Küreselleşmenin tüm insanlığı adeta bir vampir misali sömürdüğü bir ortamda, kapitalizmin kalesi ve menbaı durumundaki ABD'nin tüm dünyayı- özellikle de İslam dünyasını- kapsayan işgal ve istila süreci apaçık ortadayken, Türkiye gibi küreselleşme canavarının yok etmek için kilitlendiği ülkemizde küreselleşmeye bakış ve algılayışın önemi bir kat daha artmaktadır.Özellikle Türkiye'yi yönetmeye talip olan siyasi partilerin küreselleşme canavarını nasıl tanımladıkları ve bu sinsi ama açık düşmana karşı nasıl bir politika, çözüm geliştirdikleri çok ciddi öneme sahiptir.Çünkü bu tanımlama ve eğer varsa geliştirilen çözüm Türkiye'nin kaderini çok yakından ilgilendirmektedir.Türkiye'nin bağımsız bir ulus devlet olarak mevcudiyetini devam ettirebilmesi, küreselleşmeye karşı ayakta sağlam durabilmesiyle doğru orantılıdır. Sözü daha fazla uzatmadan iki siyasi partinin küreselleşmeye ve onun karşısında durabilecek yegane panzehir durumundaki Milli Ekonomi'ye bakışlarını özetleyen birkaç pasajı sizlere aktarıp, aradaki büyük farkı sizlerin bulmasını isteyeceğim.Tarafsız ve objektif bir değerlendirme yapabilmeniz için her iki görüşü de Yankı dergisinin son sayısından aktaracağım. Yankı dergisinin "Küreselleşen dünyada ulusal ekonomiler" başlıklı sayısında neredeyse tüm partilerin "Milli ekonomi ve küreselleşmeye" dair görüşleri alınmış. MHP: Küreselleşme Milli ekonomiyle gerçekleşirİlk olarak MHP Genel başkan yardımcısı Mehmet Şandır'ın görüşlerini aktaralım. Şandır, "Küreselleşme, Milli ekonomiyle gerçekleşir" başlıklı yazıda şu görüşleri seslendirmiş:"21. yüzyılın "insan hakları yüzyılı" olacağı iddia edilmektedir. 21. yüzyıl, kendiliğinden insan hakları yüzyılı olmayacaktır. Küreselleşme olgusuna milli ekonomilerin katkısı sağlanmadan ve küreselleşme tüm insanlarca paylaşılmadan bu yeni dünya düzeni insanlığa huzur ve mutluluk getirmeyecektir.""Dünya gerçeklerinden kendimizi soyutlamadan Ziya Gökalp'in 'milletlerin eşitliği ve işbirliği' teklifi doğrultusunda küreselleşme olgusuna yerel ve milli katkı verilmeye çalışılacaktır. Bunun için küreselleşmenin insanileştirilmesi projesini çok önemsiyoruz.""Bilinmelidir ki, insanoğlunun, küreselleşme sürecinin kölesi değil, efendisi olmasının yolları bellidir. Bu yollar, insanlığın müşterek gayretleri ve duyarlılıkları ile keşfedilmeyi beklemektedir.""Küreselleşmenin insanileştirilmesi projesi, Milliyetçi Hareket Partisi'nin, insanlık alemine, Türk-İslam Medeniyeti değerlerini, zamanın ruhuna uyumlu, Türk'e göre ve Türkçe takdimidir." (Yankı, sayı 1052, sayfa: 14)Neden MHP'yi seçtik? Çünkü en azından isminde "Milli" kelimesi geçtiği ve bu ülkede geçmişte iktidar imkanına sahip olduğu için. Aynı zamanda, şu anda bazı odakların- küresel gruplar- bu partiyi Türkiye'deki milliyetçilerin toplanacakları yatak olarak lanse etmeye ve Türk milletini bu yatağa yönlendirmeye çalışmaları da dikkat çekici bir gelişmedir.Şandır'la ifadesini bulan MHP görüşüne göre, tek ve kutsal amaç, küreselleşmeye hizmet etmek! Bu kutsal amaç uğruna milli ekonomi de sıradan bir araç oluyor. MHP'nin insanlık alemine takdim ettiği yegane proje de, "insanileştirme" adı altında küreselleşmeyi kamufle etme projesidir. Haydar Baş: Küreselleşme adaletsizliktirİkinci olarak da Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın yine aynı dergide yer alan görüşlerini aktaralım. Baş şunları ifade ediyor:"Küreselleşme süreci, kapitalizmin bir ürünüdür. Bilindiği gibi kapitalizm ekonomiyi, 'sınırlı kaynaklarla, sınırsız ihtiyaçların karşılanması' olarak tanımlar. Kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar da sınırsız olunca; gelişmiş ülkelerdeki sermaye ve güç sahipleri, kaynakların tüm insanların yetmeyeceği saplantısından hareketle, dünyadaki bütün kaynaklara göz dikmişlerdir. Küresel sömürgecilik işte bu mantığın neticesidir.?Kaynakların sınırlı olduğunu ve belli ellerde toplanmasını temel eksen kabul eden küreselleşmenin, gelir dağılımındaki dengesizliği çözmesi, sosyal adaleti ve daha iyi yaşam koşullarını sağlayabilmesi, kalkınmada bütüncül bir yaklaşım sunabilmesi ve kalkınmanın merkezine insanı oturtması asla mümkün değildir.Sosyal adalet, fakirleri daha fakir, zenginleri daha zengin yapan kapitalizm ile, ya da eşitlik adı altında insanların mülkiyet hakkını kısıtlayan komünizmle asla elde edilemez. Bu bağlamda küreselleşmenin bizzat kendisi, gelir dağılımındaki adaletsizliğin ana kaynağıdır.?Dışa bağımlı olmadan, üretimi de, tüketimi de sağlıklı ve dengeli bir şekilde kendi bünyesinde sağlayabilen bir ekonomi, olması gerekendir ve Milli Devlet bunu sağlamaktadır." (Yankı, sayı 1052, sayfa: 21) Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nin İstanbul ve Bakü'de yüzlerce bilim adamı tarafından kabul gördüğü ve Nobel'e aday gösterildiğini, üçüncü kongrenin de bu ay sonunda Almanya'da yapılacağını hatırlatalım. Ayrıca Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Sosyal Devlet- Milli Devlet" başlığıyla yayınlanan yeni kitabının da - daha doğrusu yeni tezinin- önümüzdeki ay içinde bir kongre ile bilim adamlarının dikkatine sunulacağını hatırlatmakta fayda var. Bunları neden söyledim, şundan; Prof. Dr. Baş, küreselleşme ile ilgili görüşlerini aktarırken, cebinde çok sağlam proje ve modellerle konuşuyor. Yani sadece sorunları tespitle sınırlı kalmayıp, o sorunların nasıl çözüleceğini de ortaya koyuyor. Bir tarafta yegane proje ve amaçları "küreselleşmeye nasıl hizmet edebilirim" şeklinde özetlenebilecek bir MHP, öte tarafta küreselleşmeyi adaletsizliğin kaynağı ve milli devletlerin karşısındaki en büyük düşman olarak gören ve Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet-Milli devlet gibi projelerle bu sinsi düşmana karşı koymayı amaç edinen BTP ve lideri Prof. Dr. Haydar Baş?Bu noktadan sonra daha fazla konuşmaya gerek yok. Her şey ortada?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012