Atatürk, gençlik ve sermaye emperyalizmi-7

Atatürk, gençlik ve sermaye emperyalizmi Geçen Hafta Ortodoks Patrikhanesinde tüm Ortodoks liderleri toplandı ve Kudüs dini liderine, eski kilise mahkemelerine benzeyen bir yargılama gerçekleştirdi. Bu yargılama İstanbul Fatih Çarşamba -Fener Rum Patrikhanesi-nde yapılmış oldu. Bu durum ise ülkemizde büyük rahatsızlık oluşturdu. Laik bir ülke olan Türkiye'de adeta bir Kilise Mahkemesi oluşturuldu ve bir dini lidere ceza verildi. Bu durumla sanki Fener Patriği evet ben Ekümenik durumuna geldim ve yargılama hakkım vardır mı demek istedi? Bunun dışında Türkiye'nin belirli hassas konuları mevcuttur. Bunlar arasında PKK terörü en duyarlı noktalarımızdan biridir. Bu terör örgütü ülkemize büyük kayıplar verdirmiştir. Bunların AB tarafından on yıllarca desteklendiğini tüm dünya açıkça bilmektedir. AB'den gelen hemen hemen tüm üst düzey ziyaretçileri açıkça -Türkiye'deki Kürdistandan- bahsetmektedir. Ziyaretlerinde Türk temsilcilerine: Bundan sonra oraya -Kürdistan'a-, Diyarbakır'a gideceğim diyorlar. Bizim siyasetçilerimiz ise buna herhangi bir yaptırım veya tedbir sanki alamıyorlar. Bu durum ise şehit ailelerimizin ve Tüm Türkiye'nin gözleri önünde cereyan etmektedir. Bu durumlar Halkımızın duygularını zedelemektedir. Türkiye batıya karşı Atatürk'ün önderliğinde - Bağımsız olmak için büyük bir kurtuluş savaşı verdi. Şimdi ise onlar bu yarayı nerdeyse tekrar deşmek istiyorlar. AB'nin tahakkümü tehditkar bir şekilde sanki tekrar adım adım yaklaşmaktadır. Milletimiz büyük tedirginlik içindedir. Kaldı ki 29 Mayısta Fransa'da yeni AB Anayasası hususunda oylama yapıldı. Bu oylamada Fransız halkına EVET oyu verdirtmek için tüme Avrupa liderleri adeta seferber oldu. Fransa'ya gittiler ve adeta seçim propagandaları yaptılar! Ama her şey nafile. Fransızlar bildiklerini okudular. Kendilerinin kurduğu AB anayasasına kendileri menfi oy verdiler. Onaylamadılar, reddettiler. Bunun da başlıca sebebi bu Anayasayı Fransa'ya uygun bulmadıkları hususudur. Anlaşılan Fransızlar burada genel menfaati değil Fransızların çıkarlarını, kendilerini düşündüler. Genel kanıya göre bu durum diğer Devletlerdeki oylamalara da yansıyabilecektir. Böylece hayırlar büyük bir ihtimalle çoğalacaktır. Şimdi birkaç gün sonra Hollanda'da oylama yapılacaktır. Alınan ön bilgilere göre orada da HAYIR oylarının fazla çıkacağı düşünülmektedir. Tüm bunlara başlıca sebep olan husus ise "Euroya - Avroya" (AB'nin Müşterek Parası) geçildikten sonra oralardaki ekonomik büyümenin yavaşlaması gösterilmektedir. Kısacası AB'nin Başkenti olarak kabul edilen Brüksel, tam olarak duruma hakim olamamaktadır. Bu durumlar ise AB de şok üstüne şok oluşturacaktır. Bakalım bunun ardından oluşan bu ekonomik - finans çatlakları nasıl tamir edilecektir! Kadın hakları derken kadın ticareti oluştu Ülkemizde kadınlarımıza verilmesi istenen haklar zaten bir çok Avrupa ülkesinden önce tahakkuk etmiştir. Kadınlarımızın seçme ve seçilme hakları Avrupa medeniyetinin beşiği sayılan İsviçre'den bile çok daha önce kazanılmış durumdadır. Rahmetli Ata'mız bu hususta önderlik yapmıştır. Ona rağmen AB hala kadınlar hususunda bizden taviz üstüne taviz istemektedir. Üstelik bu hakların bazılarının Türkiye'nin aile yapısına, örf, inanç ve adetlerimize ters düşmesine rağmen, ısrarla bunların üzerinde durulmaktadır. Avrupa'daki ahlak ve namus mefhumları bizlerin anlayışına büyük çapta ters hususları ihtiva etmektedir. Aile dışı cinsel yaşam AB'de neredeyse teşvik edilmektedir. Bu husus ise onların ailelerinin parçalanmasına sebep olmuş ve halen de olmaktadır. Bu hususlar Avrupa'daki aile hayatını adeta dinamitlenmiştir. Kadınlar ve gençler aile dışı hayata sanki kasten yönlendirilmek istenmektedir. Şu anda Avrupa'da milyonlarca çocuk gayri meşru doğmuş ve yaşamaktadır. Bazı yerlerde onların sayısı meşruların bile rakamsal olarak üstündedir. Ama AB bu hususta ipin ucunu çoktan kaçırmış durumdadır. Artık geri dönmeleri mümkün olmamaktadır. Onun için doğum oranları azalmış, nüfusları ise azalmaktadır. Yaşayan nüfusları ise gittikçe yaşlanmaktadır. Onlar şimdi uzun vadeli bir nevi çökme noktasına gelmiş durumdalar. Şimdi ise bu durumu bize de aşılamak çabası içindedirler. Şu anda Batı Avrupa'daki gidiş, dönüşü olmayan bir felakete doğru yol almaktadır. Ancak bizi de bu yola sokmak için tüm gayretler gösterilmeye başlanmıştır. Dünyadaki genel kanı insan ticaretinin yapılması yasak, aşağılayıcı ve insan haklarının ihlalidir. Ona rağmen gerek gizli gerekse adeta aleni olarak kadın ticareti gittikçe çoğalmaktadır. Aşırı derecede kadın haklarının verilmesi kadınları aile dışına itmekte ve kendi başlarına hayata atılmalarına sebep olmaktadır. Öte yandan bu tuzak fikirler gittikçe yayılmaktadır.