Hadi daha önceki yılları unutalım; beş yıldan beri başbakanın hemen her konuşması tahrik ve tahrip cümleleri ile dopdoludur.Böyle bir liste varsa veya bundan sonra bu tarz bir liste yapılacaksa listenin başına kesinlikle sayın başbakanın ismi yazılmalıdır.Yetmiş beş milyonluk koca bir devletin ve NATO'nun ikinci büyük ordusuna sahip bir devletin sekiz delikanlısı, sekiz Mehmetçiği on beş günden beri çapulcu teröristlerin elinde, bağrı yanık analar kapı kapı dolaşıyor, acılarını paylaşacak bir kapı arayıp bulamıyorlar ve böyle bir ülkenin Başbakanı, feryad eden ailelerin acılarını paylaşmaya çalışan insanları "tahrik memurları" olarak ilan ediyor.Sadece bu cümle, sahibinin baş tahrik memuru olduğunu ele veriyor.Elini vicdanına koyup söylesin; eli kanlı katillerin elinde bulunan sekiz askerden biri kendi oğlu ya da yeğeni olsaydı böyle mi davranırdı? Kayıp askerlerden biri sayın Cumhurbaşkanının oğlu olsaydı, aynı günün sabahında uçağa atlayıp memleketine oy kullanmaya mı giderdi yoksa daha başka şeyler mi yapardı?Hem, yönetimini devraldığınız milletin dertlerini dert edinmeyecek, acılarını paylaşmayacaksınız hem de milletin derdi ile dertlenenleri tahrik memuru diye damgalayacaksınız. Toplumda dalga dalga yayılan tepkileri örtbas etmek için basına sansür getireceksiniz, sansür talebiniz yargıdan dönünce de bizzat çıkıp "tahrik memurları" kavramını ortaya atacaksınız?Milletin oyları ile iktidar olup hemen arkasından millet düşmanı teröristleri salıvermek için "eve dönüş yasası" çıkardığınız unutulmadı, bir kenara yazıldı."BOP ile Diyarbakır'ın yıldızı parlayacaktır" deyişiniz, ardından söz konusu ile gidip; "kürt sorunu vardır ve Başbakan olarak benim sorunumdur" şeklindeki açıklamanız, alt kimlik-üst kimlik tartışmalarınız, bunların her biri ve benzerleri tahrik ve tahrip cümleleri olarak hafızalardadır ve bir kenara yazıldı.Bu milletin ecdadını katillikle suçlayan bir kadını mahkeme gününden az evvel aradığınız unutulmadı, bir kenara yazıldı.İstanbul'da yapılması planlanan Ermeni konferansı, nöbetçi mahkeme tarafından iptal edilince,aynı günün akşamında canlı yayında "yargı kararını şiddetle kınadığınız" unutulmadı, bir kenara yazıldı.Şehitlere "kelle" bebek katiline "sayın" deyişiniz, mersinli çiftçiye; "ananı da al git lan "deyişiniz ve daha niceleri?hepsi bir kenara yazıldı.Sizin ağzınızdan sadır olan tahrik ve tahrip cümlelerinden rahatlıkla orta halli bir kitap olur. Ama şimdi onun zamanı değil, her gün ülkenin dört yanına yollanan şehitlerin ardından ağlamaktan bunlara vaktimiz yok, kayıp askerlerimizin akıbetlerini düşünmekten bunlara ayıracak zamanımız yok.Canını dişine takmış, canını ağzına almış diken üstünde bekleyen bu millet, acılı, bağrı yaralı, çilekeş bu millet; açıklama bekliyor yapmıyorsunuz, çare bekliyor sunmuyorsunuz, bütün bunlar yetmiyormuş gibi bu milletin şehidine ağlamasına dahi tahammül edemiyor susturmaya uğraşıyorsunuz.Aslında sizin susturmanız gereken içerde ve dışarıda o kadar şom ağız var ki? Ama nereden bileceksiniz? Sizin daha önemli işleriniz var.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Merhaba ey Hak’tan ferman merhaba! / 04.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Merhaba ey Hak’tan ferman merhaba! / 04.03.2025