 22.12.2020
- Haydar Baş’ın gizli mirası / 18.12.2020
- Hüseyin Baş’a destek değil yaren olacağız / 02.05.2020
- ‘İdeal delikanlı modeli Mustafa Kemal’ / 21.01.2019
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-II / 04.07.2018
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-I / 03.07.2018
- Atatürk camileri yıktı mı? / 29.06.2018
- Atatürk'ün partisi / 27.05.2018
- Atatürk Haydar Baş Milli Ekonomi Modeli / 11.05.2018
- Atatürk'süz Çanakkale kutlaması olmaz / 21.03.2018
- Haydar Baş’ın gizli mirası / 18.12.2020
- Hüseyin Baş’a destek değil yaren olacağız / 02.05.2020
- ‘İdeal delikanlı modeli Mustafa Kemal’ / 21.01.2019
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-II / 04.07.2018
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-I / 03.07.2018
- Atatürk camileri yıktı mı? / 29.06.2018
- Atatürk'ün partisi / 27.05.2018
- Atatürk Haydar Baş Milli Ekonomi Modeli / 11.05.2018
- Atatürk'süz Çanakkale kutlaması olmaz / 21.03.2018