Gazze savaşının başlangıcından beri Amerika ve İsrail, Gazze Şeridi'nin geleceğini tartışıyorlar. Bölge'yi Yahudi kimliğiyle ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, Ürdün ve Mısırlı yetkililerle bir araya geldi ve Gazze'lilerin Sina çölüne göçü konusunu gündeme getirdi. Ancak Mısır hükümeti buna karşı çıktı.
Henüz Savaş devam ederken Blinken'in "Sina çölüne göçü" gündeme getirmesi, Amerika'nın kendinden emin Gazze'deki direnişi yok edeceğine inandığının ve sonrasında ne yapılacağını düşündüğünün bir işaretidir.
Gazze'yi toptan Mısır'a bağlamak, yönetimi, Filistin ulusal yönetimine yani Mahmud Abbas yönetimine devretmek ya da bölgeyi İsrail kontrolü altına geçirmek gibi, bölgenin geleceğiyle ilgili farklı senaryolar yazıldı.
Blinken Gazze'nin geleceği konusunda nasıl bu kadar emin olabiliyor?
Birinci olasılık, bu tartışmaların Filistinlilerin ve direnişin moralini zayıflatmaya yönelik bir psikolojik operasyon olması; diğer bir olasılık ise gelişmeleri yanlış değerlendiriyor olmalarıdır.
1969'da Vietnam'da yürüttüğü insanlık dışı faaliyetlerinden ötürü "Vietnam Kasabı" adıyla anılmakta olan dönemin ABD Türkiye Büyükelçisi Robert William Komer tüm protestolara rağmen sanki Vietnam'da hiç bir suç işlememiş gibi ODTÜ'ye gelmişti. Komer'in üniversiteye geldiğini duyan öğrenciler Rektörlük binası önünde toplanıp protesto ettiler ve Komer'in aracını yaktılar…
Geçtiğimiz çarşamba günü ölen, Vietnam ve Kamboçya'daki katliamlara sebep olan ve Güney Amerika'da ölüm saçan askeri rejimlere destek veren dönemin ABD dışişleri bakanı Henry Kissinger'a ise 1973 yılında Nobel barış ödülü verilmişti.
Amerika'nın amacı Kissinger'ın yaptıklarını gizlemek ve onu tüm dünyaya bir barış elçisi gibi göstermekti ama New York Times da dâhil olmak üzere dünyadaki birçok gazete "Nobel Savaş Ödülü" başlığını manşetlerine taşıdı…
ABD tarihi, 60 binden fazla askerini kaybettiği Vietnam savaşı gibi korkunç sonuçlara yol açmış, yanlış ve başarısız hesaplamalar geçmişi ile doludur.
Elbette bu hataların nedenleri arasında Amerikan "Kovboylarının" yersiz gururu ve aşırı 'Özgüven'inin yanı sıra öngörü eksikliği ya da doğru hesap yapamama gibi faktörler bulunmaktadır.
Prof. Dr. Haydar Baş hocamın değimiyle, bu "At hırsızları"; iman, şeref, namus, vatan, şehitlik gibi faktörlerin sahadaki mücadelelerdeki etkisini hesaba katmamışlardır.
İsrail ordusunun Gazze'yi vurmaya başladığındaki amacı; aralıksız havadan bombardımanlarla Gazze'yi tamamen yok ederek direnişi kırmak ve Blinken'ın çizdiği rotayla halkı Sina çölüne tahliye etmekti. İsrail ordusunun operasyonu Gazze'de kadın, çocuk ve yaşlıların topluca yok edilmesinden başka hiç bir sonuç vermedi. Gazze'nin mazlum ama özgür halkı direnerek tüm dünyaya, iman ve inançla, şerefli ve dirayetli bir duruşla şehadetin ne demek olduğunu gösterdi.
Çok geçmeden Amerika ve Avrupa'da da dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Gazze'deki "soykırıma" karşı insanlar sokaklara çıktı ve yaygın bir protesto dalgası başladı. Netanyahu ve İsrail ordusu dünya kamuoyunda o kadar çok nefret uyandırdı ki, Batılı liderlerin bizzat İsrail'e giderek Netanyahu'ya destek vermeleri yeterli olmadı ve Amerika'nın altın çocuğu Elon Musk devreye sokulmak zorunda kalındı. Elon Musk'ın ziyaretiyle hedeflenen algı yönetimi, Kissinger'a verilen Nobel Barış ödülüyle yapılmak istenenle aynıydı. Elon Musk, Sosyal medyada İsrail ve ABD gibi müttefiklerinin aleyhinde yapılan propagandanın önüne geçecek ve sahip olduğu X ile sosyal medyadaki İsrail algısını olumlu yönlendirecekti. Ama her ne yaparlarsa yapsınlar, İsrail Siyonist rejimin ve ABD'nin ve dahi Avrupa'daki destekçilerinin de tüm hesaplamaları Blinken örneğinde olduğu gibi boşa gidecektir.
Blinken'in hesaplamaları tutmayınca, İsrail amacını esirlerin yerlerini tespit edip müzakere olmaksızın serbest bırakmakla sınırlamıştı ama bunda da başarılı olamadı.
İsrail, her ne kadar "insani ara" diye adlandırsa da, Hamas'la "Anlaşma" ve esir takası yapmak zorunda kaldı.
Savaşın başlangıcından yaklaşık iki ay sonra İsrail medyasında, İsrail'in hedeflerine ulaşamadığı, Gazze'de kontrolün direnişin elinde olduğu ve hatta Başbakan Netanyahu'nun değil, Gazze'deki direnişin komutanı Yahya Sinvar'ın, Gazze'nin yanı sıra, İsrail'in de geleceğini belirlediği yönünde haberler yapıldı.
İsrail yönetimi ve ordusunun beceriksizliği, Yahudi halk arasında; ekonomik, sosyal sorunlar ve güvensizlik duygusunun artması, geleceğin karanlık olması, tersine göç gibi belirgin birçok kriz tetiklemiş durumda. Ordunun başarısızlığı en çok da, İsrail askerlerinin Siyonizm davası uğruna savaşmaya olan inançlarını kaybetmelerine sebep olmuştur.
Sonuç olarak, Gazze'nin Küfre karşı sürdürdüğü Mücadelede ölenler şehit olarak kazanmışlardır, kalanlar ise şehadet şerbetini içmek üzere imanlı, dirayetli ve şerefli bir mücadele sergilemektedirler.
"Mazlumun zalimden öcünü alacağı gün, şüphesiz zalimin zulmettiği günden daha çetin olacaktır." (İmam Ali a.s.)
- ‘Dikkat şeysidir’ algı operasyonları / 18.10.2024
- Yeni bir strateji / 09.10.2024
- ... gir cennetime / 30.09.2024
- Anglosakson ekseni / 26.09.2024
- Aselsan 2023… 2053… 2071 / 21.09.2024
- Imad 4 / 26.08.2024
- Time dergisine başlık: 'Rüzgara düğüm atmak' / 24.08.2024
- Fitiller ateşlendi / 23.08.2024
- Gençliğe Hitabe’den fırlamışçasına / 24.03.2024