Diyanet İşleri Başkanlığı bu yılki fıtır sadakası yani fitre rakamını 16 TL olarak açıkladı.
Fıtır sadakası, temel ihtiyaçlarının dışında belli bir miktar mala sahip olan Müslümanların kendileri ve velâyetleri altındaki kişiler için yerine getirmekle yükümlü bulundukları mâlî bir ibadettir.
Ramazan bayram namazından önce verilmesi gerekmektedir.
Bu bir yardımlaşma olup, orucun kabulüne, ölüm sırasındaki sıkıntılardan ve kabir azabından kurtuluşa bir vesiledir. Yoksulların ihtiyaçlarını gidermeye ve onların da bayram sevincine katılmalarına bir yardımdır.
Diyanet İşleri'nin açıkladığı fitre miktarı asgari bir miktar olup, meblağ konusunda bir üst sınır bulunmuyor. Bu konuda en ideal olan herkesin kendi hayat standartlarına göre asgari günlük gıda harcamalarına denk düşecek bir meblağı vermesi?
Günlük 100 TL'ye doymayan bir kimsenin kalkıp da 16 TL fitre vermesi de doğru olmasa gerek?
Biz Diyanet'in belirlediği 16 TL'lık asgari rakam üzerinden bir hesaplama yapalım.
4 kişilik bir aileyi baz alalım. Kişi başı 16 TL'den hesapladığımızda 4 kişilik bir ailenin günlük gıda masrafı 64 TL, aylık ise 1920 TL çıkmaktadır.
Diyanet'e göre, bu rakam 4 kişilik bir ailenin karnını doyurabileceği minimum rakamdır.
Yani açlık sınırı diyebileceğimiz rakam gerçekte budur.
Türkiye'de minimum gıda harcaması buyken, ailesine bakmakla yükümlü olan asgari ücretli bir çalışan net olarak 1404 TL asgari ücret alabilmektedir.
Yani asgari ücretli, tam mesai çalışmasına rağmen, ailesinin karnını bile doyuramamaktadır.
Ve ülkemizde 6,5 milyon vatandaş asgari ücretle ailesinin geçimini sağlamaktadır.
Yoksulluk sınırı ise bildiğiniz gibi gıda harcamalarına ek olarak barınma, elektrik, su, doğalgaz faturaları, eğitim, sağlık, iletişim, ulaşım gibi birçok kalem de dahil edilerek hesaplanmaktadır.
Türk-İş'in Mayıs ayı araştırmasına göre ülkemizde 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 4979 TL olarak hesaplanmıştır. Yani 5000 TL?
Bu rakam size tanıdık geliyor mu?
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, çalışan her kardeşime mimimum 5000 TL asgari ücret vereceğim dediğinde, duymazdan geldiniz, sırtınızı döndünüz, bazınız ise alaylı bir şekilde güldünüz, içimizdeki paralı ajanların fitnelerine kanarak "veremez ki" dediniz.
Halbuki Sayın Baş, zaten Türkiye şartlarınızda hakkınız olan bu rakamı size nasıl vereceğini kaynaklarıyla beraber madde madde izah etmişti.
Prof. Dr. Baş, siz O'na sırt dönünce, 5000 TL asgari ücret ve de vatandaşın gelirini arttırmak, cebine para koymak, milleti gerçekten efendi yapmak için sunduğu diğer sosyal devlet projelerini nasıl hayata geçireceğinin modelini ortaya koydu; Milli Ekonomi Modeli?
Bu eşsiz ve tarihi bir dönüm noktası olan modelin dünyaya tanıtımı için 9 uluslar arası kongre yapıldı, bu kongrelere 550'yi aşkın dünya çapında, bulundukları ülkelerde ekonomi ve siyaset danışmanı olan bilim adamları iştirak ettiler.
Hepsi fikir birliği içinde dediler ki, "Bu model sadece Türkiye'nin problemlerini değil, dünyanın çözülemeyen bütün problemlerini de çözer."
Hatta, "Komünizmden Rusya çekti, Kapitalizmden tüm dünya insanlığı çekiyor, kurtuluş için tek çıkış kapısı Milli Ekonomi Modeli'dir" diye haykırdılar kongrelerde yaptıkları sunumlarda?
Kongrelere katılan bilim adamlarının da gayretleriyle, kendi ülkelerinde yaptıkları tanıtımlarla, bugün başta Rusya ve BRICS ülkeleri olmak üzere 4 milyar nüfus Milli Ekonomi Modeli'nden Prof. Dr. Baş'ın çözümlerinden istifade etmektedir.
Onlar erdi muradına ya biz?
Bu model bizim için yazılmıştı; sırtımızı döndük, 2002'den bu yana 5000 TL asgari ücret almak varken, 1500 TL ev hanımı maaşı almak varken, 15000 TL doğum parası, 250 TL çocuk parası, 1000 TL vatandaşlık maaşı almak varken, ağalar, paşalar gibi yaşamak varken, o gün bugündür yaşadığımız zilletten, mağduriyetten, ezilmişlikten, yokluktan, yoksulluktan, açlıktan, işsizlikten, sürünmekten memnun muyuz?
Eğer memnunsanız devam edin, sürünün, kendi düşen ağlamaz; tabi bu gafletle, bu inatla sürünebilecek bir vatan elinizde kalırsa...
Irak'tan, Suriye'den, Libya'dan, Afganistan'dan, Filistin'den hiç mi ders almıyorsunuz?
Fıtır sadakası, temel ihtiyaçlarının dışında belli bir miktar mala sahip olan Müslümanların kendileri ve velâyetleri altındaki kişiler için yerine getirmekle yükümlü bulundukları mâlî bir ibadettir.
Ramazan bayram namazından önce verilmesi gerekmektedir.
Bu bir yardımlaşma olup, orucun kabulüne, ölüm sırasındaki sıkıntılardan ve kabir azabından kurtuluşa bir vesiledir. Yoksulların ihtiyaçlarını gidermeye ve onların da bayram sevincine katılmalarına bir yardımdır.
Diyanet İşleri'nin açıkladığı fitre miktarı asgari bir miktar olup, meblağ konusunda bir üst sınır bulunmuyor. Bu konuda en ideal olan herkesin kendi hayat standartlarına göre asgari günlük gıda harcamalarına denk düşecek bir meblağı vermesi?
Günlük 100 TL'ye doymayan bir kimsenin kalkıp da 16 TL fitre vermesi de doğru olmasa gerek?
Biz Diyanet'in belirlediği 16 TL'lık asgari rakam üzerinden bir hesaplama yapalım.
4 kişilik bir aileyi baz alalım. Kişi başı 16 TL'den hesapladığımızda 4 kişilik bir ailenin günlük gıda masrafı 64 TL, aylık ise 1920 TL çıkmaktadır.
Diyanet'e göre, bu rakam 4 kişilik bir ailenin karnını doyurabileceği minimum rakamdır.
Yani açlık sınırı diyebileceğimiz rakam gerçekte budur.
Türkiye'de minimum gıda harcaması buyken, ailesine bakmakla yükümlü olan asgari ücretli bir çalışan net olarak 1404 TL asgari ücret alabilmektedir.
Yani asgari ücretli, tam mesai çalışmasına rağmen, ailesinin karnını bile doyuramamaktadır.
Ve ülkemizde 6,5 milyon vatandaş asgari ücretle ailesinin geçimini sağlamaktadır.
Yoksulluk sınırı ise bildiğiniz gibi gıda harcamalarına ek olarak barınma, elektrik, su, doğalgaz faturaları, eğitim, sağlık, iletişim, ulaşım gibi birçok kalem de dahil edilerek hesaplanmaktadır.
Türk-İş'in Mayıs ayı araştırmasına göre ülkemizde 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 4979 TL olarak hesaplanmıştır. Yani 5000 TL?
Bu rakam size tanıdık geliyor mu?
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, çalışan her kardeşime mimimum 5000 TL asgari ücret vereceğim dediğinde, duymazdan geldiniz, sırtınızı döndünüz, bazınız ise alaylı bir şekilde güldünüz, içimizdeki paralı ajanların fitnelerine kanarak "veremez ki" dediniz.
Halbuki Sayın Baş, zaten Türkiye şartlarınızda hakkınız olan bu rakamı size nasıl vereceğini kaynaklarıyla beraber madde madde izah etmişti.
Prof. Dr. Baş, siz O'na sırt dönünce, 5000 TL asgari ücret ve de vatandaşın gelirini arttırmak, cebine para koymak, milleti gerçekten efendi yapmak için sunduğu diğer sosyal devlet projelerini nasıl hayata geçireceğinin modelini ortaya koydu; Milli Ekonomi Modeli?
Bu eşsiz ve tarihi bir dönüm noktası olan modelin dünyaya tanıtımı için 9 uluslar arası kongre yapıldı, bu kongrelere 550'yi aşkın dünya çapında, bulundukları ülkelerde ekonomi ve siyaset danışmanı olan bilim adamları iştirak ettiler.
Hepsi fikir birliği içinde dediler ki, "Bu model sadece Türkiye'nin problemlerini değil, dünyanın çözülemeyen bütün problemlerini de çözer."
Hatta, "Komünizmden Rusya çekti, Kapitalizmden tüm dünya insanlığı çekiyor, kurtuluş için tek çıkış kapısı Milli Ekonomi Modeli'dir" diye haykırdılar kongrelerde yaptıkları sunumlarda?
Kongrelere katılan bilim adamlarının da gayretleriyle, kendi ülkelerinde yaptıkları tanıtımlarla, bugün başta Rusya ve BRICS ülkeleri olmak üzere 4 milyar nüfus Milli Ekonomi Modeli'nden Prof. Dr. Baş'ın çözümlerinden istifade etmektedir.
Onlar erdi muradına ya biz?
Bu model bizim için yazılmıştı; sırtımızı döndük, 2002'den bu yana 5000 TL asgari ücret almak varken, 1500 TL ev hanımı maaşı almak varken, 15000 TL doğum parası, 250 TL çocuk parası, 1000 TL vatandaşlık maaşı almak varken, ağalar, paşalar gibi yaşamak varken, o gün bugündür yaşadığımız zilletten, mağduriyetten, ezilmişlikten, yokluktan, yoksulluktan, açlıktan, işsizlikten, sürünmekten memnun muyuz?
Eğer memnunsanız devam edin, sürünün, kendi düşen ağlamaz; tabi bu gafletle, bu inatla sürünebilecek bir vatan elinizde kalırsa...
Irak'tan, Suriye'den, Libya'dan, Afganistan'dan, Filistin'den hiç mi ders almıyorsunuz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025